Affet bizi Müslüm Baba

Sevag Beşiktaşlıyan, hastaneden iyi haberlerini beklediğimiz Müslüm Gürses’e çoğumuz tarafından edilen ayıbı yazdı.

Sevag Beşiktaşlıyan
besiktasliyan@agos.com.tr

Orta sınıf insanları, yarattıkları steril hayatın kirlenmesinden ve konforunun bozulmasından çok korkan ve acımasız tiplerdir. “Milli birlik ve beraberliğe muhtaç olunan günleri yaşarken”, sahnede trans bireylerin şakalarıyla eğlenmekten kırılıp, eve dönerken yolda gördükleri trans bireylere küfür edip arabayı üstlerine sürerler. Hangi kimliğe sahip olursa olsun, “sterilize olmayan” bir kavram, anlam dünyalarının içinde yer alamaz ve o şekliyle acımasızca dışlanmaya ve aşağılanmaya mecburdur.

Ben de böyle bir anlam dünyası içerisinde büyüdüm. Bizim evde belirli bir süre “arabesk” hep aşağılandı. Martin Stokes’un arabesk tanımını biraz değiştirecek olursak, “Batılı olduğu varsayılan bir ülkenin içinde sakladığı taşraya ve gecekondu mahallelerindeki şehirle pek bütünleşememiş köylü göçmenler arasında boy gösteren geleneksel unsurlarla yeterince bastırılamamış Arap etkilerinin kültürel iç içeliği”ne kapılma korkusuyla büyüdüm. Ortaokul ve lise boyunca müzik öğretmenim bırakın arabeski, sürekli övdüğü Batı müziğine daha yakın olabilecek müzik türlerini dahi “dolmuş müziği” diye aşağılayarak, bize müzik setinde çalıp duran senfonileri alkışlatırdı ve ben sürekli kendimde bir kusur arardım. Kendimi klasik müziği dinleyebilmeye zorlardım.

Fakat ergenliğin verdiği o dinmek bilmez kahır ve acıyla birlikte arabeskle tanıştım. Tesadüf odur ki, tam da o dönem, Türkiye’de arabesk orta sınıfın ilgi alanı içerisinde “sterilizasyon” sürecine girmişti. Orhan Gencebay, belki de en “politik” şarkısı Batsın Bu Dünya’nın remix versiyonunu piyasaya sürüyor, aynı şekilde İbrahim Tatlıses insanları hüzünlere gark etmek yerine ‘eller havaya’ya yöneliyordu, Ferdi Tayfur ise sanki olacakların farkına varmış Fadime’yi ‘köy’ünde halay çekmeye davet ederek, piyasadan bir anlamda çekilmişti. Müslüm Gürses de ilk kez bir Teoman şarkısını okuyarak kamuoyunu şok ediyordu. Gerçekten de yıllarca “kavruk” bir kültürün çevredeki ürünü olmuş bu çekingen, kısık sesli, belki de biraz da alt perdeden bir çığlık olan arabesk, gece kulüplerinden desibel sınırlarını zorlamaya başlamıştı.

Bu açıdan bir dönüm noktası da belki de Müslüm Gürses-Murathan Mungan işbirliğiyle çıkan müthiş Aşk Tesadüfleri Sever albümü oldu. 90’lar boyunca, hissettikleri acıların dozajıyla kendilerine zarar veren hayranıyla birlikte, orta sınıf için bir korku ve nefret nesnesi olarak marjinalize edilen Müslüm Gürses, artık ondan açıkça hoşlanmayan bir güruhun müzikçalarlarındaydı. Murat Meriç’in de bu hafta Agos’ta yazdığı gibi bu dönemden önce Müslüm Gürses dinlemek, en basit ifadesiyle bir dalga konusu olmak anlamına gelmekteydi. Fakat o güruh, bir anda Müslüm Gürses için “çok iyi yorumcu” hallerine geçiş yapabilmişti.

Çünkü Gürses, sterilize olmuştu. Uğruna kanlar döken “kavruk” insanlar (o dönem maganda, bir süre sonra apaçi olarak adlandırılacak) ve onu seyredebilmek için sabahlara kadar kuyrukların beklendiği halk konserlerinden ve gazinolardan uzakta temizdi Gürses, artık Babylon’un konforunda sahneye çıkabilirdi. Sanki bundan önce Müslüm Gürses diye bir fenomen yokmuş da, Türkiye’de çok zor bulunan bir tanınırlık mertebesinde değilmiş gibi, sanki kenarda kalmış ve geç keşfedilmiş bir değermiş gibi methiyeler düzüldü, düzdük Gürses’e. Fakat onu Müslüm Baba yapan değerleri yine görmezden geldik ve adeta onu besleyen damarlardan kopardık.

Belki de bu yüzden erken yoruldu Müslüm Baba, yataklara düştü. Seni Senden Vazgeçmem, Mesele veya Adını Sen Koy’dan ziyade Paramparça, Kadınım veya Sensiz Olmaz’daki müthiş yorumlarından tanıyan bir neslin afradı olarak özür dilerim, Baba. Hani diyorsun ya “varsa bir ayıbın günahın, paylaşırız burdayız oğlum” diye işte paylaşıyorum. Seni tanıyamadığımız için ayıbımız da günahımız da çok büyük. Bizi affet Baba, affet ki, önünde saygıyla eğileceğim bu tek bayrak yarıya inmesin, affet ki Sebahat Abla’yla Eşref Abi’nin kaderleri buluşsun artık, affet ki biraz daha yalnız kalmayalım Baba…

Kategoriler

Şapgir