Peki, Ermeni toplumu olarak, 2019’da, toplumumuzun ‘lideri’ olması için seçtiğimiz Patrik Maşalyan, kendisine verilen bu görevi bugüne dek başarıyla yerine getirebildi mi? Bu soruya şimdiye dek “Evet” diyenler dahi, Paşinyan’ın Türkiye’yi ziyareti boyunca Patrikhane’nin sergilediği tutum sonrası bundan şüphe ediyor. Zira Türkiye-Ermenistan arasındaki diplomatik ilişki her an kopmaya hazır incelikte bir iplikle bağlıyken, Ermenistan’ın iç anlaşmazlıkları sebebiyle koskoca bir ülkenin başkanını buna alet etmek, en basit ifadeyle politik bir skandaldır. Patrikhane geçen hafta bu skandala imza attı ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Türkiye ziyaretini görmezden geldi, modern dille ifade edecek olursak ghostladı.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 20 Haziran Cuma günü, Erdoğan’ın davetiyle Türkiye’yi ziyaret etti. İki ülke arasında daha önce de üst düzey diplomatik görüşmeler yapılmış, iki ülkenin devlet başkanları farklı vesilerle bir araya gelmişti. Buradan bakınca, bu görüşme her zamanki bir diplomasi buluşması olarak görülebilir. Ancak söz konusu Ermenistan-Türkiye olunca, sıradan bir buluşma bile haber değeri taşıyor. Ayrıca, benim de bu yazıda değineceğim, söz konusu buluşmanın başka bir boyutu da vardı: Paşinyan, ilk kez Türkiye Ermeni toplumunun temsilcileriyle bir araya geldi.
Resmî liderlik
Erdoğan’la görüşmesinden önce yapılan buluşmada en dikkat çekici olan, Türkiye Ermeni Patrikliği’nden hiçbir temsilcinin katılım göstermemesiydi. Aralık 2019’da yapılan seçimlerle 85. Türkiye Ermenileri Patriği seçilen Sahak Maşalyan, yani II. Sahak, Türkiyeli Ermenilerin 12 yıldır hasretini çektiği ‘toplum lideri’ eksikliğini gidermişti. Türlü entrikalar ve bazı doğal adayların absürt gerekçelerle adaylıklarından edilmesine karşın meşru bir seçimle Patriklik makamının yeni sahibi olan II. Sahak, artık Türkiyeli Ermenilerin resmî lideriydi. Lozan Antlaşması’yla dinî azınlık kabul edilmeleri sebebiyle hakları güvence altına alınan gayrimüslim topluluklar, seçtikleri dinî liderlerle, bir nevi kendi topluluklarının devletle iletişim halinde olan temsilcilerini de belirliyorlar. Bu kapsamda, Türkiye Ermenileri Patriği Ermenilerin, Ekümenik Patrik Rumların, Süryani Metropoliti Süryani ve Keldanilerin, Hahambaşı ise Yahudilerin toplum temsilciliği, sözcülüğü görevini üstleniyor.
Bir devlet başkanını ghostlamak
Peki, Ermeni toplumu olarak, 2019’da, toplumumuzun ‘lideri’ olması için seçtiğimiz Patrik Maşalyan, kendisine verilen bu görevi bugüne dek başarıyla yerine getirebildi mi? Bu soruya şimdiye dek “Evet” diyenler dahi, Paşinyan’ın Türkiye’yi ziyareti boyunca Patrikhane’nin sergilediği tutum sonrası bundan şüphe ediyor. Zira Türkiye-Ermenistan arasındaki diplomatik ilişki her an kopmaya hazır incelikte bir iplikle bağlıyken, Ermenistan’ın iç anlaşmazlıkları sebebiyle koskoca bir ülkenin başkanını buna alet etmek, en basit ifadeyle politik bir skandaldır. Patrikhane geçen hafta bu skandala imza attı ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Türkiye ziyaretini görmezden geldi, modern dille ifade edecek olursak ghostladı.
Bu yok saymanın ardında ise, Paşinyan’ın bir süredir Tüm Dünya Ermenileri Ruhani Önderi Katolikos II. Karekin’le olan anlaşmazlığı yatıyor. Nikol Paşinyan, Ermenistan’ın, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından ve bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana ülke siyasetine kangren gibi yapışan oligarkların piyasadan silinmesine vesile olan 2018’deki Kadife Devrim’le birlikte Kilise’yle de mücadele edeceğinin mesajını vermiş ve bu doğrultuda, başbakan seçildiği günden bu yana anlaşmazlık içinde olduğu Katolikos’la sorunlar yaşamıştı. Ne var ki Katolikos’u koltuğundan etmek, Serj Sarkisyan’ı ‘devirmek’ kadar kolay olmadı, olmuyor.
Makamın hakkını vermek
İstanbul Ermeni Patrikliği makam olarak tarihi boyunca bir öneme, ağırlığa sahip olmuştur. Mevcut Patrik Maşalyan’ın da bu doğrultuda, Eçmiadzin’in de taraf olduğu bir siyasi gerilime ilişkin yorum yapması ve hatta taraf olması doğal bir hak. Ne var ki 2025 yılında, gerek toplumsal gerek dinsel birçok reformun artık kabul edilmesi gereken bir zaruret olduğu günümüzde kimden yana taraf olacağınız hayati öneme sahip. Paşinyan’ın Katolikos’a yönelik belaltı ithamlarına rağmen, salt bir iç meseleden ötürü tarihî bir buluşmaya Patriklik makamı olarak katılım göstermemek, dahası Paşinyan’ın ziyaret edeceği gün Patrikhane’nin kapısına kilit vurmak, hiç değilse Türkiyeli Ermeniler açısından kabul edilemez. Maşalyan görüşmek istemeyebilir, her ne kadar haklı bulmasam da bu tepkisini anlarım, ancak herhangi bir temsilci görevlendirmemesi, hak verilmediği kadar anlamlandırılamayan da bir durum. Patrik’in görevlendirebileceği başkanvekili, bir piskopos, rahip veya peder Paşinyan’ı Türkiye’deki Ermeni kiliselerinden haberdar edecek, patrikhane binasındaki Ayvazovski tablolarına dair bilgiler verecek, en fazla kütüphanesini gezdirecekti. Hiç değilse, Paşinyan, patrikhane bahçesindeki Gomidas heykeline çiçek bırakırken yanında patrikhaneden de resmî bir görevli olacaktı. Maşalyan, Ermenistan Başbakanı’na tam olarak bunu çok gördü. Ermeni toplumunun isyanı da buna.
Açıklama yapılmalı
Son patrik seçimi sırasında bir grup sivilin bir araya gelerek oluşturduğu ve Türkiye Ermeni toplumunu ilgilendiren sosyolojik, politik ve kültürel konulara değinen Toplum Girişimi, 23 Haziran Pazartesi günü yayınladığı bir videoyla Patrik Maşalyan’dan bir açıklama talep ederek, toplumu ses çıkarmaya ve protesto etmeye çağırdı.
Başta söylediğimi hatırlatmakta fayda var: Patrik Maşalyan, 2019’da bizzat halkın tercihiyle Patrik seçildi, Türkiye Ermeni toplumunun sadece dinî değil aynı zamanda resmî lideri de oldu. Bu durumda, Sayın Patrik’ten de, sorumluluğunu yerine getirmesini talep etmek, etmediyse nedenini sorgulamak, bir açıklama istemek toplum üyeleri olarak en doğal hakkımız.
Bir mini Türkiye olarak Ermeni toplumu
Bir parantez de kendini toplumun sivil lideri veya sözcüsü sanrısına kapılanlar için açmak gerekiyor. Paşinyan’ın, toplum üyeleriyle yaptığı buluşma esnasında, hem AKP İstanbul Milletvekili Sevan Sıvacıoğlu hem de Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Yedikule Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu söz alarak, Paşinyan’a Erdoğan’dan ne denli memnun olduklarını ifade etmiş, hatta Sıvacıoğlu hızını alamayıp Paşinyan’dan bu memnuniyeti Erdoğan’a da iletmesini istemişti. Ermenistan Başbakanı ise altı yıllık siyasi deneyimin verdiği profesyonellikle Sıvacıoğlu’nun bu isteğini “Bu sizin göreviniz” diyerek reddetmişti.
Türkiye’de genel siyaset nasıl işliyorsa Ermeni toplumunda da bunun daha minör boyutta bir yansımasını görüyoruz. Aynı acizlik, aynı meczupluk ne yazık ki bizde de vuku buluyor. Dolayısıyla, Ermenistan Devlet Başkanı’nın İstanbul Ermeni toplumuyla tanışması esnasında olası bir hayal kırıklığına şaşıramayacağımı belirtmekle birlikte, Paşinyan’ın Ermenistan’a döndükten sonra yakınlarına burada geçirdiği bir günlük deneyimi samimi olarak nasıl anlattığını da merak ediyorum. Biz gördük, duyduk. Kendisi bizzat maruz kaldı. Ne yazık ki.