YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Cumhuriyet 102 yaşında, muhalefet hapiste

“Demokrasi ve özgürlüklerle doldurmadığımız sürece kavramın içi boş kalır” diye yıllardır söyleyegeldiğimiz “Cumhuriyet” 102'inci yılında ne durumda? Açıkçası gerek demokrasi, gerek insan hakları, gerekse ekonomik açıdan hiç de parlak durumda değil. Üstelik 102. yılda yeni bir uygulamaya gidildiğini öğrendik meselâ.

Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümü bu yıl da çeşitli törenlerle idrak edildi. 2023’te yani 100’üncü yıldönümünde daha kapsamlı muhasebeler yapıldı doğal olarak, ama her yıldönümü yeni bir muhasebe için uygun bir dönemdir. Bakalım bu yılki tablo nasıl?

102. yılda yeni bir uygulamaya gidildiğini öğrendik meselâ. Milli Eğitim Bakanlığı, il ve ilçe müdürlüklerine gönderdiği yazıyla Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafının milli bayramlarda Atatürk ve Türk bayrağıyla birlikte asılmasını istedi. Pek çok okulda bu talebin yerine getirildiğini gördük. Antalya'da Bileydin Lisesi öğrencileri ise uygulamayı protesto etmiş. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş da uygulamaya tepki göstererek, "Söz konusu talimat hukuki dayanağı olmayan partizan bir dayatmadır" dedi. Eğitim-İş Senikası'dan da uygulamaya yönelik tepki gösteren bir açıklama geldi. Sendika, "Bu uygulama, kamu kurumlarının siyaset üstü yapısına ve devletin tarafsızlık ilkesine açıkça aykırıdır” dendi.

Ancak ortaya çıktı ki ilk kez TSK'ye ait Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları binalarına da Türk Bayrağı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün yanısıra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın posteri de asılmış.

Açıkçası ilk kez gördüğümüz bu uygulamanın tepki çekmesi normal. Cumhurbaşkanı yakın geçmişteki gibi tarafsız kalma iddiasında olsa ve partisinden istifa etseydi bile bu, yine tepki çekecek bir uygulama olurdu. Mevcut durumda gördüğümüz resimler ise bize 1930’ların totaliter rejimlerini hatırlatıyor.

Peki, “İçini demokrasi ve özgürlüklerle doldurmadığımız sürece kavramın içi boş kalır” diye yıllardır söyleyegeldiğimiz “Cumhuriyet” ne durumda?

Açıkçası gerek demokrasi, gerek insan hakları, gerekse ekonomik açıdan hiç de parlak durumda değil. Enflasyon zaten yüksek iken düşük faiz politikasına geçilmesiyle şiddetlenen ekonomik krizin etkileri, sürüyor. Dar gelirliler açısından yaşam her geçen gün daha da zorlaşıyor ve hükümet kanadından gelen tüm “İyiye gidiyoruz” açıklamalarına rağmen ortada gözler görülür bir düzelme yok, yakın vadede de ne yazık ki olacak gibi değil.

Demokrasi açısından durum aynı ölçüde vahim. Osman Kavala hapiste sekizinci yılını doldurdu, Gezi tutukluları üç yıldır hapisteler. Suçlamaların bir dayanağı olmadığını dünya alem biliyor.

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da hapiste dokuzuncu yılını doldurmak üzere. Demirtaş’a yönelik suçlamaların da ikna edici bir dayanağı yok. Demirtaş 2015 seçimlerinde iktidar için önemli bir rakip olabileceğini gösterdiği için hapse atıldı ve tekrar edelim, dokuz yıldır hapiste tutuluyor.

Yeni dönemde iktidar için en önemli rakip haline gelen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da 23 Mart’ta tutuklandı. O zamandan beri hapiste ve her gün yeni suçlamalarla karşı karşıya kalıyor.

Son suçlama ise “casusluk”. Dosyaya baktığımızda son derece tartışmalı bir ismin ifadelerine dayanılarak, zaten hapiste olan İmamoğlu için bir tutuklama kararı çıkarıldı. Keza  aynı dosya için Necati Özkan ve TELE1 kanalının kurucusu Merdan Yanardağ hakkında da tutuklama kararı çıkarıldı. Özkan da İBB’ye yönelik operasyonlar sırasında tutuklanmıştı ancak Yanardağ geçtiğimiz hafta gözaltına alınarak tutuklandı ve daha mahkemeye bile çıkmadan kurucusu olduğu TELE1 televizyon kanalına kayyım atandı.

Özetle iktidar için ciddi bir rakip olabilecek siyasetçiler hapiste. Muhalif basın üzerinde de ‘Damokles’in Kılıcı’ sallanmaya devam ediyor.

Kadınlar için tablo daha da ağır. Erkek şiddeti ne yazık ki katlanarak sürüyor. Üstelik iktidar LGBT+ bireyler için düpedüz eziyet öngören yasal hazırlıklar içinde.

Kürt meselesi elbette ayrı bir bölümü hakediyor ancak bu konuda ‘İmralı Süreci’ başladığından bu yana pek çok analiz yaptık, öyle görünüyor ki yapmaya da devam edeceğiz.

Şöyle bitireceğiz doğal olarak: Cumhuriyet, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerle taçlanmadığı daha doğrusu içi dolmadığı, geçmişte devlet eliyle işlenen cürümlerle yüzleşilmediği sürece, sadece bir rejim ismi olarak kalır.

102’inci yılda gerçek bir “Cumhuriyet”i kutlamaktan çok uzak olduğumuzu söylemeye gerek yok sanırım.