Halep Kurtarma Evi’nin kayıtları Türkçede

Ermeni Soykırımı’ndan kurtulan Ermeniler için faaliyet gösteren Halep Kurtarma Evi’nde kalan Ermenilere ait dosyaların Türkçesi ‘Halep Sığınma Evi 1922-1927’ ismiyle yayımlandı. Alfa Yayınları'nda çıkan kitap Eski Genelkurmay ATASE Başkanlığı Arşiv Şube Müdür Ahmet Tetik ile yayıncı Cihan Güneş tarafından yayına hazırlandı.

1923’te Halep Kurtarma Evi’ndeki Ermeni yetimler.

EMRE CAN DAĞLIOĞLU
misakmanusyan@gmail.com

Halep Kurtarma Evi’ni Milletler Cemiyeti’nin emriyle kuran Danimarkalı misyoner Karen Jeppe’nin 1922-1927 yılları arasında tuttuğu kayıtlardan oluşan kitapta, Sığınma Evi’nde kalan 1.184 Ermeni kadın ve çocuğun hayat hikâyeleri yer alıyor. Jeppe’nin bu kayıtlara düştüğü kişisel nota göre, Milliyetler Cemiyeti Komiseri olarak görev yaptığı sırada kurtardığı insanların sayısı ise yaklaşık 1.700.

469 kadın, 684 erkek

Birleşmiş Milletler’in Cenevre’deki arşivinde bulunan 12 defterden oluşan kayıtlar, kalan kişilerin isimleri, hatırlıyorlarsa baba ve anne adları, memleketleri, yaşları, katılış tarihleri ve varsa fotoğraflarıyla birlikte, eğer hatırlıyorlarsa 1915’ten sonra neler yaşadıklarını içeriyor. Bu bilgilere göre, kurtarılan Ermenilerin 469’u kadın, 684’ü ise erkek. 1 yaşından 61 yaşına kadar uzanan yaş skalasında kurtarılanların en yoğun yer aldığı yaş aralığı ise 15-20. Tetik ve Güneş’in tespitlerine göre, Kurtarma Evi’ne gelen kadınlardan yalnızca 5’i cinsel şiddete maruz kalırken, toplamda 18 kişi sözlü şiddete maruz kalmış. Kurtarılanların yaklaşık yarısı Türk, Kürt veya Arap aileleri tarafından alıkonulmuş kadın veya çocuklar. Kitapta kaçırılmış olanların sayısının 348 olduğu tespit ediliyor. Erkek çocuklar, çoğunlukla çoban olarak çalışmaları için kaçırılırken, kız çocuklar zorla evlendirilmeleri için ailelerinden koparılıyor. Kurtarma Evi’ne gelen çocukların yaklaşık üçte biri ailelerinin saldırıya maruz kaldığını hatırlıyor. Kitapta yer alan hikâyelerde, bir şekilde ailelerinden uzaklaşmış bu insanların çoğu, soykırım sonrasında hiç Ermeni kalmadığını düşünüyor, ancak “Ermenilerin Halep’te toplandığı” haberi kendilerine ulaşınca her şeyi bırakıp Halep’e kaçıyorlar. Kurtarma Evi’ne gelenlerin yaklaşık üçte biri bir şekilde yakınlarına teslim edilirken, geriye kalanlar ya Jeppe tarafından kurulan tarım kolonisinde çalışıyor ya da kendine bakacak duruma geldiğinde evden ayrılıyor.

‘Dalgakıran’

Konuyla yakından ilgilenenler içinse bu kitapta yer alan kayıtlar yeni değil. Taner Akçam, Dicle Akar ve Matthias Bjørnlund’un beraber yürüttükleri proje kapsamında armenocide.de adresinde İngilizce olarak yayınlanan bu kayıtların Türkçeye çevrilmesi bekleniyordu. Konuyla ilgili görüşünü sorduğumuz Akçam, kitabın yayınlanması işine onların projeleriyle başlandığını tahmin etmediğini, ancak bu kitabın bir nevi ‘dalgakıran’ görevi görmek için çıkarıldığını söyledi. Projenin bir diğer yürütücüsü Bjørnlund da, bu kitabın bu belgelerin 2015’ten önce soykırım bağlamında anlatılmasını engellemek için bir girişim olabileceği görüşünde. Zira kitabın ‘Sunuş’ bölümünde “1915 olayları”, Ermenilerin “sevk ve iskanı”nda ve sonrasında çıkılan zorlu yolculuk sırasında birçoğunu hayatını kaybetmesi olarak yorumlanıyor ve bu olayların çerçevesi “bütün Osmanlı vatandaşlarının acı çektiği trajik bir dönem” olarak çiziliyor.

Yayınevinin tasarrufu

Kitabı yayına hazırlayanlardan Ahmet Tetik ise konuyla ilgili olarak projeden haberdar olduğunu, ancak kendilerinin bu kayıtlar üzerine çalışmaya iki yıl önce başladıklarını söyledi. Tetik, kitabın “2015’e hazırlık” olarak yayınlandığı düşüncesi için “Böyle düşünmek suizan olur. Yaşananların canlı tanıkları olması açısından önemsedik ve yayınlamak istedik” dedi. Tanıklar planlı bir katliamdan bahsetmediği için böyle bir şey olduğunu iddia edilemeyeceğini öne süren Tetik, harbin getirdiği asayişsizlik ortamından kaynaklanan olaylar yaşandığını ve Türklerin de benzer acılar yaşadığını dile getirdi. Türkçe kaynaklarda Halep Kurtarma Evi olarak geçen kurumu anlatan bir kitaba neden ‘Halep Sığınma Evi’ ismini verdiklerini sorduğumuzda, Tetik, ismin ‘Kurtarma Evi’nin okuyucuya bir şey anlatmayacağı düşüncesiyle yayınevinin tasarrufu olarak böyle konulduğunu cevabını verdi.