Tutuklu İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında, "Turpun Büyüğü" adlı basın toplantısında bilirkişi S.B.’ye yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davanın ikinci duruşmasında, "Artık değişme zamanı geldi. Millet gelecek, bu tek kişilik sistem tıpış tıpış gidecek" dedi. Mahkeme, bilirkişi S.B.’nin dinlenmesi talebini reddetti, bir sonraki duruşma tarihini 12 Aralık olarak belirledi.
Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında, bilirkişi S.B.’ye yönelik sözleri nedeniyle açılan davanın ikinci duruşması bugün görüldü.
Silivri'deki duruşma salonunda görülen davada hazır bulunan İmamoğlu, alkışlar ve "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" sloganlarıyla karşılandı. Duruşmayı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yerine kayyım atanan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, milletvekilleri, eşi Dilek İmamoğlu, oğlu Selim İmamoğlu, annesi Havva İmamoğlu ve çok sayıda kişi izledi. İmamoğlu’nun müdafiliğini avukatlar Hasan Fehmi Demir, Fikret İlkiz ve Tora Pekin yaptı.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada İmamoğlu, daha önceki duruşmalarda olduğu gibi eğitim durumu sorusuna yüksek lisans, mesleğine İstanbul Belediye Başkanı, sabıka kaydı olup olmadığı sorusuna ise "Allah'a şükür yok" yanıtlarını verdi.
Savunmasına Gazze ile başladı
İmamoğlu savunmasına, Gazze'yi ve Gazze'ye yardım götürmek için yola çıkan Sumud Filosu'nu anarak başladı. İmamoğlu, "Burada kendi davamı savunurken kalbim başka yerlerde. Gazze için yardıma giden cesur insanların filosuyla beraberdir. Bu tüm dünyanın insanlık onurunu koruma mücadelesidir" dedi.
İddianameyi eleştiren İmamoğlu, "Çalışma arkadaşlarım İstanbul’da yirmiye yakın kreş, kavşaklar, arıtma tesisleri vs açıyorlar. Toplam ortaya koyduğumuz bütçe 150 milyar lirayı aşmaktadır. Bu sosyal belediyeciliğin en net tezahürüdür. İstanbul Büyükşehirde de daha önceki belediye görevlerimde de birlik ve beraberlik için devletin her kademesini davet etmişizdir. Elazığ’daki okul açılışına hiçbir devlet görevlisi gelemedi. Beylikdüzü’nde okul açtım, gelemediler. Cami açtık, imam gelemedi. Bir kere mevlüt okundu, adamı sürdüler. Bugün mahkemedeyim, hakim burada. Bilirkişi şu anda hayatımızın her alanında yer alıyor. Yine bir telaş var. Savcılık başka bir suçlamayı niye bu iddianameye ekleme ihtiyacı hissediyor. Alınganlık davasının iddianamesinin bilirkişilik mevzusu ile ne ilgisi var? Savcı bilirkişi işini neden panelde anında açılan soruşturmaya bağlamaya çalışıyor? Bu iddialar nasıl kaleme alınabiliyor, nasıl yazılabiliyor? Adalet Bakanı bir partinin ilçe binası önünde demeç veriyor ama ben etkilemişim. Ve diyor ki bunlar mı Türkiye’yi yönetecek?" diye konuştu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın, 'Rahip Branson'u bırakacaksınız dedim, bıraktılar' sözlerini hatırlatan İmamoğlu, "Nasıl hakkımı aradığımı Allah da biliyor, milletimiz de. Bilirkişiyi ve bilirkişi raporlarını eleştirmeye ilişkin bir engel yok. Benim bilirkişiyi eleştirmemi suç kabul etmiş. Doğruyu söyleseniz de eleştiri yapamazsınız, bunu suç kabul ederiz demişler.11 aydır maruz kaldığımız saldırılarla, 19 Mart itibariyle yürütülen süreçle, Turpun Büyüğü, Ahtapotun Kolları diyerek daha soruşturma yokken suçlu ilan edenler ile karşı karşıyayız. Bir başkan, 'Rahip Branson’u bırakacaksınız dedim bıraktılar' dedi. Asıl bu yargıya müdahaledir. Saldırıyorlar, saldırsınlar. Korkmayacağız. Bu millet cesurdur. Zulümle kurulan her düzen yıkıldı, bu da yıkılacak. Tarihin doğru tarafında duruyorum. 86 milyon yurttaşımızı tarihin doğru tarafında durmaya davet ediyorum. Hukukun olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Bilirkişi davasıymış, hadi oradan" dedi.
"Bu ülkeyi nasıl bu hale getirirsiniz?"
İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanlığı'na kayyım atanmasını şu sözlerle değerlendirdi: "Daha önce başvurulmuş çokça mahkemece hakimlerin reddettiği kayyum atanması talebini bir mahkeme kabul ediyor. Siyasi güdümlü harekete geçiliyor. Giden yine herkesin cebinden gidiyor. İki gün önce yine sefil bir karar. Utanıyorum. İcra memurlarının hali ortadaydı. Bu ülkeyi nasıl bu hale getirirsiniz? Ahmak davası, Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak koymak için bir dava olacak. Peşinde koşacaksınız. Diplomamı iptal etmek için kendilerini paralıyorlar. 18 yaşındaki Ekrem cumhurbaşkanı olacakmış. Annem anlamadı, onlar anladı. Annem de ilk defa duruşmaya geldi. Beni insanlar çok seviyor. Bu akıl 2019’da 'sevgi pıtırcığı' diye dalga geçti benimle. Sevgiyi bilmiyorlar, gayeleri düşman yaratmak. Şimdi bir de çirkin davası. Bir siyasetçi sırıtarak bana fuarda laf atıyor. Bana terörist muamelesi yapmaya çalışıyor. Ona öyle öğretilmiş, her yol mübah demişler. Ben kendisine ne demişim? Kürsüye çıktığında kendinden olmayan herkese hakaret etmeye alışmış olan bir kişi siyaset yapacak, ben yapamayacağım öyle mi? Devre arası hakem değiştirir gibi dava arası hakim değiştirmeler, heyet değiştirmeler. Yaptıkları ve yaşattıkları her şeye rağmen biz adil olmaya devam edeceğiz."
Savunmasına devam eden İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Ahmak davasında hakim sürüldü. İBB’de AKP’nin grup başkanvekili aynen şunu söyledi, 'Sürdüğümüzü birazdan açıklayacağım'. Diploma idare davası. Yine heyetten iki kişinin yeri değişiyor. Büyükçekmece davası, hakim 4 celsedir mütalaa bekliyor, savcı vermiyor. 4. celse sonunda hakimin yeri değişiyor. Beni bu noktaya getiren süreç sadece bir bireyin adalet arayışı değildir. Bu dava ve diğerleri temel hak ve özgürlükler mücadelesidir. Bu yapılanlar Türkiye’nin demokratik yapısına tehdittir. Ülkemiz yıllardır yargının siyasetin bir aracı haline gelmesini izliyor. Baskılar, yer değiştirmeler, her yerde aynı kişiler. 17 Ocak’ta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı şu açıklamayı yapıyor, 'daha turpların büyüğü heybede'. Masumiyet karinesini yerle bir eden bu ağır suçlamaya karşı ifade özgürlüğümü kullandım ve açıklama yaptım. Hukukun üstünlüğünde dünyada 117. sırada, Avrupa’da sondayız. Hepimizin vazifesi bunu sorgulamaktır. Biz bu mücadelemizi geleceğimiz için, çocuklarımız için veriyoruz. Bir kişinin iki dudağı arasında bir devlet olmaz. Bunun sonucu ağırdır."
Kanunlar uygulanmıyorsa hangi barışı sağlayacağız
Bilirkişi olayına benziyor, 'ben her şeyi bilirim' anlayışı. Bu milletin karakteri var, 'ben ezelden beri hür yaşadım' der. Attığımız her adıma, her hizmete sakıncalı bakan bu anlayışa göre biz suç işliyoruz. Bu parti devleti anlayışı. İktidarı demokratik yollardan değiştirme suçu işliyoruz. Onun için buradayız. Bir bilirkişi, nasıl bir bilirkişi ki adı hep bizim davalarda geçiyor? Biz yapılan yanlışları ortaya çıkardığımız için buradayız, Silivri’deyiz. Ekrem İmamoğlu isminden korkuyorlar, bizi tehdit olarak görüyorlar. Asıl olarak milletin iktidarından korkuyorlar. Evet, onların verdiği zarara karşı en büyük tehdit biziz. Bu yolda yürüyecek olan millettir diyoruz millet. Türkiye’de Meclis güçsüzleştirilmiştir, milletten uzak bir külliyede alınan kararlar ülkenin kaderinin tayin etmeye başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti milletimize aittir. Günahları olanlar korkarlar. Ben korkmuyorum. Kimin rekabetten kaçtığını milletimiz görüyor. Milleti akılsız zannedenler çok büyük bir yanılgı içerisindeler. Ben aziz milletimize sesleniyorum, adalet yoksa, kanunlar uygulanmıyorsa hangi barışı sağlayacağız? Korkuyla mı, tehditle mi? Okyanus ötesindeki bir ülkeyle mi? AİHM kararlarını, AYM kararlarını niye tanımıyorsunuz? Milletin sandığıyla kutsal oyuyla derdiniz nedir?"
İmamoğlu, savunmasını şöyle tamamladı: "Artık değişme zamanı geldi. Millet gelecek, bu tek kişilik sistem tıpış tıpış gidecek. Barış umutlarını kendi iktidarı için yıpratan, yalnızca iktidarı için yaşayan bir ruh hali istemem. Milletle yürüdüğümüz hedef nettir, önce adalet önce hürriyet. Bu sözler onların kulaklarında çınlayacak. O da: ‘Her şey çok güzel olacak."
'Bilirkişi dinlensin' talebi reddedildi
Daha sonra İmamoğlu'nun avukatları savunma yaptı. Ardından İmamoğlu’nun avukatları, dosyada yer alan bilirkişi S.B.’nin duruşmada dinlenmesini talep etti.
Yaklaşık iki saat süren duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, İmamoğlu'nun tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan’ın dosya kapsamında davaya katılma yönünde talepte bulunması halinde kararın değerlendirilmesine ve bilirkişinin dinlenmesi talebinin reddine karar verdi.
Mahkeme, bir sonraki duruşma tarihini ise 12 Aralık olarak belirledi.
İmamoğlu’nun “bilirkişi” davası: Ne olmuştu?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 27 Ocak’ta Saraçhane’deki basın toplantısında “CHP’li belediyelere yönelik soruşturmaların merkezinde bulunan bilirkişi S.B.” hakkında iddialarda bulundu. İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemindeki bir ihale nedeniyle açılan davada, bilirkişi S.B.’nin “olmayan raporu varmış gibi mahkemeye sunduğunu” öne sürdü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, İmamoğlu’nun 27 Ocak günü düzenlediği basın toplantısında, “Açıkça, bilirkişinin görev aldığı bir kısım soruşturma ve kovuşturmalardan bahsettiği, dosya içerisindeki mevcut çözümleme tutanağı ile de sabit olduğu üzere, bilirkişi ve yargı organlarının bağımsız ve tarafsız olmadığı yönünde bir kamuoyu oluşmasını amaçladığı” belirtildi.
Dava hakkında
İmamoğlu, 12 Haziran’daki ilk duruşmaya katılmamıştı. Duruşma 17 dakika sürmüştü.
Bir önceki duruşmada savcı, İstanbul Adliyesi’ndeki salonun fiziki yetersizliği ve güvenlik nedeniyle Silivri’de yapılmasını talep etmişti.
Ara kararını açıklayan mahkeme, talebi kabul edilerek bir sonraki duruşma tarihini 26 Eylül olarak belirlemişti.