VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Ermenistan’ın bağımsızlığı tehdit altında

Ermenistan’da, gösterilerin ve mitinglerin ardından, halk bir kez daha gerçeklerle yüz yüze kaldı. Bunlardan en önemlisi, Ermenistan’ın artık bir Avrasya devleti olmaya çok yaklaşmış olması. Mayıs 2014’te Rusya, Belarus ve Kazakistan arasında yapılan bir anlaşmayla kurulan birliğe, geçen hafta Ermenistan da üye oldu. Teorik olarak hâlâ sonuçlanmayan üyelik kararının parlamentodan geçmesi gerekiyor. Karar, en erken 1 Ocak 2015’te yürürlüğe girecek. Ama Avrasya Birliği üyesi bir diğer ülke olan Kazakistan, anlaşmaya onay vermiş ve uygulama aşamasına geçmeye hazır durumda. Bir ekonomik birlik olarak tanımlanan Avrasya Birliği’nin çerçevesinin, yakın gelecekte siyasi ve askeri işbirliğini de kapsayacak şekilde genişletileceği söyleniyor.

Rusya ile halihazırda üst düzeyde işbirliği içinde iken, Avrasya Birliği’ne üye olmak Ermenistan için neyi değiştirebilir? Tabii ki, böyle bir blokun üyesi olmak, Avrupa’dan, az da olsa, uzaklaşmak demek olacak. Ermenistan Avrupa Birliği’yle işbirliği tezkeresini imzalamaya hazırlanırken bir ‘u dönüşü’ yaparak, rotayı Avrasya’ya çevirmişti. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın, bu kararı bir gün içinde aldığı söyleniyor. Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da diaspora temsilcileriyle yaptığı bir görüşme sırasında, Sarkisyan, kendisine yöneltilen “Neden halka sormadan karar aldınız?” sorusuna, “Bir günde nasıl herkese sorabilirdim?” şeklinde cevap vermişti. Avrasya Birliği’ne üye olmak için Rusya’nın baskısıyla attığı imza, Ermenistan için çok şey değiştirebilir.

Avrasya Birliği üyeliğinin Ermenistan’a sağlayacağı en önemli avantajlardan biri, Rusya’dan daha ucuza doğal gaz alabilmek olacak. Üyelik, ayrıca, ihracat için Ermenistan’a yeni büyük pazarlar açacak. Anlaşmanın, serbest dolaşım maddeleri de içerdiği için, işsizlik sorunlarına da çözüm getirmesi bekleniyor. Ancak Ermenistan’ın, kazançtan çok kaybı olacağını söyleyenler de var. Böyle bir anlaşmanın, Ermenistan’ın temel sorunlarına (dış göç, sisteme güvensizlik, zayıf ve etkisiz otorite vs.) çözüm getirmeyeceği aşikâr. Belki de, bu sorunları daha da derinleştirecek, hatta yeni sorunlar da doğuracak. En önemli sorun, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’yle ilgili. Avrasya Birliği üyesi olan ülkelerin, diğer ülkelerle arasında gümrük kapıları yani sınırlar olması gerekiyor. Avrasya Birliği’ne, ancak Birleşmiş Milletler’in tanımladığı sınırlar çerçevesinde üye olunabildiği için, Karabağ’ın üyeliği gri alana düşüyor. Karabağ ve Ermenistan arasında bir gümrük kapısı var ama, bu kapı, karayolunun üzerinde yer alan, göstermelik, küçük bir butikten ibaret.

Aralık 2013’te Rusya enerji devi Gazprom’la yapılan ve parlamento tarafından onaylan anlaşma, Ermenistan’ın enerji sektörünü, Rusya’ya daha da yakınlaştırmayı hedefliyordu. O tarihten Ekim 2014’e uzanan süreçte, Ermenistan’ın Rusya’ya daha bağımlı hale geldiği söylenebilir. Hatta, kimilerine göre bu dönemde Ermenistan Rusya’nın bir eyaleti haline geldi.

Ermenistan’ın içinde bulunduğu talihsiz durum, hükümetlerinin, cumhurbaşkanlarının, çeşitli partilerin üyelerinin ve oligarşi yöneticilerinin sorumsuzluklarından kaynaklanıyor. Diaspora’da ise, en kolay şey, bir tür ‘vatanseverlik’le, gerçek olmayan bir bağımsızlığı yüceltmektir; sıra gerçek işe gelince, herkesin kaçacağı bir deliği vardır. 1991 yılının üzerinden 23 yıl geçtikten sonra, Ermenilerin üst üste yaptığı hatalar, yanlış tercihler ve açgözlülük bir araya geliyor, bir Avrasya Birliği anlaşmasıyla somutluk kazanıyor ve herkesi kemiriyor.

Ermenistan bir gün bağımsızlığını kaybedebilir. Yirmi yıldır mücadele ettiği, ve uğruna her şeyden vazgeçtiği Karabağ’ı da kaybedebilir. Zaten, Karabağ için tüm Batı’dan uzaklaşıp, Rusya’nın kölesi haline gelmiş durumda. Ancak tüm bu alametlere ve kehanetlere rağmen, Ermenistan halkı Avrasya Birliği sayesinde daha iyi yaşayabilecekse, öncelikler değişir. Evet, bağımsızlık çok önemli, ama Ermeniler için bir ‘lüks’ ise, yapılacak ne kalıyor geriye?