61 yıl evli kalan Türkiye'nin en iyi sanatçılarından Nasip ve Nuri İyem'in işleri, 21 yıl sonra tekrar Bursa Tayyare Kültür Merkezi'nde buluştu. "Gözlerimin Önündesin" isimli sergide sanatçılar hem birbirlerine bakıyor, hem seyirciler onlara bakıyor. Sergiyle, "gözlerimizin önünden iki çarpıcı hayat ve sanat hikayesi" akıyor.
1915: Nuri, İstanbul’da doğar. 1918: Savaş yıllarında adı kayıplar listesine yazılan, askeri sağlık personeli babası Hüsnü Hüseyin Bey’in Diyarbakır’da yaşadığı haberini almaları üzerine annesi Melek hanım ve ablasıyla Cizre’ye gider ve oraya yerleşirler. 1922: Ablasını kaybeder, annesiyle öğrenimi için önce Diyarbakır sonra İstanbul’a gelir, ilkokula başlar.
1921: Nasip, İstanbul Bakırköy’de doğar. 1925: Annesi ve babasıyla Balıkesir Gönen’e çömlekçilik yapan dayılarının yanına taşınır, çamur, kil ve toprakla tanışır. 1927: İstanbul’a dönerek Fatih İlkokulu’na başlar. İlk resim eğitimini Fatih Halk Evi’nde alır. 1932: Cağaloğlu Ortaokulu’na girer ama akciğerlerindeki hastalık nedeniyle Validebağ Prevatormu’na yatırılır. İyileştikten sonra Cağaloğlu Kız Sanat Okulu’na başlar.
1915’te doğan Nuri, 1933’te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne girer ve 37’de birincilikle mezun olur. 1921’de doğan Nasip ise aynı okula 1939’da girer. Nasip ve Nuri, 1940’ta aynı okuldayken tanışırlar. Birbirlerinin “gözlerinin önünde” geçen dört yıl sonunda, Nuri Nasip’e “Benimle evlenir misin ama iyi düşün” der. Nasip’in çok da düşünmez.
Evlilik
Şöyle anlatır daha sonra: “O tılsımlı Akademi dünyasında biz arkadan gelen taze sürgünler ve en küçüklerdik. Nuri ağabey, bizler için bir idoldü, yarı tanrı gibi bir şeydi. Olağanüstü resim yeteneğiyle, kişilikli ve güçlü karakteriyle, sanat loncasının içinde biz en küçükler dahil herkese son derece sıcak yaklaşımıyla kendisini bir başka türlü sayar ve severdik. Sonra beklenmedik biçimde bir gün bana ‘Nasip, eşim olur musum?’ dedi. Gerçek miydi rüya mıydı? Kestiremiyordum. Birkaç gün öyle esrik dolaştım. Sonra günler, haftalar çabucak geçti ve ben kendimi Bayan Nasip İyem olarak buldum.”
1944’te evlenirler. “Ressam arkadaşları Haşmet Akal’ın evinde bir düğün sofrası kurulur ve sabaha kadar kutlama yapılır. Nasip İyem bir röportajında o günü söyle anlatır: Gün ışıyınca, gelinliği, teli duvağı bir yana attık, her günkü basma giysiyi kuşanıp, cebinde 35 kuruş parası kalmış kocamın kolunda Aksaray’daki evimize tramvayla güle oynaya vardık”.
Savaş yılları, bitmeyen mücadele
1944’te “Gözlerimin Önündesin” yılları başlar çift için. Tam 61 yıllık evliliklerinde her ikisi de hem birinin “gözlerinin önünde” hem de “gözler önünde” yaşarlar hayatlarını. Çoğu zaman yoksullukla, çok çalışmayla, mücadeleyle geçer yıllar. Nasip İyem, ilk çocuklarını, Nuri İyem gözaltındayken doğurur. Gerek hissettiğinde çocuklarıyla ilgilenmek için sanat çalışmalarını bir kenara koyar. Bankalara, evlere seramikler tasarlar, kumaş fabrikalarında desen çizer, seramik atölyelerinde çalışır, kupon kumaş boyamaları yapar. Sonrasında çokça heykelini ve seramiğini yapacağı, çok sevdiği Anadolu kadınları gibi, ailesini doyurmak için her şeyi yapar.
Nuri İyem de memuriyet dener, olmaz, özel dersler verir, kitap ve duvar resimleri yapar. Mahalle esnafından eser karşılığı alışveriş yaptıkları, samur fırça alacak paraları olmadığında, kendi saçlarından fırça yaptıkları bile olur. II. Dünya Savaşı sonrası ekonomik kriz ve seçtikleri meslek ve yürüdükleri yolun tüm zorluğunu yaşarlar. Politik görüşleri “tehlikeli” olduğu ve savundukları özgür yaşam haklarından ve mesleklerinden vazgeçmezler. Ağır koşulları birbirine, dostlarına ve tutkuyla bağlı oldukları resim ve heykele dayanarak yavaş yavaş atlatırlar. 1946’da Nuri İyem, 1955’te Nasip İyem ilk kişisel sergilerini açarlar. 1958’de ise ilk defa birlikte sergi açarlar, Amerikan Kültür Merkezi’nde. Sonrasında karma ve solo sergiler, yurtiçinde ödüller, yurtdışında ödüller, bienaller, atölyelerin kuruluşu, yurtdışı sergileri, madalyalar derken Nasip biraz geride kalsa da Nuri İyem biraz öne çıksa da her ikisi de Türkiye’nin yüz akı sanatçıları olarak, gelecek nesillere ilham oldular, ülkedeki sanat ortamına sundukları katkılarla zenginleştirdiler ve elbette ürettikleriyle çok insanı izlemeye doyamadıkları inceliklerle derin duygular hissettirdiler.
21 yıl sonra vuslat
Birlikte açtıkları son sergi, 2024’te İstanbul Evin Sanat Galerisi’nde olur. Zaten çok geçmez, 2005’te Nuri İyem, bu dünyadan göçer. 2011’de de Nasip İyem, seramiklerini yarattığı, çocukken çömlekçi dayılarının yanında aşık olduğu o çok sevdiği toprağa gider.
Şimdi tam 21 yıl sonra Nasip ve Nuri İyem, Bursa Tayyare Kültür Merkezi’nde Yasemin Bay’ın küratörlüğünü yaptığı “Gözlerimin Önündeyim” sergisiyle göz göze ve yan yanalar. Evin işbirliği ile açılan sergi Bursa'da 31 Kasım'a kadar ikilinin birbirlerine olan aşkı ve ikilinin sanata olan aşkını görmek için müthiş bir fırsat.
“Gözlerimin Önündesin” sergisi, Nasip İyem’in seramik ve pişmiş toprak yapıtlarını, Nuri İyem’in resimlerini, çiftin hayat hikâyesi ve aile fotoğraflarıyla bir araya getiriyor. Sergide aile koleksiyonunun yanı sıra Türkiye’nin önemli koleksiyonlarından yapıtlar da izleyiciyle buluşuyor. Anadolu’nun kültürel birikiminden beslenen ve kendi alanlarında Türk sanatına yön veren iki sanatçının bireysel üsluplarını, ortak duyarlılıklarını ve kesişen üretimlerini görünür kılıyor.
Anadolu’dan, geçmişin köklü uygarlıklarından yola çıkarak ortaya koydukları yapıtlarla bu toprağın sesi olan sanatçı çiftin “Gözlerimin Önündesin” sergisi, Nasip ve Nuri İyem’in sanatlarında ve yaşamlarında birbirlerine duydukları derin sevgiye, Anadolu’ya ve insana olan bağlılıklarına bir saygı duruşu niteliği taşıyor. Serginin, derin bir bağlılığa vurgu yapan başlığı, çiftin birbirlerinin daima zihninde ve kalbinde var olduğuna, hem hayata hem sanata bakma hallerine işaret ediyor.
Çiftin işlerinin işaret ettiği bir şey daha var: Resimlerde ya da seramiklerdeki kadınların belki hakları artık daha fazla fakat harcadıkları emek hiç ama hiç azalmıyor. Yine dünyayı onlar döndürüyor.

