BBP ve İçişleri Bakanlığı’ndan Mabel Matiz’in şarkısına suç duyurusu

Mabel Matiz’in “Perperişan” isimli şarkısı hakkında, Büyük Birlik Partisi ve İçişleri Bakanlığı tarafından Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na “müstehcenlik” kapsamında suç duyurusunda bulunuldu. İHD LGBTİ+ Komisyonu da, “Sanatın ve müziğin böylesine hoyratça hedef alınması, yalnızca bir sanatçıya değil, hepimizin ifade özgürlüğüne yönelmiş açık bir saldırıdır” açıklamasını yaptı.

Müzisyen Mabel Matiz’in “Perperişan” isimli şarkısına, dün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “5651 sayılı Kanun kapsamında kamu düzeni ve genel sağlığa aykırılık” gerekçeli talebi üzerine Ankara Sulh Ceza Hakimliği kararı ile erişim engeli getirilmişti.

Bunun üzerine Mabel Matiz, dijital medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kamu düzeni ve genel sağlığımızın alt tarafı bir şarkıdan bozulacak kırılganlıkta olmadığına inanmak istiyorum. Bu algı yaratma çabaları arasında, zihni ve kalbi rencide olan ne kadar sevenim varsa her birine yürekten sarılıyorum” sözlerini kullanmıştı.

Büyük Birlik Partisi (BBP) Hukuk işlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Samet Bağcı da, Matiz hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.

Bağcı açıklamasında, “Büyük Birlik Partisi olarak, toplumsal değerlerimizi ve aile yapımızı hedef alan müstehcen içeriklere karşı sessiz kalmamız mümkün değildir. Son dönemde Mabel Matiz adındaki şahıs tarafından yayımlanan şarkıda yer alan açıkça ahlaka aykırı, edebe mugayir ifadeler, başta çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere toplumumuzun manevi yapısını tehdit etmektedir. Aile yapısının korunması geleceğimiz için olmazsa olmaz önceliktir. Bu nedenle, söz konusu içerik hakkında ‘müstehcenlik’ suçu kapsamında hukukçularımız tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına resmi suç duyurusunda bulunduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Partimiz, toplumun millî ve manevi değerlerini koruma yönündeki kararlılığını her zaman sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanlığı’ndan da suç duyurusu

İçişleri Bakanlığı’nın da dün, Matiz hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 226'ncı maddesi kapsamında "basın yayın yoluyla müstehcenlik" iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu paylaşıldı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) LGBTİ+ Komisyonu da suç duyurularının ardından X platformundan yazılı bir açıklama yayınladı.

Hepimizin ifade özgürlüğüne yönelmiş açık bir saldırı

Açıklamada şu cümleler paylaşıldı: “2025 yılı iktidar tarafından ‘Aile Yılı’ ilan edildi. Ancak bu ilan, aileyi gerçekten korumaktan ziyade, toplumun farklı yaşam tarzlarını baskılamaya, kadınların ve LGBTİ+’ların özgürlük alanlarını daraltmaya hizmet eden politikaların kılıfı haline getirilmiştir. Geçtiğimiz günlerde bu politikaların yeni bir örneğiyle karşılaştık: Sanatçı Mabel Matiz’in Perperişan adlı şarkısı önce mahkeme kararıyla erişime engellendi, ardından İçişleri Bakanlığı tarafından hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Sanatın ve müziğin böylesine hoyratça hedef alınması, yalnızca bir sanatçıya değil, hepimizin ifade özgürlüğüne yönelmiş açık bir saldırıdır. 

Türkiye’nin yakın tarihi, yasaklarla doludur: Dün Kürtçe şarkılar ‘bölücülük’ gerekçesiyle yasaklandı; bugün LGBTİ+ varoluşunu yansıtan bir şarkı ‘ahlaka aykırılık’ bahanesiyle hedef alınmaktadır. Dün olduğu gibi bugün de iktidar, kimliklerin özgürce ifade edilmesini ‘tehlike’ olarak görmektedir. Bu zihniyet, toplumun çoğulluğunu yok sayan, farklı olanı susturmayı hedefleyen baskıcı devlet aklının devamıdır. Biz biliyoruz ki Perperişan şarkısı ne kamu düzenini tehdit etmektedir ne de sağlığa aykırıdır. Asıl tehdit, devletin müzikten sanata, sokaktan siyasete kadar her alanda LGBTİ+’ları kriminalize etmeye, yok saymaya çalışmasıdır. 

Devlet, kendi ideolojik hegemonyasını sürdürmek için sanatı yasaklıyor, toplumsal çeşitliliği bastırıyor, halkı tek tip yaşam tarzına mahkûm etmeye çalışıyor. Bununla yetinilmeyerek, dijital platformlarda yayınlanan filmler de 6112 sayılı yasa gerekçe gösterilerek kataloglardan çıkarılıyor. ‘Milli ve manevi değerler’ ve ‘ailenin korunması’ gibi soyut kavramlar, farklı kimlikleri ve yaşam tarzlarını yok saymanın aracı haline getiriliyor. Böylece sanat, kültür ve yaşamın çoğulluğu hedef alınırken, toplum adım adım tek sesliliğe mahkûm edilmeye çalışılıyor. Ama bizler biliyoruz ki yasaklarla, sansürle, baskıyla, gözaltılarla ve tehditlerle hiçbir yaşam tarzı yok edilemez. 

Kadınların özgürlük mücadelesi, LGBTİ+’ların eşitlik ve onur talebi, sanatçıların ifade özgürlüğü bu baskılar karşısında çok daha güçlü bir şekilde var olmaya devam edecektir. İnsan hakları derneği olarak ‘Herkes farklı, herkes eşit’ ilkesinden vazgeçmeyeceğiz. Yasaklarla sindirilmeye çalışılan yaşamları savunmaya, hak ihlallerinin karşısında durmaya ve eşitlik, özgürlük, adalet mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki; özgürlük baskıya, eşitlik ayrımcılığa, dayanışma yalnızlaştırmaya, adalet keyfiliğe karşı en güçlü cevaptır.”