32 bin 600 sayfalık Kobanê Davası'nın gerekçeli kararına itiraz süresi 7 gün

Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13 ayda hazırladığı ve 32 bin 600 sayfadan oluşan Kobanê Davası'nın gerekçeli kararına itiraz süresi 7 iş gününü kapsıyor. DEM Parti Hukuk Komisyonu üyesi Nuray Özdoğan, kararın savunma hakkını engellemeye yönelik olduğunu belirtti.


IŞİD'in Suriye'nin kuzeyindeki Kobanê'ye yönelik saldırılarının sürdüğü dönemde, 6-8 Ekim 2014'te gerçekleştirilen protesto gösterileri ve sonrasında yaşanan olaylar gerekçe gösterilerek dönemin HDP ve BDP yöneticileri hakkında açılan Kobanê Davası'nın gerekçeli kararı hazırlandı.

Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13 ayda hazırladığı Kobanê Davası'nın gerekçeli kararı, 32 bin 600 sayfadan oluşuyor.

Karara itiraz süresi ise tebliğ süresinden sadece 7 iş günü içinde yapılması gerekiyor. Bu süre içerisinde itirazda bulunmayanlar açısından ilk derece mahkemenin hükmü kesinleşecek. 

36 siyasetçi için ceza çıkan ve 32 bin 600 sayfadan oluşan gerekçeli kararın itiraz süresi, hukukçular tarafından “savunma hakkının kısıtlanması” olarak değerlendirildi.

Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan DEM Parti Hukuk Komisyonu üyesi Nuray Özdoğan, kararın henüz avukatlara tebliğ edilmediğini ifade etti. 

“Gereksiz bilgilerle doldurulmuş bir metin”

32 bin 630 sayfalık gerekçeli kararın savunma hakkını engellemeye yönelik olduğunu belirten Özdoğan, “Bu hacimde bir karar, avukatların istinaf dilekçesi hazırlaması için 7 gün gibi bir sürede incelenemez. Mahkeme, yargılama boyunca savunmayı etkisizleştirme stratejisi izledi. 32 bin sayfa, gereksiz bilgilerle doldurulmuş bir metin. Somut deliller yerine, siyasi açıklamalar ve yorumlar üzerinden cezalandırma yapılıyor. Türkiye yargısında son dönemde sıkça gördüğümüz bu yöntem hukukun değil, siyasetin gölgesinde yürüyen bir süreçtir. Bu davada hiçbir somut suç isnadı bulunmuyor. En fazla propaganda suçu tartışılabilir. Ancak anayasal düzeni ihlal gibi ağır suçlamalar için hiçbir delil yok” sözlerini kullandı.

AİHM kararları uygulanmıyor

“Dosya hukuken çökmüş durumda” diyen Özdoğan, mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamadığını dile getirdi. Özdoğan, “AİHM'in bağlayıcı kararları üzerinden yıllar geçti. Ancak bu kararlar hâlâ uygulanmıyor. Siyasetçiler tahliye edilmiyor. Bu, iktidarın cezalandırma politikasındaki ısrarını gösteriyor. Kobanê Davası, HDP'yi siyaseten etkisizleştirme ve kapatma davasına zemin hazırlama amacı taşıyor. Bu dava, Anayasa Mahkemesi'nin yetki alanında olmalıydı. Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi yetkisizdir. Meşruiyetini tamamen yitirmiş, kadük olmuş bir dava ile karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

Davayı, “Türkiye'nin demokrasi ayıbı” olarak yorumlayan Özdoğan, “Bu dava, önce HDP'yi suçlu ilan edip ardından delil üretmeye çalışan bir siyasi operasyon. Normal bir hukuk sisteminde önce delil toplanır sonra dava açılır. Burada tam tersi yapıldı. Amaç, siyasetçileri tutsak etmek ve HDP'yi etkisizleştirmekti. Ancak avukatlar, duruşma salonlarındaki engellemelere karşı, şiddete rağmen hukuksal mücadelelerini sürdürüyor. Müvekkillerimiz tahliye edilip beraat kararları alınana kadar bu mücadele devam edecek. Biz hukukun genel ilkelerine ve müvekkillerimize inanıyoruz” cümlelerini kullandı.

“Barış talebi güçlü bir şekilde dillendirilmeli”

2013-2015’teki "Çözüm Süreci" sürerken yapılan görüşmelerin de Kobane Davası'na suç unsurları olarak eklendiğini aktaran Özdoğan, şunları söyledi: “Şimdi yeniden barış süreci konuşuluyor. Ancak bu dava hâlâ tahliye kararı verilmeden sürüyor. Hasta tutsaklar serbest bırakılmıyor, infaz yakmalar devam ediyor. Bu, iktidarın barış sürecine isteksiz yaklaştığını gösteriyor. Demokrasi güçleri, barış talebini daha güçlü bir şekilde dillendirmeli. Aksi takdirde, bu hukuksuzluklar yeni davalara zemin hazırlayabilir.”

Özdoğan, "Hukuksuzluklara karşı hep birlikte ses çıkarılmalı” çağrısıyla konuşmasını sonlandırdı. 

     

Kategoriler

Güncel