İsviçre Parlamentosu’nda 17 Eylül’de Sayfo Süryani Soykırımı’nın tanınması için konferans düzenleyen Avrupa Süryaniler Birliği’nin Eş Genel Başkanı Tony Vergili, “Parlamenterlerin büyük bir çoğunluğu, Sayfo’nun İsviçre Parlamentosu’nda kabul edilmesinden yana tavır sergiledi. Ancak bazı üyelerde dış politika dengelerinden dolayı çekimserlik dikkat çekiyordu. Şimdi bütün partiler ve parlamenterlerle birebir görüşmeler yapacağız. Sayfo bütün dünya, özellikle de Türkiye tarafından kabul edilene kadar mücadelemiz devam edecek. Bu kabul gerçekleştiğinde, belki halkımız bu korku ve travmadan biraz da olsa kurtulabilir” dedi.
1915’te Ermenilerin yanı sıra soykırıma maruz kalan halklardan biri de Süryanilerdi (Asuri-Arami-Keldani). Yoğunluklu olarak Turabdin (Mardin ve çevre iller) bölgesinde yaşayan Süryani halkı, yaşadıkları soykırımı kılıç anlamına gelen “Sayfo” kelimesiyle adlandırıyor.
Araştırmalara göre, 1915 Sayfo Süryani Soykırımı’nda yaklaşık 500 bin Süryani “yok edildi”. Bunlardan 300 bini katledildi, 200 bini ise kimliksizleştirildi. Sayfo’da Ermeni Soykırımı’nda da olduğu gibi kadın ve çocuklar da tecavüz ve istismara maruz bırakıldı, birçoğu saldırı ve istismar nedeniyle yaşamına son vermek zorunda kaldı.
Soykırım sürecinde ve sonrasında zorunlu göçler yaşandı, birçok Süryani kimliğini kaybetti ve “faili meçhul” katliamlar yaşadı. Hayatta kalabilen yaklaşık 200 bin Süryani’nin bir kısmı baskı ve tehditlerden ötürü “Müslümanlaşmak” zorunda kaldı. Bir kısmı da yaşadığı coğrafyayı, toprakları terk etmek zorunda kalarak kaçabildiği yere kaçtı. Sayfo’nun ağırlıklı olarak uygulandığı Bethnahrin (Mezopotamya) bölgesindeki Süryani nüfusu 200 bine düştü.
Avrupa Süryaniler Birliği (European Syriac Union - ESU), dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda kalan Süryani halkının hakları ve Sayfo’nun tanınması üzerine çalışmalar yürütmek amacıyla 2004’te Brüksel’de kuruldu. ESU’nun girişimleri sonucu çok sayıda ülke Sayfo’yu tanıdı.
ESU, 17 Eylül Çarşamba günü İsviçre Parlamentosu’nda Sayfo Konferansı düzenledi. ESU İsviçre Temsilcisi Lukas Sagur, konferansta Sayfo’nun Süryaniler üzerinde yarattığı yıkım ve günümüzdeki etkileri ile soykırımın tanınmasının önemini ele alan Almanca bir sunum yaptı.
Sagur sunumunda, “Türkiye’nin 1915 Soykırımını kabul etmesi için bütün ülkelerin bu gerçekliği kabul etmeleri ve parlamentolarında resmi kararlar almaları, büyük önem taşımaktadır. Süryani halkı olarak, Türkiye’nin tarihi ile yüzleşmesi ve inkarcı politikalarına son vermesi için, İsviçre halkının, parlamentosunun da desteğine, dayanışmasına ihtiyacımız var. Dolayısıyla İsviçre Parlamentosu’ndan 1915 Süryani Soykırımı’nı tanımasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Avrupa Süryaniler Birliği Eş Genel Başkanı Tony Vergili ile konferans üzerine konuştuk.
İsviçre Parlamentosu’ndaki konferans nasıl planlandı ve kimler katıldı?
Konferansı biz hazırladık. Avrupa Süryaniler Birliği’nin İsviçre Parlamentosu’nda bir dostluk grubu bulunuyor. Bu konferansı da onlarla birlikte organize ettik. Toplantıya parlamenterler, Ermeni ve Rum temsilciler, farklı dernek yöneticileri ile medya mensupları katılım gösterdi.
Konferans ne kadar sürdü ve temel gündem neydi?
Konferans yaklaşık bir buçuk saat sürdü. Asıl amaç, İsviçre Parlamentosu’nun 1915 Sayfo Süryani Soykırımı’nı kabul etmesi için gerekli farkındalığı oluşturmak ve yol haritasını tartışmaktı. Konferansın temel gündemi Sayfo’nun kabul edilmesi ve bunun için nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği üzerineydi.
Parlamentonun yaklaşımı nasıldı?
Hazır bulunan parlamenterlerin büyük bir çoğunluğu, Sayfo’nun İsviçre Parlamentosu’nda kabul edilmesinden yana tavır sergiledi. Ancak bazı üyelerde de dış politika dengelerinden dolayı çekimserlik dikkat çekiyordu.
ESU olarak daha önce de Sayfo’nun tanınması üzerine pek çok girişim ve çalışmanız oldu. Şu ana kadar kaç ülke Sayfo’yu tanıdı?
Avrupa Süryaniler Birliği olarak Avrupa’da Sayfo için yüzlerce konferans, yürüyüş ve açlık grevi düzenledik. İsveç, Ermenistan, Hollanda, Vatikan, Çek Cumhuriyeti, Lüksemburg, Avusturya, Almanya, Suriye ve Fransa olmak üzere 10 ülke Sayfo’yu tanıdı. Ayrıca ABD’de onlarca eyalet de bu kararı aldı. Bunun yanında dünyanın birçok ülkesinde yerel yönetimler, meclisler, belediyeler ve kurumlar da soykırımı tanıdı. Avrupa’nın farklı ülkelerinde onlarca anıt dikildi.
Konferansın ardından nasıl bir süreç ilerleyecek?
Şimdi bütün partiler ve parlamenterlerle birebir görüşmeler yapacağız. Sayfo kabul edilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. 2012’de İsviçre Parlamentosu’nda Sayfo’nun tanınması içim yapılan oylama, bir oy farkıyla reddedilmişti. Bu kez kabul edilmesi için çalışacağız.
Ayrıca, hem Sayfo’nun tanınması hem de Süryani (Asuri-Arami-Keldani) halkının hakları için mücadelemiz devam edecek. Avrupa’nın farklı ülkelerinde ve uluslararası alanda bu konuyu gündemde tutmak için yeni projeler, konferanslar ve görüşmeler planlıyoruz.
Sayfo ESU için nasıl bir önem taşıyor?
ESU olarak Avrupa’da kurulmuş bir kurumuz ve Süryani halkının sesi olmaya çalışıyoruz. Halkımız yaklaşık 60 yıldır Avrupa ülkelerine göç etmek zorunda kaldı, kalıyor. Bir halkın kendi ülkesinden uzak yaşaması kolay değil. Bu nedenle Avrupa Süryaniler Birliği olarak halkımızın kültürel faaliyetlerini destekliyor, kendi gelenek ve değerlerine bağlı kalması için çalışmalar yürütüyoruz.
Aynı zamanda biliyoruz ki halkımız Ortadoğu’da büyük zorluklar yaşadı ve hâlâ da yaşamaya devam ediyor. Bu nedenle hem diplomatik alanda hem de dayanışma çalışmalarıyla halkımızın sesini duyurmaya gayret ediyoruz. En önemli hedeflerimizden biri de, Süryani halkının kendi ülkelerinde kimlik sahibi olabilmesi.
Bizim için Sayfo, sadece geçmişte yaşanmış bir olay değil; halkımızın hâlâ taşımaya devam ettiği büyük bir travma. Bu travma bitmedi ve maalesef kolay kolay da bitmeyecek. O nedenle çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Sayfo bütün dünya, özellikle de Türkiye tarafından kabul edilene kadar mücadelemiz devam edecek. Bu kabul gerçekleştiğinde, belki halkımız bir nebze olsun rahatlar ve en azından bu korku ve travmadan biraz da olsa kurtulabilir.