İran ve İsrail'de Ermeni toplumu ne durumda?

Ortadoğu coğrafyasındaki her çatışma kaçınılmaz olarak bölge ülkelerindeki Ermeni diasporasına etkileri açısından da önem taşıyor. Gazze’de yaşayan Ermeniler hakkında bilgi almaya çalışırken savaşın boyutu İran’a ve İsrail’e yayıldı. Bu ülkelerde yaşayan Ermenilerden derlediğimiz bilgiler şöyle:

İsrail’in fiili başkenti Tel Aviv’in yakınındaki liman şehri Yafa’da bulunan Surp Nigoğayots Ermeni Kilisesi’nde görevli Rahip Diran Hagopyan, Agos’un sorularını yanıtlayarak Yafa’nın da İran füzelerinin hedefinde olduğunu belirtip, savaşın tüm dehşetini yaşadıklarını söyledi: “Alarm sesini duyduğumuzda sığınaklara iniyoruz. Ermenilerin yaşadığı bazı eski binalarda sığınak bulunmuyor. O yüzden de siren sesleriyle birlikte en yakın sığınağa ulaşmakta belirli zorluklar yaşanıyor. Nitekim bu evlerden bazıları da hasar gördü. Neyse ki şu ana kadar bir can kaybı yaşanmadı. Kudüs Patrikhanesi yetkilileriyle sürekli olarak iletişim halindeyiz. Savaşın daha da şiddetlenmesi ihtimali göz önünde bulundurularak tahliye planları üzerine de çalışılıyor. Bu konuda Ermenistan hükümeti arzu edenleri havayoluyla Yerevan’a transferi konusunda hazırlıklarının tamamlandığını, talebe göre hareket edeceklerini bildirdi.”

Bir iç kale konumunda olan Kudüs Ermeni Patrikhanesi, daha güvenli olarak değerlendirildiği için Kudüs’te de manastır dışında yaşayan Ermenilerin patrikhane çevresine yerleştikleri haberleri geliyor.

Diğer yandan, İran’da yayınlanan Alik gazetesinin genel yayın yönetmeni Aram Şahnazaryan, başkentte hem kendi gazetesinin bulunduğu binanın hem de Ararat Spor ve Kültür Merkezi’nin füze saldırılarından etkilendiğini belirtti: “Gazete binamızdaki hasar dolaylı bir saldırının sonucu. Binamızdaki tüm pencereler kırıldı, ofis içindeki kapılarsa yerlerinden söküldü. Bu şartlar altında basılı gazeteyi geçici bir süre durdurmak zorunda kaldık. Online yayınımız devam ediyor ancak internet bağlantısı anlamında da önemli zorluklar yaşıyoruz. Nitekim sizinle de oldukça gecikmeli bir şekilde temas kurabildik. İran’daki Ermeni toplumundan da bir can kaybı olmadı. Aynı şekilde İsfahan’dan ve Culfa’dan (Nor Çuğa) da benzer haberler alıyoruz. Şu an itibariyle ortam daha sakin. Bir ateşkes sağlandı ancak bunun işlevsel olup olmayacağı hepimizin aklındaki soru işareti. Ruhani önderlik bünyesinde, acil çağrıları karşılamak üzere bir kriz masası oluşturuldu. Nor Çuğa, konum itibarıyla nükleer çalışmaların yapıldığı ve bombalara hedef olan Natanz kentine çok yakın. İsfahan’da yaşayan Ermeniler için yine kayıplar yaşanmadığını söyleyebiliriz. Aynı şeyleri Tebriz ve Urmiye’deki Ermenilere dair de söyleyebiliriz.”

Bu arada telefonla bağlantı kurduğumuz İran Azerbaycan’ı Ermenileri Ruhani Önderi Başepiskopos Krikor Çiftçiyan da kendisinin İsrail saldırıları öncesinde bir toplantıya katılmak üzere Lübnan’a, Antilyas’a gittiğini, İran hava sahasının kapanması üzerine geri dönemediğini aktardı: “Şu an itibariyle en olası güzergâh havayoluyla Yerevan’a ulaşıp, oradan da karayoluyla Tebriz’e geçmek gibi görünüyor. Hemen her gün Tebriz’den haber alıyorum, buna göre Tebriz’deki Ermeni toplumunun da güvende olduğunu söyleyebilirim.”

İki gün önce gerçekleşen bu görüşmeden sonra Tebriz’deki ruhani önderle yeni bir temas kurmak mümkün olmadı. Ancak şu ana kadar şehre dönmüş olma ihtimali oldukça yüksek.

Hava ulaşımındaki aksama hem Türkiye-İran hem de Ermenistan-İran sınırında gözle görülür bir yoğunlaşmaya yol açtı. Her iki ülkenin sınırlarında iki yönlü bir hareketlilik gözleniyor. Kimi İranlılar savaş ortamında bir an önce evlerine ulaşma gayreti içindeyken kimileri de tam tersine İran’dan uzaklaşmaya çalışıyorlar.

Haber bültenlerinde söz edilmese de savaşın insanlar üzerindeki olumsuz etkisi yadsınamaz bir gerçek ve bu haberi derlerken karşılaştığımız tanıklıklarla bunun en yalın örneğini oluşturuyorlar. Kaldı ki 12 günlük çatışma sürecinde her iki ülkeden de yüzlerle ifade edilen can kayıpları yaşandı. İsrail, İran’a yönelik saldırılarını başlatırken bu denli yoğun bir karşılık beklemediğini en yetkili ağızlardan itiraf etti. Belli ki İsrail halkı, savaşın dehşetini kendi sokağında yaşamanın ağır deneyimiyle sarsılıyor. Diğer yandan İran’da molla rejimini istifaya zorlamayı hedefleyen strateji tümüyle boşa çıktı. İran halkı ülkesinin geleceğini kendi iradesiyle belirleyeceğine inanıyor. O yüzden de insansız hava araçları, savaş uçakları ve füzeler tepelerinde uçuşurken sığınaklara koşmak yerine meydanlarda yan yana gelmeyi tercih ediyor.

Kategoriler

Toplum


Yazar Hakkında

Pakrat Estukyan

Մենք ու մերոնք - BİZ VE BİZİMKİLER