Çankırı’dan Kastamonu ve Amasya’ya: Ermeniler ne durumda?

Çankırı’da ‘Poşa’ mahallesine dair izlenimlerimi geçen hafta okumuştunuz. Buralara kadar gelmişken eski dostları ziyaret etmemek olmazdı. İlk olarak Amasya merkezde yaşayan son Ermeni ayakkabı tamircisi Rapayel Altınoğlu daydayın 200 senelik tarih kokan bahçeli evinde iki gece misafir oldum. Sonraki durağım ise Kastamonu oldu.

Çankırı otobüs terminaline sabah 10.00’da ayak bastım. Akşam 23.00 otobüsü varmış Amasya’ya, Ankara yaptım, oradan Amasya’ya geçtim. 16.00 gibi Rapayel dayday (dayı) beni Atatürk heykelinin önünde karşıladı.

10 ay sonra Rapayel dayday ve hanımı Fatma abla ile hasret giderdik. Söyleşi ve ses kayıtları yaptık. Rapayel dayday, Sofular’da eski Ermeni mahallesindeki evleri gezdirdi.

Fotoğrafladım, videolar çektim. Bazı evler harabe, bazı evler zamana, zulme direniyor. Çoğu bahçeli, iki katlı ahşap ve ateş tuğladan evler. Rapayel dayday hatırladıklarını isimleriyle anlatıyordu:
“Bu Goşgar (ayakkabıcı) Mıgırdiç Boyacıoğlu’nun evi, rahmetli, kızı var İstanbul’da. Bu Suren Mutlu’nun evi, bu terzi Ohannes’in evi, bu ayakkabıcı Vahe’nin evi, bu Ohannes Yağlıoğlu evi, bu da benim kuzenlerimin de hissesi olan ev.”

Bazı yıkılan Ermeni evlerinin yerine siteler yapılmış, bazılarının da sahiplerinin isimlerini hatırlayamadı.

“Vahe buraya gelmez mi?”

Rapayel daydayıma tekrar uğrama sebebimi kısaca anlatayım:

Bir süre önce beni aradı, evin çerçevelerinin çürüdüğünü, camların da çok ince olduğunu, hava ve soğuk geçirdiğini, çatının aktığını, mutfakta set ve dolabının olmadığını, kendisinin bunları yapacak maddi imkânının bulunmadığını söyledi ve devam etti:

“Hani şu televizyonda Vahe var ya, (‘Vahe İle Evdeki Mutluluk’ programını kastediyor) gelip evleri tamir ediyor, tanır mısın?”

“Dayday tanımıyorum ama tanısam da elimde olan bir şey değil. Yüzbinlerce insan başvuruyor, belki sana iki sene, belki beş senede, belki de hiç sıra gelmez. İzninle şöyle yapalım, ben Çankırı’ya geleceğim, oradan da sana uğrayayım, çekim yaparız, derdini anlatırsın, hayırsever insanlar çıkar mutlaka. Senin İBAN numaranı açıklamalar kısmına yazarım.”

Konuşmamız işte böyleydi.

Hava karardı ve serinledi, yemeklerimizi yedik, odun semaverinde demlediğimiz çayları yudumladık, ses kayıtlarımızı yaptık, muhabbet ettik.

Rapayel daydayın tarih kokan 200 senelik ata evine kafamı yastığa vurdum, tavandaki sıra sıra dizilmiş ağaç gövdelerine bakarak, evin ahşap kokusu eşliğinde uykuya daldım.

Yeşilırmak

Amasya’da Yeşilırmak gezisi

Amasya tarihsel olarak şehzadeler şehri. Dört dağ arasında, ortasından Yeşilırmak’ın aktığı, dağlarda kral mağaralarının, kalelerin olduğu Selçuklu Osmanlı camilerinin, bedestenlerin, hamamların tarihi mekânların bulunduğu  büyüleyici bir şehir.

Nüfusu az, tarihi dokusu çok güzel. Rapayel dayday dört göbek Amasyalı olduğunu, kendisinin de Amasya’da doğup büyüdüğünü ve burada toprağa düşeceğini daha önce anlatmıştı bana.

İkinci gün geçen ziyaretimde binemediğim saltanat kayık gezisini yapacaktık. Rapayel daydayım da hiç kayık gezisi yapmamış Yeşilırmak’ta. Ben de heyecanlandım, daydayım da. Yaklaşık 3 km gidiş geliş. Güzergâhında dağlar, mağaralar, kale, ahşap köşkler, konaklar, saat kulesi, restoranlar, oteller ve 4 medeniyetin yaşam izlerini görüyorsunuz.

Yeşilırmak kenarında gezerken balık tutan iki genç gözüme çarptı. Rapayel dayday merkezdeki balıkçıya götürdü beni. Üç saatlik yoldan, Samsun’dan, geliyormuş balıklar. Çeşitler bol ve tazeydi. İnanın İstanbul’daki birçok balıkçıda bu kadar balık yoktur. Yoldan mangal kömürümüzü, fırından sıcak ekmeğimizi kaptık. Rapayel daydayın bahçesinde mangalı yakmak için Fatma abla hazır bekliyordu.

Ertesi sabah Rapayel daydaya ve Amasya’ya veda vakti gelmişti. Rapayel dayday taksici arkadaşını çağırdı ve Amasya Otogarı’na bıraktı. Biletimiz Kastamonu’ya kesilmiş.

İstikamet Kastamonu

Kastamonu’nda 2018’de ziyaret ettiğim araba tamircisi Arman Aslan ahparige (ağabey) ‘Karadeniz Ermenileri’ kitabımdan hatıra verdim. Kendisiyle konuştuğum bir bölümün de yer aldığı kitap onu çok duygulandırdı. İki gün boyunca işini gücünü bırakıp benimle ilgilendi, ikramlarda bulundu.

Tamirci Arman Aslan, çırağı Arif ve Murat EzerKastamonu’ya vardığımda ilk işim her zaman olduğu gibi 20 kiloluk sırt çantamdan kurtulmak oldu. Bu sefer şansım yaver gitti, Kastamonu Öğretmenler Evi’nde iki gecelik yer buldum.

Sabah tamirci Arman Aslan ahparig beni alıp eski oto sanayisindeki araba tamir dükkânına getirdi. 2018 senesinde burada tanışıp röportaj yapmıştım. Arman ustanın o kadar çok seveni, sayanı vardı ki, çaycı yetişemiyordu. Video kaydı için bir anlık fırsatı bulduk ve hemen yaklaşık 10 km uzaklıktaki Kastamonu Ermeni Mezarlığı’na gittik. Arman usta mezarlığın etrafına tel çevirtmiş, bakımı, güvenliği, defin işleriyle, vaftiz işleriyle ilgileniyordu.

Kastamonu Ermeni mezarlığında duamızı ettik

Kastamonu merkez, Taşköprü kazası ve Tüten köyünde 32 Ermeni yaşıyor. 1911’de Kastamonu vilayetinde 14.000 Ermeni yaşıyormuş (Kaynak: 100 Yıl Önce Türkiye’de Ermeniler kitabı, Bir Zamanlar Yayıncılık).

Kastamonu Ermeni Mezarlığı

Arman ahparig bildiği kadarıyla Hayr Mer duasını (‘Göklerdeki Babamız’) okudu tüm Kastamonu Ermeni Mezarlığı’nda yatan Ermeniler için.

Hava hem kararmaya hem de ısırmaya başlamıştı, geri atölyeye döndük. Akşam yemeğimizi yedik, beni Öğretmenler Evi’ne bıraktı.

Çankırı’da da Amasya’da da Kastamonu’da da tüm işlerim yarım kaldı. 7 gün az geldi. Umarım böyle çalışmalar daha çok destek ilgi ve destek görür ve röpotajlarımız devam eder.

Kategoriler

Toplum



Yazar Hakkında