DEM Partili Doğan ve Oluç: Komisyon Öcalan'ı dinlemeli, ısrarlıyız

İstanbul'da gazetecilerle bir araya gelen DEM Parti çözüm komisyonu üyesi Saruhan Oluç ve DEM Parti sözcüsü Ayşegül Doğan, komisyon çalışmalarının bitmek üzere olduğunu ancak konunun taraflarından biri olan Öcalan'ın fikrini komisyonda söylememesinin eksiklik olacağını ifade etti. Oluç, konuştukları diğer partilerin vekillerinin Öcalan'ın konuşmasına kökten karşı çıkmadıklarını da söyledi.

TBMM’de 5 Ağustos’ta kurulan çözüm komisyonunun çalışmaları Ankara’da devam ederken, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ve DEM Parti vekili ve Çözüm Komisyonu üyesi Saruhan Oluç, bugün İstanbul’da gazetecilerle bir araya geldi. Çözüm sürecine, Komisyon’un çalışmalarına, DEM Parti’nin faaliyetlerine ve sürece dair kendi taleplerine değinen ikili, ayrıca gazetecilerle çözüm süreçlerinde çok kritik rol oynayan ‘habercilik diline” dair fikir alışverişinde bulundu. Gazetecilerin önerilerini dinleyen DEM Parti Sözcüsü Doğan ve DEM Parti vekili Saruhan Oluç, sürece dair eleştirileri cevapladı, partilerinin ve komisyonun çalışmalarının detaylarını aktardı. Komisyon ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un defalarca Öcalan'la görüşmenin komisyon gündeminde olmadığı açıklamasına karşı, Saruhan Oluç, bunun bir zorunluluk olduğunu söyleyerek "Israrlıyız" dedi. Doğan ve Oluç’un değindiği ana başlıklar şöyle:

SARUHAN OLUÇ

Komisyon çalışmaları: Çözüme şiddetin ortadan kalkması olarak bakıyorlardı ama dinleme yaptığımız konuşmacılar meseleye Kürt sorununun demokratik çözümü nasıl olur diye baktılar. Bu çok anlamlıydı. Sanıyorum 2-3 oturum daha olur. Ceza hukukçularının, kadın ve gençlik örgütlerinin dinlenmesini bekliyoruz. Komisyon üyesi vekillerin birçoğunun Kürt sorunu hakkında bu kadar kapsamlı bilgisi yoktu. Çok şey öğrendiler. Konunun toplumsallaşması açısından komisyon çok yararlı oldu. Siyasal muhatap olarak Meclis kendini ortaya koydu. Dinlemeler tutanaklara geçti, bundan sonraki aşama Komisyon’un o tutanaklara göre raporunun oluşturulması ve Meclis Genel Kurulu’na yasa düzenlemesi için tavsiyelerde bulunmak. 
Komisyon bir iş daha yapmalı. Komisyon Abdullah Öcalan’ı dinlemeli. Bu konuda ısrarlıyız, bu bir jest değil. Bir yıldır Öcalan süreci şekillendiren, yapıcı önerilerde bulunan, olumlu ve pozitif bir rol oynadı. Sürecin ikinci yarısına geçerken, Öcalan’ın dinlenmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Barış taraflarının birinin fikrinin alınmaması, eksiklik olur, bu konuda ısrarlıyız. 

Öcalan’ın komisyonda dinlenmesi: Biz DEM Parti olarak komisyonda tüm partilerin vekilleriyle konuşuyoruz, tartışıyoruz. MHP, AKP, CHP hiç fark etmez. Konuşmak istediğimiz konuları bazen paylaşıp konuşuyoruz. Biz o açıdan sıkıntı çekmiyoruz. Bize karşı hiçbir partinin engellemesi yok. Bütün partilerle Öcalan'ın komisyonda dinlenmesi gerektiğini de anlattık. Numan Kurtulmuş ile de konuştuk. Bu konuda diplomasi sürdürdük. Çünkü konuyu Komisyonun gündemine getirip orada manasız bir tartışma yaratmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.
Evet resmi olarak komisyon gündemine getirmedik ama herkes ne istediğimizi biliyor. Ayrıca basın toplantılarında, kamuoyunda, televizyon programlarında da bu konuyu konuştuk. 
Bunun olması gerektiğini düşündüğümüz için böyle davranıyoruz. Yani bu usulen olması gereken bir şey değil. Sürecin sağlıklı ilerlemesi ve başarılı sonuca ulaşması için baş aktör olan kişiyle komisyon konuşmayacak da kim konuşacak? Bu konu bizim için çok net. DSP ile Demokrat Parti'yi ayrı tutarak söylüyorum, hiçbir parti kökten karşı çıkmıyor. 

Öcalan’a tepki ve ezberler: Hakikaten bazı insanlar konu oraya gelince titriyor. Vallahi titresin herkes. Çünkü başka türlü barış yapılamayacak. Ezberleri bozmamız ve değiştirmemiz gerekiyor. Hatırlayın, Bahçeli gelip 1 Ekim'de, bir yıl önce, bizimle tokalaştığı zaman da, herkes titredi. Biz dahil herkes ne oluyor dedi. 22 Ekim’de biz grup toplantısındaydık. Bir danışman arkadaşımız geldi, “Devlet Bahçeli diyor ki Öcalan gelsin grupta konuşun” dedi. Ben dedim ki, ciddi bir toplantıdayız, şakanın sırası değil. Biz de böyle öğrendik. Yani herkes bir titresin ki ezberlerimizi bozalım. Yeni bir üslup ve dil geliştirelim. Ve hakikaten toplumda bir değişimi yaratabilelim.

Medya sorunu: Sözcü, Cumhuriyet, Nefes, Now gibi yayınların arkasında bir politika ve devlet gücü olduğundan zerre şüphem yok. Ve bu politika ve devlet gücü esas olarak Kürtlerle barışmak istemiyor. Irkçı bir anlayışa sahip. Geleneksel kodlara geri dönmek istiyorlar. Kürtlerin mümkün olduğu kadar hem Türkiye'de hem bölgede herhangi bir statüye sahip olmamasını istiyorlar. Biz gittik onlarla konuştuk. Oturuyoruz MHP'lilerle konuşuyoruz, dinliyorlar ama bu televizyonlardaki arkadaşlara kendimizi anlatamıyoruz.

Bundan sonra ne olacak?: Komisyonda bazı şeyler ağır gidiyor eleştirisi yapabiliriz. Fakat komisyonun varlığı bile Meclis’in siyasal alana dair bu konuda inisiyatif aldığını gösteriyor. Geçiş dönemi yasaları, ara dönem yasaları ya da bizim dediğimiz gibi demokratik entegrasyon yasaları yapılacak. Kastettiğimiz şey şu: Silahlarını yakmış olanların ve bir daha silah kullanmayacağını beyan edenlerin toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik hayata nasıl dahil olacaklarına dair düzenlemeler yapılacak. Eğer bu düzenlemeler yapılsaydı 11 Temmuz’dan önce, silahlarını yakanlar orada kalmaz, buraya gelirdi. Yani TCK, TMK düzenlemesine ihtiyaç var. İnfaz yasasının da düzenlenmesi gerekiyor. Yani bir “özel yasa”ya ihtiyaç var; kendisini feshetmiş olan ve silahları kullanmayacağını açıklamış olan örgütün üyeleri için.

DEM’in yasa hazırlığı: Komisyon bunun nasıl olacağını konusunu değerlendirip, Meclis’e tavsiyede bulunacak. Bu tavsiye, kaçınılmaz olarak cezaevlerinde bulunanları, soruşturulması sürenleri ve sürgünde olanları etkileyecek. Biz kapsamlı bir hazırlık yaptık. Tek tek bütün yasa maddelerine dair hazırlıklarımızı yaptık. Komisyona vereceğiz. Sanıyorum diğer partilerin de hazırlıkları var.

AKP’ye güven: Yıllardır zulmünü çektik, hala çekiyoruz. Fakat konjonktür diyelim, gelişmeler diyelim, ne dersek diyelim, ama nihayetinde iktidarın bazı adımlar atma ihtiyacı ortaya çıktı. Biz de bunu gördük, anladık ve uygun adımların atılabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz.
Yoksa karşımızdaki muhataplarımıza çok güveniyoruz, onların her şeyi çok iyi yapacaklarına inanıyoruz gibi laflar söylemiyoruz. Ama güven artırıcı adımların atılması gerektiğini hem onlara söylüyoruz hem de kendimize. Öte yandan zihniyet değişiminin öncülüğünü yapacak kişi Öcalan. Dolayısıyla onunla konuşulması, onun daha fazla konuşması, mesela gazetecilerin gidip onunla röportaj yapması, çeşitli kanaat önderlerinin gidip onunla görüşmesi gibi imkanları yaratılması gerekiyor.

AYŞEGÜL DOĞAN

Haber dili: Kendilerine muhalif diyen kanallar da oluyor bu dil kullanımı. Bölücü, terör örgütü, elebaşı diye haber sunuyor. İktidarın baskısıyla açıklamak da mümkün değil bunu.
Biz sürekli aynı konularda ezber bozmaya davet ediyoruz Türkiye'yi. 

Bilgi paylaşımı: Her bilgiyi aktaramamamız, iktidarı rahatsız etmemek için vermiyorlar diye yorumlanıyor. Böyle bir kaygımız yok. Biz sürecin toplumsallaşma ayağının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Sürecin en başından ketum davrandığımızdan söz ediyorlar. Öyle değildi, bilgi yoktu.  Biz bu ülkenin yurttaşları olarak bu ülkede yaşanan sürece dair bilgi edinme hakkına sahibiz. Bu yalnızca DEM Parti'ye bırakılmamalı. Burada bugün bir kez daha görüyoruz ki bu en çok DEM Parti'den bekleniyor. Bu çok memnuniyet verici. Ancak bu konuda en az bizim kadar ana muhalefet partisi de, diğer siyasi partiler de, en çok da iktidar partisi sorumlu.

Komisyon çalışmaları: İki üç liderin konuşmasıyla süreç mi olur, demokrasi mi çıkar diyorlar, eleştiri olarak. Nasıl baktığınız önemli. Bu iktidarla olmaz, başka iktidarla yapalım diye mi bakıyorlar, yoksa her ne olursa olsun bu savaş sonlanmalı, Türkiye demokratik, eşik ve kardeşlik hukukunun sağlanacağı bir ülke mi olmalı diye bakacağız? Biz böyle bakıyoruz. Gizli ajandamız yok, bir anayasa pazarlığımız yok. 

Çözüm süreci: Süreç hepimizinse, aranan Türkiye’nin demokrasisi, barışıysa aranan, o zaman örgütleyen de anlatan da sadece siyasi partiler olamaz. Barışın toplumsallaşması, sadece DEM ya da AKP’nin insafına bırakılamaz. 

Kategoriler

Güncel Gündem