Onur Yaser Can davasında 15 yıl: Adalet arayışı devam ediyor

Gözaltına alınarak polislerin kötü muamelesine maruz kalmasının ardından 28 yaşında intihar eden Onur Yaser Can’ı intihara sürükleyen polislerin, “resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” suçundan 6 yıl ceza almalarının üzerine istinaftan “iyi hâl indirimiyle” yargılanmaları yönünde karar çıkması nedeniyle yeniden yargılanmaları bugün 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

15 yıl önce gözaltında uğradığı işkence nedeniyle intihara sürüklenen Onur Yaser Can'ın davasında dosya yeniden Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Sanıklar hakkında “resmi belgeyi bozma” yönünden yeniden yargılama süreci başladı. Bugün Çağlayan Adliyesi'nde görülen duruşmada, ‘Resmî belgede tahribat (TCK 205)’ suçundan 2023’te 6’şar yıl hapse mahkum edilen dört polis memuru Hakan Aydın, Muhammet Olgun, Onur Ülker ve Yunus Başar, istinaf mahkemesinin ‘iyi hal indirimi yapılmadığı’ gerekçesiyle cezaları bozmasının ardından  bir kez daha hakim karşısına çıktılar.

Tutuksuz yargılanan ve daha önce de hiçbir duruşmaya katılmayan sanık polisler, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya katılmadı, avukatları Ayhan Baykal ve Hakan Ünay tarafından temsil edildi. Can’ın müdafiliğini ise avukatlar Çınar Aksoy, Mehmet Ümit Erdem, Tuğçe Duygu Köksal, Erselan Aktan, Eren Can ve Ömer Kavili üstlendi. Duruşmayı ayrıca  İstanbul Barosu adına Mehmedali Barış Beşli ve Oya Ersoy ile Antalya Barosu Toplumsal Olay Dava İzleme Kurulu adına Aylin Çiller Akbaş ve CHP İstanbul Kadın Kolları İl Başkanı Hatice Selli Dursun da takip etti.

"Basit bir belge sahteciliği suçu değil"

T24'ten Can Öztürk'ün haberine göre Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, resmî belgede sahteciliğin işkence fiilinden ayrı bir suç olarak tanımlanmasının hukuka uymadığını belirterek, şunları söyledi:

“Bu, basit bir belge sahteciliği suçu değil. Gencecik bir insanın intihara sürüklenmesiyle ilgilidir. Belgeyi bozma suçundaki kast dikkate alınmadan verilecek bir karar hukukla bağdaşmaz. Sanık polislerin nasıl kaçamak ifadeler verdiklerine siz de tanık oldunuz. Belgede sahtecilik suçu işkence suçunun devamı niteliğindedir, belli bir saikle yapılmıştır. Sanıkların yalan ifade verdiği ispatlandı. Adaleti yanıltmaya çalıştılar. Tekrar suç işleme olasılıklarını ortaya koyan cevaplar verdiler. Resmî belgeyi bozma suçundan verilen cezanın hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde yeniden gerekçelendirilerek verilmesini talep ediyorum.”

Duruşmada söz alan avukat Ömer Kavili ise şöyle konuştu: 

"Dikkatinize sunmak isterim ki bu dosyanın diğer Yargıtay'da bekleyen dosyasında da bulunmuştum. Oradan alıntılarla bu olayın özünü anlatmak gerekiyor. Siz bunu anlamazsanız bu iş sağ tarafınızdaki dosyayı sola geçirmekten başka bir şey değildir. Usulü uygulamanız gerekmektedir. Bozma kararının sanıkların yüzüne okunması gerekir ama onları burada göremiyoruz. Bu bakımdan öncelikle sanıkların bu salonda hazır edilmeleri gerekiyor. Bu dava sistemin röntgeninin ortaya çıktığı bir davadır."

En çarpıcı ifadesiyle sanığın biri ‘Ben yıllardır böyle’ yapıyorum diyerek suçunu zaten itiraf etmiştir. İşte o noktada arama yönetmeliğinin neden detaylı düzenlendiğini biliyor musunuz? Orada beden çukurlarında arama yönetmelikte bulunmaktadır. Sanıklar çeteleştikleri, kanun dışı yaptıkları her şey yanlarına kâr kaldığı için bunun da kalacağına güvenmiş ve bir insanın onuruyla oynamışlardır. Müvekkilimizin hayatına son vermesini sağlamışlardır. Diğer duruşma tutanağını okumamış olabilirsiniz ama sanığın bir tanesinin bütün akrabaları Emniyet’te yönetim kadrosundalar. O nedenle bu bir çete suçudur. Gece yarısı kaçak saraydan çıkma bir fetva yoksa eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden çıkan bir karar herkesi bağlamalıdır."

Duruşma ertelendi

Duruşma savcısı ise 2019’da İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp Resmî belgede sahtecilik (TCK 204)’ suçundan 6 yıl 5 ay 15’er gün hapis cezasına çarptırılan İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli polis memurları Salih Bahar ile Soner Dündoğdu’dun Yargıtay’daki dosyasının akıbetinin sorulmasını istedi.

Daha sonra sanık avukatlarına söz hakkı verildi. Sanık avukatları müvekkillerine yönelik suçlamaları kabul etmediğini belirterek, mahkeme heyetinden adaletli karar verememesi halinde dosyadan el çekmesi gerektiğini söyledi.

Verilen 5 dakikalık aranın ardından mahkeme ara kararını açıkladı. Buna göre polis memuru Onur Ülker'in savunmasının alınması için talimat yazılmasına, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılayıp mahkum ettiği iki polisle ilgili dosyanın Yargıtay’dan dönüp dönmediğinin sorulmasına hükmetti.

Heyet ayrıca sanıkların duruşma salonuna getirilerek tekrar savunmalarının alınması talebini, dosyaya bir katkı sağlamayacağı gerekçesiyle reddetti.

Davada bir sonraki duruşma 9 Ocak 2026’da saat 10.30'da görülecek.

Duruşma sonrası basın açıklaması

Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Can duruşma sonrasında Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yaptı. Can, “Ben inanıyorum bu polisler işkenceden, cinsel saldırıdan yargılanacaklar. Gerekirse 15 yıl, 30 yıl biz tek tek hatırlatmaya devam edeceğiz. Ben bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğim” dedi.

Kategoriler

Güncel

Etiketler

Onur Yaser Can