10 Ekim 2014, iki önemli sebeple, Ermenistan’ın modern tarihinde iz bırakacak. Birincisi, Belarus’un başkenti Minsk’te imzalanacak olan, Ermenistan’ın Avrasya Birliği’ne üyelik anlaşması. İkincisi ise, hükümetin önerdiği yeni anayasa kararına karşı, aynı tarihte Yerevan’da düzenlenecek olan protesto. Anayasaya karşı işbirliği yaparak güçlerini birleştiren üç siyasi parti, şimdiden çeşitli şehirlerde çalışmaya başlayıp, Yerevan’daki büyük protestoya odaklanmış. Bu üç parti, açıklamalarında, hükümetten istifa talep etmeyeceklerini ve protestonun Avrasya Birliği anlaşmasına karşı olmadığını belirtseler de, aslında her şey birbirine bağlı.
Hükümet, Avrupa’dan uzaklaşmak anlamına gelen, Avrasya Birliği’ne üye olma kararını, kimseye sormadan almıştı. Ne meclise sunulan, ne de halka sorulan ve bir gecede alındığı söylenen bu karar, Ermenistan’ın siyasi ve ekonomik kaderini değiştirecek. Yeni anayasanın bu hükümete yani Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’a, iktidarı elinde tutma imkânı sunmakta olduğu, artık sır değil. Bu bağlamda, yeni anayasaya karşı birleşmek, aynı zamanda Avrasya Birliği üyeliğine de karşı olmak anlamına geliyor.
Yeni anayasaya karşı çıkan partilerin tümü Azkayin Joğov’da (Millet Meclisi) temsil ediliyor. Bu partiler, Serj Sarkisyan’ın Hanrabedagan (Cumhuriyetçi) Parti’sinden sonra gelen en güçlü üç parti. Kendisi de iş adamı olan ve Ermenistan’ın iş dünyasından birçok kesimi yanına alan Gagig Dzarugyan’ın Parkavac Hayasdan (Müreffeh Ermenistan) Partisi, bu üçlü harekâtın en güçlü bileşeni. İkinci sırada, Ermenistan’ın ilk cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan’ın kurduğu koalisyon partisi Hayots Azkayin Kongres (Ermeni Milli Kongresi) bulunuyor. Üçüncüsü ise, başında, geçen seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olan ve 1992-1993 yılları arasında dışişleri bakanlığı yapan Raffi Hovannisyan’ın bulunduğu Jarankutyun (Miras) Partisi.
Bu üç partinin toplam oy oranının %40-45 olduğu sanılıyor. Bu oran, hükümetin daha güçlü olduğu anlamına geliyor ama göz ardı edilecek kadar az da değil. Ermenistan’da, oy tercihlerinin hiçbir zaman ideolojiyle örtüşmemesi sebebiyle, partilerin manevra alanının büyük olduğu biliniyor.
Ancak oyunu bozan bir unsur var; Taşnaktsutyun Partisi. Taşnaktsutyun, Diaspora’nın tartışmasız en güçlü partisi olsa da, Ermenistan’da fazla oy alamıyor. %5-6 oranında oy toplayabilen partinin etkili olamayacağı düşünülse de, bu doğru değil. Ermenistan’da, partiler için Meclis’e girme barajı %5; dolayısıyla, Taşnaktsutyun, Meclis’te temsil edilen dört muhalefet partisinden biri. Geçen haftaya kadar yeni anayasaya karşı birlikte hareket eden partilerin arasında Taşnaktsutyun da vardı.
Ancak ne olmuşsa, ne pazarlıklar dönmüşse, Taşnaktsutyun 10 Ekim’deki protestoya katılmayacağını açıkladı. Partinin açıklamasında, her zaman başbakanlık sisteminin getirilmesini savunduklarını ve şimdi fırsat varken, buna karşı çıkmayacaklarını belirtti. Ancak muhalefetteki diğer üç partiye göre, Taşnaktsutyun, Serj Sarkisyan’la gelecek hükümette birkaç bakanlık için anlaşmış bile. Bir yandan hükümet, diğer yandan muhalefet, ülkeyi adeta ikiye bölerek kutuplaşmaya giderken, Taşnaktsutyun’un saf değiştirmesinin ne demek olduğunu anlamak zor değil.
Peki, muhalefet üçgeninin harekâtı başarılı olabilir mi? Şehirlerde yapılan yürüyüşler, meydanlardaki toplantılar pek de parlak bir gelecek vaat etmiyor. Hükümet tabii ki bu soruna odaklanmış durumda; elindeki her imkânı kullanarak, harekâtın güçlenmesini engelliyor. 10 Ekim’e bir hafta kala, sokakta neler olacağını kimse tahmin edemiyor, ancak bir hafta Ermenistan için uzun bir süre. Hanrabedagan Partisi’nin içindeki küçük bir çatlak, işleri Serj Sarkisyan aleyhine çevirebilir. Bu çatlakların dedikodusu her gün gazetelerde yer alıyor ve sokakta konuşuluyor. Hele bir de, Sarkisyan Avrasya Birliği Anlaşması’nın yerine, bir an için olsun Batı’ya dönecek olursa, Rusya’yı da kaybeder ve yalnız kalır.