İznik Konsili ve galat-ı meşhurları

"Bilmeyenler için İnciller hakkındaki galat-ı meşhuru özetleyelim: Zamanın kilise önderleri o yıla kadar ellerinde topladıkları tüm İncilleri bir masaya koymuş, masayı hızlıca sallanmış, düşenler düşmüş, masada kalan nüshalar ise bugünkü İncil’imiz olmuş." Emanuel Kilisesi Pastörü Cem Ercin, İznik Konsili ile ilgili doğru bilinen yanlışları yazdı.

Herkesin doğru bildiği yanlış ya da yerleşik doğru haline gelmiş yanlış anlamına gelen “galat-ı meşhur” ifadesi, normalde sadece deyimler için kullanılsa da günümüzde tarihi bilgilerle ilgili olarak da kullanılıyor. Mesela, “eninde sonunda” ifadesi galat-ı meşhurdur, doğrusuysa “önünde sonunda”dır. Ancak günümüzde bu kavram sadece bununla sınırlı kalmıyor.

Kanıksanmış yanlışlar olarak tanımlanabilen galat-ı meşhur, söz konusu İznik Konsili olunca naif yanlış anlaşılmalardan çok daha fazlasını içeriyor. İznik Konsili zaman içinde maksatlı bir kesimin trende göre yalan yanlış bilgiler yaydığı bir konu. Günümüzde terk edilmiş gibi görünse de “masadaki İnciller” hikayesi, bir 20 yıl kadar İznik Konsili ile özdeş bir anlatıydı. Bilmeyenler için İnciller hakkındaki galat-ı meşhuru özetleyelim: Zamanın kilise önderleri o yıla kadar ellerinde topladıkları tüm İncilleri bir masaya koymuş, masayı hızlıca sallanmış, düşenler düşmüş, masada kalan nüshalar ise bugünkü İncil’imiz olmuş. Böyle bir komiklik.

TIKLAYIN: "Birinci İznik Konsili, 1700 yıl sonra yeniden yaşatılacak”

TIKLAYIN:İznik Konsili ve Ermeni kilisesi

Hem komik hem sorunlu

Komiklik diyorum zira, böyle bir şeye inanıyor olmaya duyulan hayret bir yana, Hıristiyan teologları İznik Konsili konusu açılınca bir latifedir başlar, sallanan masayla ilgili. Doğrudur, bu belki bugün çok işittiğimiz bir şey değil. Ancak hatırlatmak gerekir ki, bu söylemler sadece yüksek kalibreli ağızlar tarafından dile gelmekle kalmadı, yazıya da döküldü. Bu meşhur sahteliğin nasıl ya da nereden ortaya çıktığı üzerine düşünürken arkasında yatan niyet hususunda şüphe duymadan edemiyoruz.

Zira bu yalanı destekleyecek bir belge ve nüsha şöyle dursun, biz İznik Konsili ile ilgili her şeyi aslında biliyoruz. Çünkü elimizdeki kayıtlar, bizzat konsile katılanların yazdıkları. Peki niyette saflık olmadığını hissettiren ne?

Voltaire’in “Felsefe Sözlüğü”nde 9. yüzyılda kaleme alınmış bir kitaba atıf var. Bütün konsillerin incelendiği bu kitapta İznik Konsili ile ilgili bir rivayet okuyoruz. İncil nüshaları masaya konmuş ve hararetle dua edilirken bazı sayfalar kendiliğinden havalanıp yere düşmüş. “Esin”e sadece inanan değil, bu esinle hala beslenen bir Allah adamı olarak yaşama gayretinde olan biri olarak, kulağıma gayet hoş gelse de, beni bağışlayın ama arkadaş iyi niyetle de olsa, sıkmış. Çünkü elimizdeki M.S. 325’e ait hatıratın böyle bir ruhani olayı es geçeceği asla düşünülemez. Şimdi bir kötü maksatlı kişi 600 yıl sonraki bu rivayeti ciddi biçimde değiştirerek, tarihteki ilk ekümenik konseyi karalayarak kuyuya taşı bırakıyor.

İznik’te ne oldu?

Peki tam olarak ne oldu İznik’te? Olan şey, bilinir bir episkoposun isim yapmak  istediğinden midir, hizipçi tavrından mıdır, yoksa gerçekten inanç konusunda bir dönüş yaşadığından mıdır bilinmez, yerleşik inanç doktrinine karşı gelmesidir. Adamımızın ismi Arius ve o Arius, İznik Konsili’nde aforoz edilmiştir.

Doğruysa 1925’te İznik’e gelişine izin verilmediği söylenen zamanın Papa’sından yüzyıl sonra bu yıl gelecek Katoliklerin yeni ruhani lideri muhtemelen Grek Ortodoks Kilisesiyle de temas kuracak. Bugünlerde bu konuyla ilgili birkaç yaygın galat-ı meşhuru düzelterek bitirelim.

“İznik’te yapıldı, çünkü Hıristiyanlığın merkeziydi” sözü meşhur bir yanlıştır. İznik’te yapıldı çünkü doğu ile batının tam ortasıydı. Zaten toplantı senato sarayında yapıldı.

“İncil son halini bu konsülde aldı” argümanı çok yanlıştır. Oradaki herkes bugün bizim elimizdeki İncil metinlerinin aynısına bakarak tartışıyordu.

“Hıristiyanlığın en önemli öğretisi üçlü birlik ya da İsa’nın tanrılığı öğretisi, burada kabul edildi” sözü de meşhur bir yanlıştır. Çünkü Hıristiyan öğretisi, iki yüzyıl önce zaten oturmuştu.

Yine meşhur bir argüman da şu: “Hıristiyan öğretisi burada tartışıldı ve bu konsilde doktrinleşti”. Hayır, doğrusu öğreti oturmuştu, İznik, karşıt tezlere bir savunuydu.

Muhtemelen biz bu coğrafyalarda kendi dinini meşru göstermeye çalışan kişilerin, bunu Hıristiyanlığı yaygınlaşan yalanlarla, gayrı meşru gösterme gayretlerine daha çok tanık olacağız. Dolayısıyla İznik Konsili ile ilgili daha çok “galat-ı meşhur” işiteceğiz.

Ama siz yine de unutmayın, “Aptala malum olur” da galat-ı meşhurdur, doğrusu “Abdala malum olur”dur. Hakikat güzeldir.


               

Kategoriler

Toplum