Kadıköy Kültür ve Sanat Evi 3 yaşında: İnsanların kendini ifade edebildiği ortak bir alan

Üniversite ve sanattaki baskıcı anlayışa karşı nefes alınabilecek bir alan yaratma fikriyle kurulan Kadıköy Kültür ve Sanat Evi, üç yıl içinde dayanışmanın ve ortak üretimin merkezi haline geldi. Kolektif çalışmalarıyla tipik bir öğrenci hareketi başlatan toplulukla, geride bıraktıkları üç yılı ve gelecek planlarını konuştuk.

“Kadıköy Kültür ve Sanat Evi Derneği” 2022’de kültür-sanat faaliyetleri gelişimine katkı sunmak amacıyla, bir grup sanatçı ve sanatsever tarafından kolektif üretim eşliğinde, kâr amacı gütmeyen dernek olarak çalışmalarına başlamıştır. Elini taşın altına koyarak çalışmalarına başlayan Kadıköy Kültür ve Sanat Evi, bağımsız, kolektif, eşitlikçi, kapsayıcı, eleştirel bir sanatın var olma bilinciyle kuruldu. Sinema, müzik, dans, tiyatro, heykel, mimari, fotoğrafçılık, edebiyat ve kültür alanlarında şekillenen atölye ve söyleşilerle İstanbul'un kültür-sanat faaliyetlerini zenginleştirecek etkinliklerle bir araya gelmeyi hedefliyorlar. Kadıköy Kültür ve Sanat Evi Derneği kurucularından Eylem Uluçay sorularımızı Yunus Emre Özel aracılığıyla cevapladı. 

Kuruluş hikayenizden bahsedebilir misiniz? Neden böyle bir kültür evine ihtiyaç duydunuz?

Kadıköy Kültür Evi’ni Eylül 2022’de bir grup üniversite öğrencisi olarak kurduk. Üniversitelerimizde alanlarımızı kısıtlayan, baskıcı bir anlayışla karşı karşıyaydık. Bugün de durum farklı değil, örneğin Yıldız Teknik Üniversitesi’nde kapatılan 11 kulüp ve süreçte yaşananlar, bu mekanizmanın hâlâ işletilmeye çalışıldığını gösteriyor. Kültür-sanat alanında bir tür sansür, tek tipleştirme çabasının olduğunu tespit ediyorduk. Sanat yapma ve sanata erişim hakkının gasp edildiği bir durumla karşı karşıyaydık. Bu nedenle, nefes alabileceğimiz, birlikte üretebileceğimiz ve alanlarımızı koruyup yeniden yaratabileceğimiz bir mekâna ihtiyaç duyduk.

Eylem Uluçay ve Yunus Emre Özel

Dayatılmaya çalışılan rekabet anlayışına karşı dayanışmayı büyütmek; sanatı, kültürel çalışmaları ve eleştirel düşünceyi herkes için erişilebilir kılmak amacıyla yola çıktık. Bu kapsamda sanatı sadece bir tüketim nesnesi olarak değil, kolektif üretimin süzgecinden geçirerek başta mekânsal olarak Kültür Evi’nde ancak bu mekanı da aşan bir perspektifle toplumsallaştırabileceğimiz bir zemin olarak gördük. Gündelik hayatımızda insanların bir araya gelebileceği, paylaşabileceği, üretebileceği alanların özellikle gençler ve genç sanatçılar için kritik önemde olduğunun farkındaydık. İşte bu ihtiyacı görerek kolektif bir çabayla Kadıköy Kültür Evi’ni açtık.

Çalışmalarınız ve düzenlediğiniz etkinlikler neler?

Atölyeler, söyleşiler, sergiler, film gösterimleri, tiyatro ve müzik etkinlikleri düzenliyoruz. Bunun yanı sıra “Kültür Akademi” formatında açık dersler organize ediyoruz. Ayrıca okuma gruplarımız var. Kültür-sanat etkinliklerini ve üretimini herkesin katılımına açık kılmaya özen gösteriyoruz. Bu bağlamda kolektif çalışmak ve dayanışma ilişkilerini güçlü tutmak, tüm etkinliklerde önceliğimiz oluyor.

3 yılı geride bıraktınız. Bu üç yıllık birikim ve deneyimlerinizin önemini nasıl anlatırsınız?

Üç yıl boyunca çeşitli üniversiteler, dernekler ve oluşumlarla ilişkilerimiz oldu. Çok farklı deneyimlere sahip insanlarla yollarımız kesişti. Bu süreç bize birlikte üretmenin, dayanışmanın ve kolektif kültürel çalışmaların ne kadar değerli olduğunu gösterdi. Elbette zorluklar yaşadık ama bunları dayanışmayla aşabileceğimizi de deneyimledik. Bugün Kadıköy Kültür Evi sadece bir mekân değil; insanların kendini ifade edebildiği ortak bir alan hâline geldi.

2023’te meydana gelen depremde de sahada bulundunuz. Bu süreçte neler yaptınız?

Depremin ardından gönüllülerimizle birlikte bölgeye ulaştık. Öncelikle Adıyaman’da, akut dönemde ihtiyaç malzemelerinin toplanması, ulaştırılması ve sahadaki dayanışma ağlarının kurulması gibi alanlarda katkı sunmaya çalıştık. Ardından Hatay’da Deprem Dayanışma Derneği ile çocuklara yönelik atölyeler ve etkinlikler düzenleyerek oradaki dayanışma ağlarının bir parçası olduk. İstanbul’da kalan arkadaşlarımız ise bölgedeki dostlarımızı destekleyecek çalışmaları organize ettiler. O dönemde dilimizden hiç düşürmediğimiz bir cümle vardı: “Sevgiden tuğlalarla yeniden kuracağız bu kenti.” Bu sözle, dayanışmanın bir parçası olmaya çalıştık.

Yeni dönemde yapacağınız çalışma ve projeleriniz var mı?

Yeni dönemde kadınların, gençlerin ve sanatçıların kendilerini ifade edebilecekleri alanları çoğaltmayı hedefliyoruz. Genç sanatçılar için alternatif bir mekan olmaya devam etmek istiyoruz. Gönüllü ağımızı güçlendirmek, yeni atölyeler, sergiler, edebiyat/sanat günleri ve açık dersler düzenlemek planlarımız arasında. Ayrıca dayanışma ağlarımızı büyütmek, üniversite kulüpleri, topluluklar ve sivil toplum kuruluşlarıyla bağlarımızı güçlendirmek istiyoruz.

Kategoriler

Kültür Sanat



Yazar Hakkında