Surp Asdvadzadzin’den Kurtuluş Camii’ne: Antep’in çok katmanlı hafızası

Balyan ailesinin imzasını taşıyan, Antep Ermeni toplumunun yüzyıllar boyunca şekillendirdiği Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nin mağara-ibadethaneden katedrale, askeri depodan hapishaneye ve son olarak camiye uzanan çok katmanlı hikâyesi, deprem sonrası restorasyon süreciyle birlikte Kültürel Mirası Koruma Derneği tarafından yeniden gündeme taşınıyor. Dr. Elmon Hançer’den, 22 Kasım’da Yesayan Kültür ve Edebiyat Derneği’nde anlatacağı kilisenin tarihsel yolculuğunu dinledik.

Kültürel Mirası Koruma Derneği (KMKD), İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) düzenlediği 18. İstanbul Bienali Paralel Etkinlikleri ajandasında, üç ayrı proje ile yer alıyor. İlk etkinlik, 12 Ekim Pazar günü Yeşilköy Mor Efrem Süryani Kilisesi’nde, “EnstANtane” projesiyle, ikinci etkinlik de “YAMBOL’UN İZ-İNDE” isimli etkinliklerle 16-20 Kasım arasında Balat’ta bulunan tarihi Yanbol Sinagogu’nda ziyarete açıldı.

22 Kasım Cumartesi günü saat 14.00’te, küratörlüğünü Maral Fuchs’un üstlendiği, Dr. Elmon Hançer’in araştırması olan “Balyan Mimarlığının Anadolu’daki Görkemli Tasarımı Antep Surp Asdvadzadzin Apostolik Ermeni Kilisesi/Kurtuluş Camii” isimli üçüncü etkinlik ise Dr. Hançer’in kendi anlatımıyla, Beyoğlu’nda bulunan Yesayan Kültür ve Edebiyat Derneği’nde dinleyiciyle buluşacak.

Hançer, “22 Kasım’da sunmaya çalışacağım Antep Ermeni Apostolik Kilisesi’nin merceğinden yüzyılların gerisinde, unutulmaya yüz tutmuş, tozlanmış hatıralarına tarihsel bir yolculuk yapacağız hep birlikte. Eski taş ustalarının, kitap yazıcılarının, yaratımlarının bir köşesine dilek niyetine bıraktıkları küçük notlara öykünerek bu yolculuğa katılabilmenizi diliyorum” çağrısını yapıyor.

Dr. Elmon Hançer ile Ermeni kilisesi ve tarihi üzerine sohbet ettik.

Antep’teki kilise ne zaman inşa edildi, bu süreçte neler yaşandı?

250 yıla yakın bir süre, şehrin doğusunda yaşayan Apostolik Ermenilerin tek ibadethanesi, Şehreküstü Mahallesi’ndeki eski bir Süryani kilisesinin temelleri üstüne kurdukları Surp Yeğya Kilisesi idi. Ermeni cemaati, zamanla artan sıkıntılar nedeniyle şehrin batısındaki Tepebaşı mevkiine doğru göç ediyor. Surp Yeğya Kilisesi ise camiye dönüştürülüyor ve Şeyh Fetullah Camii adı veriliyor. Ermeni cemaatine atfen Hayig olarak anılmaya başlanan Tepebaşı’nın doğu yamacında, yerin altına doğru uzanan bir mağara, ibadethane haline getirildi. 18. yüzyılın ilk çeyreğine tarihlenen bu mağaradan oyma kilise, cemaate küçük gelmeye başlayınca, 19. yüzyıl başlarında eklemelerle büyütülüyor, birtakım yenilemeler yapılarak Surp Asdvadzadzin adıyla kutsanarak ibadete açılıyor.

Dr. Elmon Hançer

19. yüzyılın ortalarında, Antep Ermeni halkının toplumsal gelişimine ve yükselişine paralel olarak yaşam kalitesi ve beğenisi de değişmiş, ibadethaneleri hem büyüklük hem de kullanım açısından yetersiz kaldığından, çağdaş bir kiliseye duyulan ihtiyaç kesinlik kazanıyor. Cemaat ileri geleni ve mütevelli heyeti başkanı Nigoğos Ağa Nazaretyan, İstanbul Ermeni Patriği Nerses Varjabedyan’a başvurarak yeni inşa edilecek olan kilise için bir plân hazırlanmasını rica ediyor. Osmanlı Sarayının baş mimarı Sarkis Bey Balyan tarafından, biri yeni kilisenin temellerinin yerleştirilmesi, diğeri mimari konstrüksiyonu için iki bölümden oluşan bir plân hazırlanıyor. Kiliseye sağlam bir istinat oluşturan alt kotta, yol üstünde sıralanan 14 adet dükkân 1872-1873 yıllarında inşa ediliyor. Böylece aynı zamanda kiliseye daimî gelir getirecek akaret sağlanıyor. Antep Ermeni nüfusunun çoğalacğını dikkate alan Nigoğos Ağa, Antep’in baş mimarlarından ve yeni mabedin yapı ustası Sarkis Usta Kadehciyan, kilisenin planını Sarkis Bey’e götürerek bir buçuk kat büyüttürüyor ve 26 Haziran 1876’da da yeni kilisenin temel atma töreni gerçekleştiriliyor.

Kilise ne zaman kullanıma açıldı, sahip olduğu özel tipoloji neydi?

26 Haziran 1876’daki temel atma töreni ile başlatılan inşa çalışmaları, Osmanlı-Rus Harbi, kentteki kolera salgını ve maddi imkansızlıklar nedenleriyle 20 yıldan fazla sürdü, nihayet 1893 sonlarında tamamamlanmış olan kilise, Surp Asdvadzadzin’e (Tanrı Anası Meryem) ithaf edilerek 1894’te resmi olarak ibadete açılıyor. Kilisenin bir ton ağırlığındaki çanı ise 1907’de çan kulesine yerleştiriliyor.

Osmanlı Sarayının baş mimarı Sarkis Bey Balyan’ın hazırladığı plan tasarımı ile biçimlenen bu anıtsal kilise, 19. yüzyıl ortalarında başkent İstanbul’da çeşitlilik kazanan dönemin tarihselci-seçmeci mimari üslubunun, yerel yapı özellikleriyle buluştuğu bir sentez. Tam da Antep Apostolik Ermeni cemaati ileri gelenlerinin hayal ettikleri gibi bir katedrale yaraşır büyüklükteki yapı, yüksek kasnaklı ve görkemli bir kubbeyle taçlandırılmış, haç planlı bir mimari tasarımla inşa ediliyor. Batı cephesini iki yandan sınırlayan kuleler içindeki, iki yöne ayrılan çifte merdivenlerle ulaşılan, üç katlı galeri (vernadun) tasarımı da bu coğrafyada ve Ermeni mimarlığında bir ilk olmalı.

Kilise ilerleyen yıllarda farklı kullanımlardan geçiyor. 1890’lar ve 1915’ten sonra neler yaşanıyor?

Antepli tarihçi yazar Murad Uçaner’in aktardığı bilgilere göre, 1894’te ibadete açılan ancak uzun ömürlü olmayan kilise, 1915 yılı Temmuz ayına, yani Antep Ermenilerinin tehcirine kadar yapım amacına uygun kullanıldı. I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle hayatta kalanlar anavatanlarına geri dönebildi, binanın bakımını yaparak tekrar ibadethaneye dönüştürdü. 25 Aralık 1922’de topraklarını bir kez daha terk etmek zorunda kalan Antep Ermenilerinin gidişiyle kilise fonksiyonunu yitirdi.

Askeri depodan hapishane ve camiye 

Antep Ermenilerinin sürgüne gönderilmesiyle yapı atıl kaldı, I. Dünya Savaşı yıllarında, el konulan Ermeni mallarının istiflendiği bir depo olarak kullanılıyor. Bu malların haraç mezat satılmasından sonra askeri depo olarak da kullanılan binaya, daha sonra geçici bir süreyle muhacirler yerleştiriliyor. I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle anavatanlarına geri dönebilen Ermeniler (sürgüne gönderilen 35 bin Antep Ermenisi’nin ancak üçte biri hayatta kalabildi) binanın bakımını yaparak tekrar ibadethaneye dönüştürüyor. 1922’den sonra kilise fonksiyonunu yitiren bina, cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan itibaren 1983’e kadar hapishane olarak kullanılıyor. Antep Surp Asdvadzadzin Apostolik Ermeni Kilisesi, aynı yıl camiye dönüştürülerek, 1986’da Kurtuluş Camii adıyla hizmete açıldı.

2023 depreminde yapı hasar aldı mı, şu an ne durumda?

6 Şubat 2023 depreminde, camiye dönüştürülürken eklenmiş olan minarelerden güneybatıdaki minare, kubbenin üstüne devrildi. Büyük olasılıkla bu nedenle de görkemli kubbeyi tamamıyla yıktı ve yapıda tahribata yol açtı. Batı kapısının solundaki eski çan kulesinden yükselen minarede de ciddi hasarlar oluştu. 28 Ağustos 2023’te Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyon çalışmalarına girişildi, ihaleyi alan Pekerler İnşaat restorasyonu üstlendi. Sanat tarihi raporu tarafımdan yazıldı. Restorasyon kararı 27 Aralık 2023’te onaylandı. 28 Aralık 2023’te başlatılan caminin restorasyonu ve avlusundaki yapıların yenileme çalışmaları, bir ekip tarafından yürütülüyor. Restorasyonu tamamlanan Kurtuluş Camii, 8 Mayıs 2025 tarihinde yeniden hizmete açıldı. Hâlâ çevre düzenlemesine devam ediliyor.

         

Kategoriler

Toplum



Yazar Hakkında