BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Hep böyle miydik?

İnsan olarak ne zaman bu kadar vahşileştik acaba? Hep böyleydik de, eskiden her şey bu kadar kolay gözler önüne serilemediğinden, görmüyor, bilmiyor muyduk? Yoksa bir vahşet virüsü salındı ve salgın hastalık gibi yayılıyor mu dünyaya? Ya da o kadar kötü müydü zaten insanın özü, ve artık bastırılamaz mı oldu? Bir paylaşım sitesinde gördüğüm ve günlerce uyuyamama sebep olan bir vahşet olayı, daha sonra bin beterini duyduğumda önemsiz kaldı. Paylaşım sitesindeki olayda, birtakım sapık insanlar, hobi olsun diye, canlı kedileri yem yapıp köpekbalığı yakalıyorlardı, yani sırf zevkine. Kahkahalarla gülerek çektikleri ve keyifle paylaştıkları videoda, o zavallı hayvanlar, büyük bidonlarda canlı yem olarak muhafaza ediliyor, sonra canlı canlı kancalara takılıp denize sallandırılıyorlardı. Sapıklar, suda çırpınan yemi yutan köpekbalıklarını tekneye alıyor, poz verip fotoğraf çekiyor, sonra onu da öldürüp suya atıyorlardı.

Dedim ya, günlerce uyuyamadım, gözümün önünden gitmedi. Kimi “Ne diye paylaşıyorsun? Sonuna kadar izlemeye tahammül edemedim” dedi. Daha çok insan görsün de bela okusun diye paylaştım, kesmedi, buraya da yazıyorum. Kimi de inanmak istemedi, “Böyle şey olmaz, düzmecedir” dedi. Eh, ne düzmeceler görüyoruz, neler “düzmecedir” diye örtbas ediliyor... İyi de, nasıl düzülecek böyle bir şey? Kedi kesip de dünyaya ilan eden veledi görmedi miydik? O da mı düzmeceydi? Varsayalım ki hepsi öyle, neden böyle şeylere ihtiyaç duyuluyor? Bu manyaklar neden yaşıyorlar? Daha da önemlisi, böylesine bir vahşet nasıl bulaştı insanlığa?

Bu kadar etkilendiğim bir vahşet nasıl önemsiz kaldı dersiniz? Irak’ta insanın insana uyguladığı vahşeti, bizzat bir tanığından duyunca, resimlerini görünce... Nasıl olduğunu sormayın. Oluyor bazen, iyi veya kötü rastlantılar. Karşılaşıyor insan, hiç yapısına uygun olmayan yaşanmışlıklarla. Haberlerde izlediklerimiz, paylaşım sitelerinde gördüğümüz, kesik kafa ‘selfie’leri vızıltı kalır. Anlatmayacağım, anlatamam. Zaten neye yarar? Ve de o, benim işim değil. Savaş muhabiri miyim? Genç olsam da olamazdım zaten.

Benim derdim, günden güne artan ve insanlığın geleceğini tehdit eden vahşet. Cinayetler bile vahşileşti artık. Cinnet getirip çekip vurma falan bile yok, kesmek var, deşmek var, parçalamak var, ezmek var. Ne oluyor, nasıl oluyor? Dünya dışından, görünmez kozmik saldırılarla insanlık çıldırtılıyor mu? Yoksa, büyük paralar karşılığında insanların beyinleri mi etkileniyor? Doğarken genleriyle mi oynanıyor? Sebep ne? Pek kalabalıklaşan dünyanın yükünü mü hafifletmek? Ne için? Azalan enerjileri paylaşmak için mi? Bozulan iklimleri düzeltmek için mi? Düşündükçe kafayı yer insan.

Biliyor musunuz, artık her fırsatta “İyi ki çocuğum yok” diyorum ve kabul etmek hiç hoşuma gitmese de, iyi ki genç değilim. Dünya için, ülkem için, yaşadığım şehir için, insanı insan yapan her şey için bunca endişe duyarak nasıl büyüyecektim, nasıl çocuk büyütecektim? Ama çok cahil olmak, evimden başka dünya bilmemek, hatta belki de biraz aptal olmak isterdim valla. Hiçbir şeye aklım ermeseydi, etrafımla ilgilenmeseydim, dünyada olup bitenlerden haberim olmasaydı mutlu olurdum herhalde. Yok mu öyle insanlar? Geçen gün tesadüfen kısa bir süre sohbet etmek zorunda kaldığım biri, “Yahu, telefonla insanları takip ediyorlarmış, her konuştuğumuzu dinliyorlarmış, hayret bir şey, ‘tıp’ ne kadar ilerledi” dedi. Ben de beş dakika öncesinde, kalkmış, şeker hastası olan eşinin, şekeri düşüyor diye gece kalkıp bir kâse pekmez yemesinin ne kadar yanlış olduğunu ve “Ah şu Marmaray’ın etrafı cam olsaydı da, giderken balıkları göreydik keşke” demesine karşılık, uzun uzun, aslında nereyi oyduklarını filan anlatmaya çalışmıştım. Hatta ‘denizin tabanı’nın ne olduğunu anlamadığında da çok şaşırmıştım. Ama ‘tıp’ deyince artık sustum. Resmen “Bir iki üç, tıp!” oldum yani, hani çocukken oynardık ya...

Halkımızın cahil kalmasını o yüzden tercih ediyorlardır belki de tepemizde oturanlar. “Biz ne diyorsak doğrusu odur” diyebilmek için. İnandırarak adam kazanmak için. İnanmak bilmenin önüne geçti mi tehlike yaratır, yeri geldiğinde vahşete mazeret bile olur. Bu konuda söyleyecek daha çok şeyim var ama ne yazık, ülkemizde çenesini tutamamak da tehlike yaratır.

Ancak, kendi inancım doğrultusunda, insanlığın beni dehşete düşüren bu vahşetten kurtulması için dua edebilirim, o kadar.