Resul Emrah Şahan’ın tutukluluğuna itiraz: Üç profesörden bilimsel mütalaa

Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın tutukluluğunun devamına ilişkin karara bir kere daha itiraz edildi. Avukatlar Hüseyin Ersöz ve Enes Ermaner, kararı gerekçesiz ve delilsiz bulduklarını belirtirken, Türkiye’nin önde gelen üç ceza hukukçusunun hazırladığı bilimsel mütalaada tutuklamanın hem ulusal hem de uluslararası hukuk açısından hukuka aykırı olduğu vurgulandı.

Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, 23 Mart'ta, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde hayata geçirilen "kent uzlaşısı" kapsamında açılan soruşturmada "terör" suçlamasıyla tutuklandı. Bu gelişmenin ardından Şişli Kaymakamı Cevdet Ertürkmen, Şişli Belediyesi'ne kayyım olarak atandı. Böylece Şişli, 26 yıl sonra CHP yönetiminden çıkıp kayyım yönetimine geçti.

Şahan'ın tutukluluğunun devamına ilişkin kararına avukatları Hüseyin Ersöz ve Enes Ermaner tarafından itiraz edildi. İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’ne sunulan dilekçede, kararın gerekçesiz, delillerden yoksun ve usule aykırı olduğu ifade edildi. İtiraz dilekçesinde, ceza hukuku alanında Türkiye’nin önde gelen üç önemli ismi, Prof. Dr. Bahri Öztürk, Prof. Dr. Adem Sözüer ve Prof. Dr. İzzet Özgenç’in Emrah Şahan’ın tutukluluğuna ilişkin yapılan değerlendirmeler de yer aldı. 

Prof. Dr. Bahri Öztürk, Prof. Dr. Adem Sözüer ve Prof. Dr. İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu hazırlık aşamalarında çalışan, komisyon başkanlığı yapan ve kanun metnini yazan önemli hukukçular olarak tanınıyor. İtiraz dilekçesi ekinde dosyaya sunulan Prof. Dr. Bahri Öztürk, Prof. Dr. Adem Sözüer ve Prof. Dr. İzzet Özgenç tarafından hazırlanan bilimsel mütalaada, tutuklama kararının hem ulusal hukuk hem de uluslararası standartlar bakımından hukuka aykırı olduğu vurgulandı. 51 sayfalık mütalaada yer alan tespitler şu şekilde: 

-Tutuklamaya esas alınan “kuvvetli suç şüphesi” somut delillerle ortaya konmamıştır.

-Kararda kullanılan gerekçeler matbu ifadelerden ibaret olup kişiye özgü değerlendirme yapılmamıştır.

-“Adli kontrolün yetersizliği” iddiası hiçbir somut olguyla desteklenmemiştir.

-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihatları, böyle bir gerekçesizliğin hak ihlali oluşturduğunu göstermektedir.

Mütalaada ayrıca tutuklama ve tutuklamanın devamı kararlarının kanuna aykırı olduğu,  “somut olayda; tutuklama kararında kuvvetli suç şüphesine dayanak olarak gösterilen, tutuklama talep yazısı yahut kolluk ve savcılık ifadeleri yoluyla mahiyetleri anlaşılabilen ve yukarıda tek tek ele alınıp incelenen hususların bu nitelikleri taşımadığı, dolayısıyla tutuklama kararı verilebilmesi için gerekli olan somut delillere dayanan kuvvetli şüpheden söz edilemeyeceği, bu yönüyle Resul Emrah Şahan hakkında verilen tutuklama kararının hukuka aykırı olduğu değerlendirilmiştir” şeklinde ifade edildi.

"Kuvvetli suç şüphesi yok"

Hukuki mütalaa da son dönemde yürütülen soruşturmalarda sıklıkla başvurulan gizli tanık beyanlarına ilişkin değerlendirmeler de yer aldı. Mütalaa da bu konu, “maddi olayla ilgili beyanına çeşitli nedenlerle güvenilemez bir kişinin tanık olarak kabul edilmesi olanaklı değildir. İşte bu noktada, bahsi geçen tanığın, beyanda bulunurken, bir yıl önceki bir sosyal medya paylaşımının içeriğini neredeyse aynen tekrar etmesi bu kişinin beyanının soruşturma konusu maddi olayı yansıtan güvenilir bir beyan olması hususunda çok ciddi bir şüphe yaratmaktadır. Bu itibarla bizatihi kendisi şüpheli olan bu tanığın beyanının kuvvetli şüphe sebebi olarak kabulü mümkün değildir” şeklinde ifade edildi.

Dilekçe ve ekinde yer alan bilimsel mütalaada tutukluluğun devamına ilişkin gerekçelerin üç şüpheli için aynı kalıplarla tekrarlandığı, Emrah Şahan hakkında özel bir değerlendirme içermediği de şu şekilde ifade edildi:

“Somut olayda ise Hakimlik, birbirinden kısmen ya da tamamen farklı olaylar gerekçe gösterilerek sevk edilen şüphelilerin tümü hakkında, bunların bireysel durumlarını nazara almaksızın müştereken karar vermiş, örneğin kararda “kaçma ve saklanma ihtimalinin yüksek olduğu, bu nedenle bu aşamada adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı” ifadesine yer verilmiş ancak bu kanıya, her bir şüpheli özelinde ne suretle varıldığına hiçbir şekilde değinilmemiştir. Tutuklama kararı evvela bu yönüyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ihlal etmektedir.”

Kategoriler

Güncel