Patrik Sahak Maşalyan, Sahakyan Okulu sevgi sofrasının kapanış konuşmasında Türkiye Ermeni toplumundaki yoksulluğa dikkat çekmiş ve 803 ailenin ekmeğe muhtaç olduğunu, ailelerin kiralarını dahi ödemekte zorlandığını açıklamıştı. Patrikhane Sosyal Yardım komisyonu, konuyla ilgilenen başlıca kurum konumunda. Türkiye Ermeni toplumundaki yoksulluğun boyutlarının PSYK Başkanı Herman Kavafyan ile konuştuk.
Patrik Maşalyan’ın paylaştığı verilere göre 803 aile zor durumda. PSYK’nın 2024 yılı verilerinnde ise erzak, alışveriş kartı desteği verilen aile sayısı 664 olarak açıklanmıştı. Rakamın 803’e yükselmesindeki temel sebep nedir? Ermeni toplumunun değişen demografik yapısını bunun başında mı geliyor?
Toplumumuzda son yıllarda yaşanan sosyal ve ekonomik değişimler, doğal olarak yardım taleplerinin niteliğini ve yoğunluğunu da değiştirdi. Sosyal Yardım Komisyonu (PSYK) olarak bizler, bu değişimleri yakından gözlemliyor ve elimizden geldiğince ihtiyaçlara yanıt verebilmek için çalışıyoruz.
Günümüzde sosyal yardımlara duyulan ihtiyacın artmasının temel nedenleri ülke genelinde yaşanan ekonomik darboğazın ve enflasyonist ortamın, toplumun geniş kesimlerinde alım gücünü ciddi biçimde azaltmasıdır. Bu durum, zaten yoksulluk sınırında yaşayan pek çok ailemizin gelirinin daha da erimesine yol açmıştır. Buna işsizlik oranlarındaki artış da eklenince, aile bireylerinin bütçeye katkı sunma imkânı iyice azalmıştır.
Öte yandan, özellikle doğuştan ya da yaşam koşullarından kaynaklı özel bakım ihtiyacı olan çocukların sayısının artması, birçok annenin çalışma hayatına katılmasını engelleyen önemli bir faktör hâline gelmiştir. Ne yazık ki, çocuğunu bırakacak güvenli bir ortam bulamayan ya da özel bakıma muhtaç evladına tam zamanlı destek vermek zorunda kalan annelerimiz, çoğu zaman istihdam dışında kalmak zorunda kalıyor. Bu da ailelerin ekonomik direncini daha da zayıflatıyor.
Bu tablo, sadece bireysel bir sorun olarak değil; toplumun genel refahını etkileyen bir sosyal mesele olarak da karşımıza çıkıyor. Çünkü yoksulluk artık yalnızca gelir eksikliği anlamına gelmiyor; eğitimden sağlığa, barınmadan sosyal yaşama kadar pek çok alanda fırsat eşitsizliği yaratıyor.
PSYK, kilise fakirler kolları ile ortaklaşa çalışıyor. İhtiyaç sahiplerine alışveriş kartı ve erzak yardımlarında bulunuluyor. Bilinen bir gerçek var ki hayat pahalılığı giderek artıyor. Artık ihtiyaç sahiplerine yapılan yardımlarda farklı uygulamalara gidilmesi gerekmiyor mu? Böyle bir düşünce var mı?Şu anda en büyük ihtiyaç barınma. Kiralar artık ödenebilir seviyelerin çok üzerine çıktı; neredeyse her gün bir aile vakıf evlerinde yer olup olmadığını soruyor. Ne yazık ki, bu konuda kaynaklarımız sınırlı. Barınmanın yanı sıra, eğitim alanında da ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Özellikle şehir dışında okumak isteyen Ermeni çocuklarımız için konaklama ve eğitim giderleri neredeyse imkânsız hâle geldi. Özel üniversitelerdeki ücretlerin ulaşılamaz düzeye çıkması, bu çocukların geleceğini doğrudan etkileyen bir sorun oluşturuyor.
Elbette PSYK olarak, erzak ve gıda yardımı birincil önceliğimiz, ancak ihtiyaçlar sadece bununla sınırlı değil. Temizlik ve hijyen malzemeleri de en az gıda kadar önemli.
Komisyonumuz, bazı vakıfların ve hayırseverlerin katkılarıyla bu alanlarda elinden geleni yapıyor; ancak mevcut kaynaklar tüm bu ihtiyaçları karşılamaya yetmiyor. Yine de biz, elimizdeki imkânlarla en çok kişiye ulaşmaya gayret ediyoruz.
Taleplerin dağılımında öne çıkan başlıca alanlar hangileri?
Şu dönemde en çok talep edilen yardım türü kira desteği. Kiralar artık ödenebilir seviyelerin çok üzerine çıktı; neredeyse her gün bir aile vakıf evlerinde yer olup olmadığını soruyor. Ne yazık ki, bu alanda kaynaklarımız sınırlı. Bu nedenle, daha uzak ve nispeten ucuz semtlere taşınmak zorunda kalan toplum üyelerimizin sayısı her geçen gün artıyor.
Barınmanın ardından, özellikle fatura giderleriyle ilgili talepler öne çıkıyor. Kış aylarında artan doğalgaz ve elektrik maliyetleri, aile bütçelerini ciddi biçimde zorluyor. Eğitim alanında da çok sayıda başvuru alıyoruz. Özellikle özel üniversitelerde okuyan gençlerimizin öğrenim ücretleri artık karşılanamaz düzeye ulaştı. Bu nedenle, aileler eğitim desteği talep ediyor. Yeni mezun gençlerimiz ise çoğunlukla iş bulma ve meslek edinme konusunda yardım bekliyor.
Toplumumuzun kanayan yaralarından biri de özel gereksinimli çocuklarımızın eğitim ve bakım masrafları. Bu konuda da ailelerden yoğun biçimde yardım talepleri alıyoruz.
Terapi ücretleri, özel eğitim giderleri ve ulaşım masrafları birçok aile için artık sürdürülemez bir yük hâline gelmiş durumda. Bu çocukların yalnızca maddi değil, duygusal olarak da desteklenmesi gerektiğinin farkındayız. PSYK olarak bu konuda farkındalık yaratmak, kaynaklarımız elverdiği ölçüde ailelere nefes aldırmak istiyoruz.
Okulların bütçe açıkları her yıl katlanarak artıyor. Biliyoruz ki PSYK ve kilise fakirler kolları, bağışların yanı sıra vakıfların destekleriyle faaliyetlerini sürdürüyor. Bazı vakıfların, okulların bütçe açıklarını kapatmak için ciddi miktarlarda bağışlarda bulunmaları, bir diğer alanı yani sosyal yardımları olumsuz etkiliyor mu?
İnsanların alım gücünün azalması, doğal olarak bağış miktarlarını da etkiledi. Bir dönem, özellikle pandemi ve sonrasındaki deprem süreci, toplumumuzda güçlü bir dayanışma duygusu yaratmıştı. İnsanlar o dönemde yardımlaşmayı bir alışkanlık hâline getirmiş, “veren el” olmanın değerini daha çok hissetmişti. Ancak, ekonomik koşullar ağırlaştıkça bu duyarlılığın da giderek azaldığını gözlemliyoruz.
Bugün okulların yaşadığı mali sıkıntılar ve artan açıklar nedeniyle bireysel bağış yapabilme kapasitesi iyice daralmış durumda. Üzülerek belirtmek gerekir ki, hâlâ PSYK’nın varlığından haberdar olmayan veya faaliyet alanlarını tam olarak bilmeyen toplum üyelerimiz de var. Oysa PSYK, sosyal yardımların mümkün olduğunca çok kişiye ulaşması için var gücüyle çalışıyor.
Bu noktada, kiliselerimizin ve vakıflarımızın sosyal yardım kollarının desteğini de göz ardı edemeyiz. Onların katkıları, sahadaki gücümüzü ve etki alanımızı büyüten en önemli unsur. Temel hedefimiz; zaten büyük bir özveriyle çalışan bu kurumlarımızı daha etkin bir şekilde koordine ederek, düzenli ve sürdürülebilir bir yardım ağı oluşturmak. Böylece, elimizdeki sınırlı kaynakları en verimli şekilde kullanarak mümkün olduğunca çok insanımıza ulaşmayı amaçlıyoruz.
Önümüzdeki dönemde PSYK’nın öncelikleri neler olacak?
Günümüz koşullarında sürdürülebilirlik kavramı her zamankinden daha önemli hâle geldi. PSYK olarak, sadece geçici yardımlar değil, uzun vadeli çözümler üretmeyi de hedefliyoruz. Bu kapsamda, veri temelli bir çalışma sistemi kurmak, ihtiyaç tespiti ve kaynak planlamasında daha şeffaf ve etkili bir yapı oluşturmak istiyoruz.
Ayrıca, toplumda sosyal dayanışma kültürünü yeniden güçlendirmek için farkındalık çalışmalarına da ağırlık vereceğiz. Bağış yapmak yalnızca maddi bir katkı değildir; toplumsal bütünlüğümüzü ve ortak değerlerimizi korumanın da bir yoludur. Bu bilinci canlı tutmak, bizim için en az yardım dağıtmak kadar önemli.
Son olarak, gençlerimizin sosyal sorumluluk bilinciyle bu yapının bir parçası olmasını çok önemsiyoruz. Çünkü biz inanıyoruz ki, dayanışma sadece bugünü değil, geleceği de inşa eden bir değerdir. PSYK, bu anlayışla; kaynaklarımız sınırlı olsa da gönlümüz geniş, umudumuz diri, emeğimiz ise hep aynı kararlılıkla sürecektir.