1970’lerin başında okul sayısı 32, öğrenci sayısı 7400 civarında; 2000’lerin başında ise okul sayısı 18, öğrenci sayısı 3800 civarındaydı. Bugün ise öğrenci sayısı 2500 civarlarına kadar düşmüştür. Bunda tabii ki Türkiye Ermeni toplumunun azalan nüfusunun önemli payı vardır ama sorun ondan ibaret değildir. Okullara olan rağbet de azalmıştır. Bunun da hem Ermeni toplumundan ve onun eğitim kurumlarından hem de içinde yaşadığımız ülkeden kaynaklanan nedenleri vardır.
Türkiye Ermeni toplumunun çözülemeyen kronik sorunlardan biri, hatta belki de en önemlisi, eğitim meselesidir. Bu sorunun en önemli semptomlarından biri de okullarımızdaki öğrenci sayısının düzenli olarak düşmesidir. 1970’lerin başında okul sayısı 32, öğrenci sayısı 7400 civarında; 2000’lerin başında ise okul sayısı 18, öğrenci sayısı 3800 civarındaydı. Bugün ise öğrenci sayısı 2500 civarlarına kadar düşmüştür. Bunda tabii ki Türkiye Ermeni toplumunun azalan nüfusunun önemli payı vardır ama sorun ondan ibaret değildir. Okullara olan rağbet de azalmıştır. Bunun da hem Ermeni toplumundan ve onun eğitim kurumlarından hem de içinde yaşadığımız ülkeden kaynaklanan nedenleri vardır. Onların detaylı bir açıklamasına bu yazıda girmeyeceğim. İlgilenenler, bu açıklamaları, 2023 yılında Hrant Dink Vakfı tarafından yayınlanan benim kaleme aldığım “Dar Gömlek: Türkiye’deki Ermeni Kurumlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporda bulabilirler.
Sorunun sebepleri çok çeşitliyken ve çözümü de çok katmanlı ve aşamalı bir plan gerektirirken tartışma okul sayısına kitlenmiş gibi gözüküyor. Hiçbir şey için “Bu zinhar yapılamaz”, diye tabular yaratmaya gerek yok. Dolayısıyla, okul kapatmak değil (neden değil sebebi aşağıda) ama birleştirmek gerekiyorsa birleştirilir ama bunun akılcı ve bütünlüklü bir planın parçası olması gerekir. Bu, basitçe “2500 öğrenci kaç okula sığar?” meselesi veya “2500 öğrenci, öğrenci başına en düşük maliyetle nasıl okutulur?” gibi salt bir muhasebe hesabı değildir. Bazen parasal anlamda maliyeti daha yüksek seçeneğe yönelmek daha doğrudur. Örneğin, ilköğretim seviyesinde (ilk 4 yıl) okulların mahalle veya semt bazında mümkün olduğunca yaygın olması gerekir çünkü burada amaç Ermeni çocuklarını Ermenicenin eğitim dili olduğu okullarla mümkün olduğunca erken yaşta tanıştırmaktır ve fiziksel koşulların bunu zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı şekilde düzenlenmesi gerekir. Küçük yaşta çocukların evlerinden uzaktaki okullara gitmeleri de takdir ederseniz ki zorlaştırıcı bir etkendir ve dolayısıyla velileri teşvik eden bir durum olmayacaktır. Hatta, bırakın ilkokul seviyesini mahalle bazında kreşler açmanın yollarına bakmak gerekir. Bu, hem yukarıda dediğim gibi çocuğun Ermenice formel eğitimle daha erken yaşlarda tanışmasını sağlayacak hem de günümüzün sosyo-ekonomik şartlarında birçok ailenin sosyal bir ihtiyacını giderecektir.
Okul birleştirmeleri daha yüksek sınıflarda tabii ki düşünülebilir. Örneğin, sözünü ettiğim raporda şöyle demiştik: “…beş lisenin daha gelişmiş binalara ve fiziksel şartlara sahip olacağı bir kampüste toplanması ve mesleki eğitim, fen-matematik, sosyal bilimler ve dil gibi branşlara göre ayrılması, somut bir proje olarak tartışmaya açılabilir. Böylece hem kaynaklar daha verimli kullanılabilir hem de öğrenciler ilgi ve yeteneklerine uygun daha fazla seçeneğe sahip olabilirler.” Yani şöyle düşünün: beş lise de kurumsal kimliğini koruyacak ama branşlaşarak bir kampüsün içinde birbirine fiziksel anlamda yakın binalarda faaliyet gösterecekler. Böylece ulaşım, yemek ve diğer lojistik masraflarda bir azalma sağlanabilir. Ayrıca, liseler arasında bazı temel dersler ortak olacağından öğretmen ihtiyacı da azalabilir ve böylece daha yüksek maaşla daha kalifiye öğretmenler istihdam edilebilir. Bu da tabii ki sadece bir öneridir, masaya yatırılabilir, eksileri-artıları tartışılabilir.
Öte yandan, bunları yaparken de hangi seviyede olursa olsun bir okulun kurumsal kimliğinin sonlanmayacağı formüller aramak daha iyidir çünkü bir okul kaybettiğiniz zaman ileride -umulur ki- ihtiyaç olduğunda yeni bir okul açmak Türkiye şartlarında Ermeni toplumu için çok zordur. Surp Haç Tıbrevank’ın 50-60 yıl sürdürdüğü yorucu mücadele bu konuda aklımızdan çıkmaması gereken bir vakadır. Okul kapatmanın manevi-psikolojik yükü de cabası.
Bütün bunların ve gerekli diğer girişimlerin yapılabilmesi için öncelikli olarak gerekli olan vakıflarımız ve okullarımız arasında koordinasyon, istişare ve işbirliğidir. Fakat, yukarıda bahsettiğim raporun hazırlık çalışmaları sırasında okul idarecileriyle yaptığımız görüşmelerde okullar arasında yeterli bir iletişim, görüş alışverişi ve işbirliği olmadığına ilişkin genel bir şikâyet dile getirilmişti. Müdürler hem okullar arasında hem de okullarla MEB arasında koordinasyonu sağlayacak, okulların ortak sorunlarına ortak çözümler arayacak, ortak projeler geliştirecek, böylece zaman ve insan kaynağından tasarruf edilmesini sağlayacak ortak bir eğitim komisyonu eksikliğinden bahsetmişlerdi. Bu komisyonun temel işlevi Ermeni okullarını ortak bir eğitim stratejisi temelinde koordine etmek olacaktır. En makul olan, böyle bir komisyonunun okulların idarecilerinden oluşmasıdır. Gerekli görüldüğünde veya proje bazında uzmanlardan da destek alınabilir. Bu yapının daimi bir ofisi ve sekretaryası olması verimli çalışmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla, böyle bir yapı gönüllülerden değil profesyonellerden oluşmalıdır.
Böyle bir yapı için şimdiye kadar başlatılan girişimler resmî bir hüviyet, daimi bir yapı kazanamadığı, gönüllü çalışanların motivasyonları belli bir noktadan sonra düştüğü için akamete uğramıştır. Bu da bizi bir kere daha Türkiye Ermeni toplumunun organizasyonu meselesine getiriyor. Altı ay evvel yazdığım bir yazıyı şöyle bitirmiştim ki konu aynı olduğu için gene aynı ifadelerle bitiriyorum: “Velhasıl, Türkiye Ermeni toplumu; istikrarlı, uzun soluklu işler yapabilen, kendi içinde herkesçe bilinen bir düzeni olan, organizasyonu, yetki, görev ve sorumlulukları yazılı biçimde kayda geçirilmiş bir merkezi yapı için kafa yormalı. Bunu yapmanın birden fazla yolu var ama bunun için iyi niyetli ve istekli biçimde bir araya gelmek, konuşmak, tartışmak gerekiyor.”
Content launch tracker
Outlet
?
Date
Published
Kisi
agos.com.tr - TR
No
Date
No
Person
agos.com.tr - ENG
No
Date
Yes
Person
agos.com.tr - HAY
No
Date
Yes
Person
e-bulten
No
Date
No
Person
WhatsApp
No
Date
No
Person
Instagram
No
Date
No
Person
Facebook
No
Date
No
Person