İstanbul'a hoşgeldin/ lensler konuşabilseydi

Fotoğrafçı Berge Arabian, Agos'un kültür sanat sayfalarında kaleme aldığı 'lensler konuşabilseydi' başlıklı köşesinde, çektiği fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor.

2010’da İstanbul’a taşınmamdan sonra Taksim’e yaptığım ilk ziyaretim olmalıydı. İstiklal Caddesi’nde fotoğraf çekmek için dolaşırken, eğlenceli bir müzik sesi duydum. Ses oldukça canlı geliyordu ama nereden geldiğine dair bir fikrim yoktu. Caddeyi biraz turladım ama sesin kaynağını halen bulamamıştım. Nihayet, caddeyi kesen sokaklara bakmaya başladım. Ardından aniden, Postacılar Sokak’ta bir kafe gördüm; gençler, az önce duyduğum şarkıyı söyleyen müzik grubuna eşlik ediyordu. Tüm o bütünüyle saklı kalmış sokakta heyecanlı bir atmosfer hakimdi. Dışarıya konmuş birkaç masa bütünüyle doluydu, kimi ayakta duruyor veya dans ediyordu ama çoğu hararetli bir şekilde şarkıya eşlik ediyordu.

Viyolonselist ve udi arasında, tamburin çalan bir kadının yüzündeki koca gülümseme ve tutkuyla şarkı söyleyişi, Kuzey Amerika’dan İstanbul’a taşınmam konusunda kendimi iyi hissetmeme sebep oldu. Bir şarkının insanlara paylaştırdıkları, Kanada’da onca yıldır neyin özlemini çektiğimi bulmam konusunda da yardımcı oldu. Onu fotoğraflamaya başladım. Ona yaklaştığımda elini kaldırdı, sanki, “İstanbul’a gelmen neden bu kadar uzun sürdü?” diye soruyordu gözleri. O kadını bir daha görmedim ve halen sorduğu soruya bir cevap arıyorum.

Çeviri: Altuğ Yılmaz



Yazar Hakkında