İHD ve ÖHD, Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun Süleymaniye’de silah bırakma törenine ilişkin hazırladığı gözlem raporunda, “Silah bırakan militanların sivil siyaset ve demokratik hayata katılımlarının önündeki engeller kaldırılmalıdır” önerisini sundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), 30 PKK üyesinin Barış ve Demokratik Toplum Grubu'nun 11 Temmuz'da Süleymaniye’de gerçekleştirdiği silah imha törenine dair “Demokratikleşme için Barışa, Barış için Hakikat ve Adalete İhtiyacımız Var” başlıklı gözlem raporunu açıkladı. Rapor, İHD Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısı ile açıklandı.
“Gerekli mekanizmalar kurulmalı”
Açıklamada konuşan İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, Kürt sorununda çözümsüzlüğün demokrasinin önündeki en büyük engellerden biri olduğunu söyledi. Küçükbalaban, "Sürecin siyasal ve hukuki bir dönüşümü gerektirdiğini konunun tüm taraflarına ve tüm toplumsal aktörlere hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz. Silahların bırakılmasına, bireysel ve kolektif hak ve özgürlüklerin güvenceye alındığı, hukukun üstünlüğünün, evrensel insan hakları ve demokratik normların tesis edildiği bir sürecin eşlik etmesi zaruridir. Geçiş dönemi adaleti diye tanımladığımız bu sürecin sağlanması için gerekli mekanizmaların kurulması, sürecin kalıcı bir barışa evrilmesi açısından, en az çatışan tarafların müzakere etmesi kadar büyük bir önem taşımaktadır" diye konuştu.
Meclis’te kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarının kıymetli bir adım olduğunun paylaşıldığı raporda, “20 Ağustos tarihli oturumda Barış Anneleri’nin Kürtçe konuşma taleplerinin engellenmesi gibi örnekler, ne yazık ki bahsettiğimiz onarıcı bir çözüm iklimi ile tezat oluşturmaktadır. İHD ve ÖHD olarak, çözüm iradesini ve sürece yönelik toplumsal desteği zayıflatan bu tür ayrımcı uygulamaların tekrarlanmaması konusunda ilgili tarafları bir kez daha uyarma gereği duyuyoruz. Ayrıca komisyonun kanunla değil de TBMM başkanlık kararıyla kurulması, 6 aylık kısa bir süre görev yapacak olması, henüz sivil toplum örgütlerinin ve toplumsal kesimlerin komisyonla ilişkilerinin ve iletişimlerinin belirlenmemiş olması, sürecin tarafı olan PKK’nin lideri Abdullah Öcalan ile halen görüşülmemiş olması gibi eksiklikleri komisyonun gücünü ve etkisini azaltan hususlar olarak değerlendirmekteyiz” denildi.
Sivil toplum kuruluşlarının sürece etkin biçimde katılım sağlaması gerektiğine vurgu yapılan raporda, “Unutmayalım ki, Türkiye’nin demokratikleşmesi, barışın toplumsallaşması ile mümkündür. Şimdi, geçmişten ders alarak, onurlu bir gelecek inşa etme zamanıdır” ifadeleri kullanıldı.
Raporda, “Sürecin başarıya ulaşması için şu temel hususlarda adımların atılması gerekmektedir” denilerek öneriler şöyle sıralandı:
“*Yalnızca çatışmanın taraflarının değil, tüm toplumun sürece dâhil olduğu bir yaklaşım benimsenmeli; karar alma süreçlerinde geniş katılım sağlanmasına özen gösterilmeli; çoğulcu, şeffaf ve toplumsal denetime açık mekanizmalar kurulmalıdır.
*İmralı Hapishanesinde halen büyük oranda tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın iletişim hakkı, müzakerelere aktif katılımını mümkün kılacak şekilde sağlanmalı, fiziki koşulları da uluslararası hukukla uyumlu hale getirilmelidir.
*Türkiye’nin demokratik dönüşümünün önünü açacak, barışı kalıcalıştıracak, toplumsal katılıma dayalı yöntemlerle hazırlayana yeni bir toplumsal sözleşme, yeni bir kurucu anayasa hazırlanmalı, Kürt halkının anadili ve kültürel tanınma başta olmak üzere eşit yurttaşlık talepleri anayasal güvence altına alınmalıdır.
*Antidemokratik Terörle Mücadele Yasası kaldırılmalı, hukukun üstünlüğü ilkesine dayanan insan hakları normlarına uygun yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
*Başta ağır hasta mahpuslar olmak üzere siyasi mahpusların karşı karşıya bırakıldığı ayrımcı ceza infaz uygulamaları kaldırılmalıdır, umut hakkına ilişkin mevzuatta ivedi şekilde düzenlemeye gidilmelidir.
*Hapishanelerdeki seçilmiş siyasetçiler derhal serbest bırakılmalı, görevden alınan belediye başkanları derhal görevlerine iade edilmelidir.
*Yine Kürt sorunun demokratik ve barışçıl bir zeminde çözümüne engel olan, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve benzeri uluslararası sözleşmelerdeki Türkiye’nin çekinceleri kaldırılmalıdır.
*Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmesine Karşı Sözleşmeye, Uluslararası Ceza Mahkemesi (Roma Statüsü), İstanbul Sözleşmesi gibi insan haklarını güçlendirecek sözleşmelere taraf olunmalıdır.
*AİHM ve Anayasa Mahkemesi Kararlarının gereği derhâl yerine getirilmelidir.
*Silah bırakan militanların sivil siyaset ve demokratik hayata katılımlarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.”