AYM, Gezi davası hükümlüsü MS hastası Tayfun Kahraman hakkında verdiği ihlal kararının gerekçesini açıkladı. Mahkeme, “Kahraman'ın eylemleri ile şiddet olayları arasında illiyet bağı olmadığını” ele aldı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Parkı davası kapsamında 42 aydır tutuklu bulunan MS hastası Tayfun Kahraman’ın, “adil yargılanma hakkının ihlâl edildiğine” dair gerekçeli kararını açıkladı.
AYM kararında, "hakkaniyete uygun yargılanma hakkından" doğan güvencelere uyulmadığına hükmedildi. Ayrıca AYM, kararın bir örneğinin yeniden yargılama için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.
Resmi Gazete'de yayınlanan gerekçeli kararda, “Gezi Parkı olaylarında yaşanan şiddet olayları ile Tayfun Kahraman'ın eylemleri arasında illiyet bağı kurulmadağı sürece olaylardan Kahraman'ın doğrudan sorumlu tutulamayacağına” işaret edildi.
Gerekçeli kararda şu ifadelere yer verildi: "Gezi Parkı olaylarının yaşandığı dönemde bazı yerlerde ciddi şiddet olayları yaşanmış, bu olayların bir kısmında yaralanmalar hatta ölümler meydana gelmiştir. Ancak başlamış bir toplantı ve gösteri eylemi sürecinde ortaya çıkan şiddet olaylarının salt varlığı, kendi eylemleriyle bu şiddet olayları arasında illiyet bağı kurulmadığı müddetçe kişileri doğrudan sorumlu tutabilmek için yeterli değildir."
Mahkemelerin mahkûmiyet kararlarının gerekçelerinde, "sanığın cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme olarak nitelendirilebilecek eylemlerinin ne olduğunu açık bir biçimde" ortaya koyması gerektiğine işaret eden AYM, Kahraman'ın Gezi davasındaki mahkumiyetine gerekçe gösterilen dijital medya paylaşımları ile basın açıklamalarından hangilerinin şiddete teşvik ya da hükümeti devirmeye teşebbüs etmeye yönelik ifadeler içerdiğinin tespit edilmediği belirtildi.
AYM'den Yargıtay'a yönelik eleştiriler
AYM, Yargıtay'ın Taksim Dayanışması’nın dijital medya hesaplarından aktif biçimde yapıldığını kabul ettiği paylaşımlardan, hangisinin başvurucuyla bağlantılı olduğuna dair bir belirleme yapmadığını da aktardı.
AYM, Kahraman'la kurulan tek bağlantının, A.B.A. adlı kişiden dijital medya şifresini istemesi olduğuna işaret etti. Gerekçeli kararda bununla ilgili olarak, "Şifre isteme olayı ile provokatif kabul edilen paylaşımlar arasında nasıl bir ilişki kurulduğu da karardan anlaşılamamaktadır. Bu itibarla yargı merciince başvurucuya atfedilen eylemler ile mahkûmiyete esas alınan mevcut deliller arasında somut bir bağ kurulamadığı sonucuna varılmıştır" denildi.
Kahraman'ın temyiz aşamasında savunma hakkından da yoksun bırakıldığı vurgulanan gerekçeli kararda şunlar paylaşıldı:
"Yargıtay'ın mahkûmiyet hükmünü onama kararında ilk derece mahkemesi kararında mahkûmiyetin gerekçesi olarak yer verilmeyen iletişimin dinlenmesine ilişkin bazı kayıtlara dayanıldığını ve bu kayıtlara atıfla başvurucunun mahkumiyet kararının onandığını göstermektedir. Bu hâliyle mevcut durum başvurucunun temyiz aşamasında mahkûmiyetine esas teşkil eden bir delile karşı savunma yapma imkânından yoksun bırakılması sonucunu doğurmuştur. Nitekim böyle bir durumda suç isnadı altındaki kişilerin kanun yolu mercilerinin dayandığı delillere karşı iddialarını ileri sürme, aleyhe kabulü çürütebilme veya savunmalarını güncelleme ya da hukuki durumlarını değiştirme imkânı fiilen ortadan kalkmaktadır."
Kahraman'a isnat edilen eylemlerin cezai sorumluluğunu ne şekilde doğurduğunun yeterli biçimde gerekçelendirilmediği sonucuna varan AYM, "Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki yukarıda zikredilen bazı usule ilişkin güvencelere yargılamada uyulmamasının bir bütün olarak hakkaniyete uygun yargılanma hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır" cümlelerini kullandı.
AYM’nin beş üyesi, çoğunluk kararına katılmadı ve mahkeme, kararın bir örneğinin yeniden yargılama için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.
Kaynak: DW