Newroz/lensler konuşabilseydi

Fotoğrafçı Berge Arabian, Agos’un kültür sanat sayfalarında kaleme aldığı ‘Lensler konuşabilseydi’ başlıklı köşesinde, çektiği fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor. Bu hafta sıra 2011 Newroz'unda.

Tren o kadar doluydu ki, Kazlıçeşme istasyonuna vardığımızda dışarı kendi çabamızla değil, kalabalığın sürüklemesiyle çıktık. Daracık bir alan, mahşer yeri gibi, hıncahınç dolmuş. İnsanlar sel olmuş, istasyonunun altındaki tünelden dışarı akıyor... En güzel kıyafetlerini giymişler; çoğu neşe dolu ama bakışlarındaki kaygıyı görmemek de mümkün değil. 2011 yılının o günlerinde, açık alanlarda Newroz kutlamalarına henüz resmî izin verilmediğinden, sanki orada tesadüfen bir araya gelinmiş, aslında herkes oradan başka bir yere gidecekmiş gibi bir görüntü yaratılmıştı. Ama insanlar orada kaldılar. Kucaklaşmalar, öpüşmeler... Birçoğu yıllardır birbirini görüşmemiş gibi, her yeri saran bir hasret kokusu...

Bir an çocukluğuma, bayramlarda Suriye-Türkiye sınırında yapılan ‘görüşme’ dediklere şeye gitti aklım. İki tarafta yaşayan akrabalar sınırda bir araya gelip özlem giderirlerdi. Orada çok gözyaşı dökülürdü; burada ise, çok sevilen akrabalar ve arkadaşlarla buluşmanın sevinci fışkırıyordu her yandan. Birden çok güçlü bir zılgıt duydum: Tilililili! Tünel tarafından geliyordu. Merakla bekliyordum. Ve birden, bir güvercin sürüsü göğe salıverilmiş gibi, tünelin karanlığında beliren kadınlar, baharın o kutlu ışığına çıktılar. Hatırası hiç silinmeyecek bir manzara...



Yazar Hakkında