Yıkıntılar arasında inançlar (1)

Yıkım, göç ve can kayıplarıyla Türkiye’deki Hıristiyan halkları da derinden etkileyen 2023 depreminin ardından, bölgedeki dini ve kültürel miras yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Hıristiyanlar ve Museviler, binlerce yıldır yaşatmaya çalıştıkları inanç ve ibadetlerini, ağır hasar alan kilise ve sinagoglarda sürdürüyor. Dosyamızın ilk bölümünde, Hatay ilçelerindeki yıkım sonrası bütçe yetersizliği nedeniyle onarılmayı bekleyen, halkların belleği, inancı, kimliği ve ortak geçmişini taşıyan kiliseler ile sinagogun durumunu aktarıyoruz.

Hatay’daki kilise ve sinagoglar hâlâ enkaz altında

6 Şubat 2023’te meydana gelen Maraş merkezli depremlerden 11 il ve milyonlarca kişi etkilendi. Üzerinden iki yıldan fazla süre geçen depremde, on binlerce kişi ve canlı yaşamını yitirdi; evler, ibadethaneler, iş yerleri yıkıldı, çoğu kent neredeyse yerle bir oldu.

Ağır bir yıkım yaratan deprem kentlerinin birçoğunda yaşam hâlâ normale dönebilmiş değil. Hıristiyan ve Musevi halkların da yaşadığı ve tarihi kiliselerin, sinagogların bulunduğu deprem kentlerindeki ibadethanelerin birçoğu yıkık durumda ve onarılmayı bekliyor. Kimi kiliseler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan onay alınmasına rağmen bütçe yetersizliğinden onarılamıyor.

Tarihi eser statüsündeki pek çok kilise ve sinagogun inşa edildiği ve Hıristiyanlara ilk kez “Hıristiyan” isminin verildiği tarihi kentlerden biri olan Hatay da, bu yıkımdan ağır bir şekilde etkilenen yerlerden biri. Çok sayıda Hıristiyanın yaşamını yitirdiği Hatay’da, onlarca kilise ve sinagog yıkıldı, taşıdığı tarihi değer ve miras da yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.

Dosya haberimizin ilk bölümünde, büyük bir yıkım yaşanan Hatay’ın Kırıkhan, İskenderun, Samandağ ve Antakya ilçelerindeki Ermeni ve Rum Ortodoks altı kilise ile bir sinagogun güncel durumunu ele alıyoruz.

Kırıkhan Surp Krikor Lusavoriç Ermeni KilisesiKırıkhan

Hatay’daki üç Ermeni kilisesi de depremden etkilendi. İskenderun Karasun Manuk Ermeni Kilisesi Başkanı Yusuf Tabaş ile bölgedeki Ermeni kiliselerinin son durumuna dair konuştuk.

Kırıkhan’daki Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’nin depremde yerle bir olduğunu söyleyen Tabaş, “Taşlarını bile kimseye ellettirmedik. Kilise şeritlerle çevrelendi ve böyle bırakıldı. Kırıkhan’da şu anda yalnızca bir Ermeni yaşıyor. O da ailesinden yadigâr olduğu için İstanbul’dan geldi. Bunun dışında bir cemaatimiz yok Kırıkhan’da. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na onarım talebimizi ilettik. Ancak inşaat onayı alamadık. Kiliseyi onarmak için maddi anlamda gücümüz yok ne yazık ki. Belediyeye de onarım için başvuruda bulunduk. Fakat hâlâ onay alamadık, bekliyoruz” bilgisini veriyor.

İskenderun
İskenderun Karasun Manuk Kilisesi - Fotoğraf: İşhan Erdinç

İskenderun’daki Surp Karasun Manuk Kilisesi’nde de çatlakların meydana geldiğini paylaşan Tabaş, “İskenderun kilisemiz ayakta ama depremde tahrip oldu. Kilisenin zemini üç yerden çatladı. Üç tane horan (sunak) vardı kilisemizde. Horanlarımızdan ikisi yıkıldı, bir tane kaldı. Biz de ayin yapabilmek için tahtadan bir horan yaptık. Kilisede tahribat hâlâ mevcut” diyor. İskenderun’da 95 Ermeni’nin yaşadığını dile getiren Tabaş, kiliselerini aktif bir şekilde kullandıklarını ve Peder Avedis Tabaşyan riyasetinde ayin yapıldığını aktarıyor. Tabaş ayrıca, kilisenin onarılması için belediyeye gerekli evrakları sunduklarını, yaklaşık bir buçuk aydır statik proje ve restorasyon onayını beklediklerini belirtiyor.

Samandağ-Vakıfköy

Fotoğraf: İşhan ErdinçTürkiye’deki son Ermeni köyü olan Samandağ ilçesine bağlı Vakıfköy’de bulunan Surp Asdvadzadzin Kilisesi, müştemilatı, müze ve köydeki evler depremde hasar gördü. Kilisenin horanı zarar görürken, müştemilatta da büyük çatlaklar meydana geldi. Onarılan kilise, geçtiğimiz yıl 17 Ağustos Cumartesi günü Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan tarafından yönetilen Odzum (kutsama) töreni ile yeniden ibadete açıldı. Açılış sonrası kilisenin haçı takıldı. Müştemilat ise yıkılıp yeniden yapılmayı bekliyor.

Kilise Vakıf Başkanı Cem Çapar’dan, Vakıfköy’deki son durumu dinliyoruz: “Depremden sonra patriğimiz öncülüğünde hızlıca tadilat yaptık ve kilisemizi ibadete açtık. Kilisenin bitişiğinde idari bina olarak kullandığımız yer (müştemilat) orta hasarlıydı. Hatay Valisi, buranın tekrardan yapılacağına dair söz verdi. Henüz yapılmaya başlanmadı, bekliyoruz. Kilisemize ait Kültür Merkezi olarak kullandığımız bina az hasarlıydı. Bura da hızlıca onarıldı ve şu anda kullanılıyor. Yine Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden 39 yıllığına kiraladığımız tarihi tescilli binanın onarımı için de Kültür ve Turizm Bakanlığı bize söz verdi. Hatay’da ilk ihaleye verilen yerlerden biri oldu. Bakanlık tarafından söküm işlemleri başladı, seneye bitmesini bekliyoruz.

Vakıflıöy Misafirhane - Fotoğraf: İşhan ErdinçKilise içerisinde ise horan ve mıgırdaran (vaftiz) bölümü hasar almıştı. HAYCAR Derneği’nden Baret ve Nazar Binatlı ile Jan Gavrilof’un katkılarıyla kilisemiz depremden bir yıl sonra tekrar ibadete açıldı. Köyde 15 ev yıkıldı. İhalesi yapıldı, temel atıldı ve bu evler Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yeniden yapılmaya başlanıyor. Vakıfköy’de yaklaşık 130 Ermeni yaşıyor. İki aile depremde göç etti. Ancak daha sonra Fransa’da yaşayan bir Ermeni köye döndü. Evi onarımda olduğu için şu an konteynerde yaşıyor.”

Samandağ

Samandağ Mar İlyas Kilisesi1874 yılında onarım yapılan ve kuruluşu daha eskiye dayanan Samandağ’daki Mar İlyas Rum Ortodoks Kilisesi ve mezarlığı ile Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi’nin aldığı ağır hasarı, Samandağ Rum Ortodoks Kilisesi Yönetim Kurulu Başkanı Cem Akgül’den dinliyoruz. “İki kilisemiz de depremde ağır hasar gördü” diyen Akgül, şöyle anlatıyor: “Samandağ’da cemaatimizden sekiz kişiyi kaybettik. Birisi, Antakya kilisesi ile beraber ortak kaybımızdı. Meryem Ana Kilisesi daha ağır hasarlı durumda. Mar İlyas Kilisesi’nin heykel (sunak) kısmı yıkıldı. Kolonlarda ve heykelde yıkım var. Meryem Ana Kilisesi’nde de hem içeride hem dışarıda yıkım var. Çatısı hasar aldı, kolon taşları havada duruyor. Giriş bölümü de tamamen yıkıldı. Mar İlyas’ın yanındaki müştemilat binası da komple yıkıldı.

Hibe başvurusu yaptık Nisan ayında. Projeler yeni onaylandı. Onarımı bakanlık üstleniyor ancak henüz tarafımıza bir dönüş olmadı. Yapım aşamasında ne olacağı şimdilik belli değil. İki kilisemiz de tarihi eser vasfında ve maliyeti yüksek olacak. Bakanlık hibesi de yeterli olmayacak. Biz de bunun için bir bağış kampanyası düzenliyoruz. Bu proje, yalnızca taş yapıların onarılması değil; binlerce yıllık bir mirasın, inancın, kimliğin ve insanlık tarihinin korunması demek. Samandağ Rum Ortodoks cemaati, bu toprakların sessiz tanığı. Onların sesine kulak vermek, ortak geçmişimize sahip çıkmak demektir. Bu anlamda desteklerinizi bekliyoruz.

Samandağ Meryem Ana Kilisesi İki kilisemiz de aktifti, dönüşümlü olarak kullanılıyordu. Meryem Ana, mezarlık kilisesiydi, cenaze ve ayinlerde kullanılıyordu. Dağ kısmında da Aziz Corc ve Tekla Kilisesi var. Ağır hasar almamışlardı, depremden sonra onarım yaptık, şu an kullanabiliyoruz. Depremden sonra iki papazımızdan birisi Avrupa’ya gitmek zorunda kaldı. Cemaatimizden 400 aile vardı, 1800-1900 kişiye tekabül ediyor nüfus. 10 aile göç etti. İstanbul’a, Avrupa’ya ve çevre kentlere gittiler. Depremden sonra nüfusumuz bayağı düştü ama birkaç ay sonra göç eden cemaatimiz geri döndü. Samandağ’da birçok kişinin arazisi vardı, bu nedenle konteynerde kalabildiler. Deprem zamanında yaklaşık 400 konteyner verildi cemaatimize, oldukça işe yaradı. Antakya’ya oranla ilçemizde göç sayısı daha az oldu.

Samandağ Meryem Ana KilisesiCemaatimizden 200 kişinin evi yıkıldı. Yurtdışındaki Samandağlılar bağış toplayarak önce 5 kişiye sonra 17 kişiye evlerini onarmalarında maddi destek sağladı. Bu da göçü azalttı. Hala evine giremeyen bir sürü insan var. Konteynerde, kirada yaşayan insanlar çok. Yerinde dönüşüm seneye bitecek. Bunun dışında da 20-30 ev kalıyor onarılması gereken. Bu da birkaç yıl sürecek.

Antakya

Ağır yıkım yaşayan ilçelerden biri olan Antakya’daki Azizler Petrus ve Pavlus Kilisesi de depremde yıkıldı. Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakıf Başkanı Fadi Hurigil, “Kilise ağır hasar almıştı, yıkık haldeydi. Vakıf, topladığı bağışlarla onarım hazırlıklarına başladı. Bu yıl Şubat ayından itibaren saha temizleme işlemlerine başladık ve bitirdik. Zemin etüdü aşamasına başlandı” diye anlatıyor.

Antakya Azizler Petrus ve Pavlus Kilisesi

Depremin ardından ilçede Rum Ortodoks cemaatinden göç edenlerin olduğunu söyleyen Hurigil, nüfusun yalnızca çeyreğinin Antakya’ya geri dönebildiğini paylaşıyor. Hurigil, “400 aile yaşıyordu Antakya’da, depremde 41 kişi yaşamını yitirdi” bilgisini veriyor.

Sinagog

1830’lu yıllarda Beyrut ve Halep’ten gelen yardımlarla kurulan ve Antakya’daki son sinagog olan tarihi Antakya Sinagogu da depremle birlikte büyük hasar alıyor. Sinagogda bulunan el yazması parşömenlerden oluşan Tevrat tomarları çıkarılarak güvenli yerlere götürülüyor.

Tarihi Antakya Sinagogu

Türk Yahudi Toplumu, sinagogun aldığı hasarı, “Tarihi Antakya Sinagogumuz ile beraber 2500 yıllık Yahudi hayatı da yaşanan bu büyük acı ile son buldu” sözleriyle açıklıyor. Sinagogun Koheninden (din görevlisi) aldığımız bilgilere göre, yaşanan göçler nedeniyle Hatay’da 18 Yahudi yaşıyordu. Depremde, Antakya Yahudi Cemaati Başkanı Şaul ve eşi Fortüne (Tuna) Cenudi yaşamını yitirdi. Sinagogda bir duvar tamamen yıkılıyor ve kullanılamaz duruma geliyor. Kohen, depremden kaynaklı göç nedeniyle kentte yalnızca üç Yahudi’nin kaldığını, sinagogun onarımı için çalışmalara yaklaşık üç ay sonra başlanacağını paylaşıyor.

Dosyamız Hatay, Adıyaman ve Malatya kentleri ile devam edecek.

                 

Kategoriler

Toplum



Yazar Hakkında