Agos'un bu haftaki başyazısında, Episkopos Sahak Maşalyan'ın yönetim kademelerindeki keyfi uygulamara yönelttiği eleştiri yer alıyor: 'Devletin azınlık vakıflarına dönük ayırımcı ve gasp odaklı uygulamaları, mülklerin kısmi de olsa geri verilmesi ile bir nebze düzelirken, yeni mülklerin getirdiği gelirin eşit ve sağlıklı dağılımı, yönetimlerin en büyük sınavı olarak orta yerde duruyor.'
Ermeni toplumunun gündeminde bu hafta Kilise'den yükselen bir ses vardı. Türkiye Ermeni Patrikhanesi'nin faal olan ruhanileri arasında kıdem ve rütbe olarak iki numaralı ismi Episkopos Sahak Maşalyan, 25 Mayıs'ta Yeniköy Surp Küd Dıpo Kilisesi Vakfı’nın Sevgi Sofrası’nda yaptığı konuşmada, vakıf yönetimini il genelinde seçim yaptığı için mahkemeye verenleri çok sert bir dille eleştirdi.
Sahak Sırpazan, yönetim kademelerindeki keyfi uygulamalar ve koordinasyon eksikliğine dikkat çektiği konuşması ile esasen Ermeni toplumunun son dönem kargaşasından duyduğu hoşnutsuzluğa da tercüman oldu. Bu tabloda Patriklik makamının her gün hissedilen fiili boşluğu ve bir türlü Patrik seçiminin yapılamayışının da rol oynadığı aşikâr.
Devletin azınlık vakıflarına dönük ayırımcı ve gasp odaklı uygulamaları, mülklerin kısmi de olsa geri verilmesi ile bir nebze düzelirken, yeni mülklerin getirdiği gelirin eşit ve sağlıklı dağılımı, yönetimlerin en büyük sınavı olarak orta yerde duruyor. Denetime açık ve işbirliği içinde hareket eden merkezi bir sivil yapılanmaya duyulan ihtiyaç çok açık.
Sahak Sırpazan, “Yeniköy gibi seçmeni azalmış, hiç kalmamış bir yönetimin, seçimi İstanbul geneline açmasından daha doğru bir karar olabilir mi? Peki buna itiraz eden, böyle bir semtin seçiminin sadece 10-15 kişiyle yapılmasında bir yarar görenler, bu cemaatin en aşağılık adamları değil mi?” diye sorarken, suistimallerle gündeme gelen yönetimlere de son uyarısını yapmış oldu. Gazetemizin de yakından takip ettiği seçim yönetmeliği ve diğer can alıcı meselelere ortak tutumla sahip çıkan ve çocukların geleceğini merkeze alan bir zihniyetle hareket etmedikçe, kalıcı ve güven telkin eden bir sistem oturtmak mümkün değil.
Sahak Sırpazan’ın ‘acı konuşan dost sesi’ne kulak verilmesi ümidiyle...