İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında sahnelenecek “İstanbul Mon Amour: Pera’nın Karanlık Odası”, Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçısı Maryam Şahinyan’dan ilhamla şehri bir sahneye, yürüyüşü anlatının parçasına dönüştürüyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen İstanbul Tiyatro Festivali son haftasına girdi. Bu yıl 29’uncu kez tiyatroseverlerle buluşan festival, 22 Kasım’da sona erecek. Festivalin gelecek haftaki programında yer alan “İstanbul Mon Amour: Pera’nın Karanlık Odası” ise şehri bir sahneye, yürüyüşü ise anlatının bir parçasına dönüştürüyor.
Projenin 2025 edisyonu, katılımcıları Beyoğlu’nun çok katmanlı geçmişinde bir yolculuğa davet ediyor. Sanat yönetmenliğini Yiğit Sertdemir’in üstlendiği proje; Beyoğlu Spor Kulübü, Beyoğlu Sineması ve Metrohan gibi kentin belleğinde yer etmiş üç mekânda geçiyor.
Yolculuk, Beyoğlu Spor Kulübü’nde “Bozmayın Çekiyorum” adlı oyunla başlıyor. Maskelerin ve kuklaların eşlik ettiği bu performansın ardından, Beyoğlu Sineması’nda Burçak Çöllü’nün yazdığı, sinema ile mekân ilişkisinin metin ve video aracılığıyla iç içe geçtiği “Gaybubet Şehri” sahneleniyor. Finalde ise Metrohan, bir müzikhol atmosferine bürünüyor. Tarık Yüce’nin kaleme aldığı “DEM”, orkestra, anlatıcı, konuk oyuncular ve şarkılar eşliğinde bir dönemin hayaletlerini gün yüzüne çıkarıyor.
Kayıplar üzerine bir oyun
“DEM”, kayıplar üzerine bir oyun. Foto Galatasaray’ın kapandığı gün, yolu oradan geçmiş herkes Çiçek Pasajı’ndaki veda yemeğinde buluşuyor. Herkes Maryam Şahinyan’ı bekliyor; ancak masaya yabancı bir kadın geliyor ve o andan itibaren masadakilerin her biri kaybettiklerini aramaya başlıyor.
Yapım, İstanbul’un günlük rutininde keşfedilmeyi bekleyen sayısız hikâyeden birini görünür kılıyor ve izleyiciyi Beyoğlu’na bir fotoğraf makinesi vizöründen bakmaya davet ediyor. Bu yılın rotasında, Türkiye’nin ilk kadın stüdyo fotoğrafçısı Maryam Şahinyan’ın yürüyüşleri, kurmaca bir anlatının omurgasını oluşturuyor.
İstanbul Mon Amour “Pera’nın Karanlık Odası”, 15 ve 16 Kasım tarihlerinde Beyoğlu Spor Kulübü, Beyoğlu Sineması ve Metrohan’da gerçekleştirilecek. Detaylar ve biletler İstanbul Tiyatro Festivali’nin internet sitesinden takip edilebilir.
Maryam Şahinyan: Fotoğrafa adanmış bir ömür
Maryam Şahinyan 1911 yılında Sivas’ın en görkemli sivil yapılarından Şahinyan Konağı’nda (Camlı Köşk) doğdu. Agop Şahinyan Paşa, 1877’de kurulan ilk Osmanlı Parlamentosu Meclis-i Mebusan’da Sivas kentini temsil ediyordu. Henüz küçük bir çocukken tanıklık ettiği 1915’in akabinde aile olarak İstanbul’a sığınmak zorunda kaldılar. Baba Mihran Şahinyan, ailenin geçimini sağlayabilmek için 1933 senesinde, Beyoğlu’nda Yugoslav iki kardeş tarafından işletilen Foto Galatasaray’a ortak oldu. İlkokulu Esayan Ermeni Okulu’nda tamamlayan Maryam Şahinyan, orta öğrenimine devam ettiği Sainte Pulcherie Fransız Lisesi’nden maddi imkansızlıklar nedeniyle ayrılarak babasına işlerinde yardım etmeye başladı. Kardeşlerinden farklı olarak erken yaşta babasından stüdyo fotoğrafçılığının tüm inceliklerini öğrenen Maryam Şahinyan, 1937 itibarıyle tüm ailenin ekonomik yükünü omuzlayarak stüdyoyu tek başına işletmeye karar verdi.Yaşamı boyunca hiç evlenmeyen ve çocuk sahibi olmayan Maryam Şahinyan, yarım asırlık meslek hayatında, Galatasaray’da üç ayrı mekanda işlettiği stüdyosunda kesintisiz olarak üretmeye devam etti. Babasının Birinci Dünya Savaşı sonrasında Balkanlar’dan göç eden bir aileden devraldığı körüklü ahşap foroğraf makinesi ve 1985’e dek kullanmaya devam ettiği siyah-beyaz tabaka filmlerle Maryam Şahinyan, fotoğrafın geçirdiği tüm teknolojik dönüşümlere karşın teknik ve estetik prensiplerinden en küçük bir değişikliğe gitmedi.
Stüdyosunun aktif biçimde faaliyet gösterdiği süreçte, 1942 Varlık Vergi’sinden 1974 Kıbrıs Savaşı’na farklı siyasal dönemlere ve İstanbul’un 50 yıllık zaman diliminde geçirdiği demografik ve sosyokültürel dönüşümlere tanıklı etti. 1985 yılında yaşlılık nedeniyle stüdyosunu devrettiğinde, geride 200,000’e yakın görüntüyü kapsayan İstanbul’un en emsalsiz görsel arşivlerinden birini bırakmıştı.
1996 yılında Şişli Hanımefendi Sokak’taki evinde hayata gözlerini yumdu. Mezarı Şişli Ermeni Mezarlığı’ndadır.

