Dansın büyüsü buradaydı

Ermenistan Devlet Dans Topluluğu (Bari Bedagan) Maral Müzik ve Dans Topluluğu’nun davetiyle İstanbul’da sahne aldı.

28 Nisan Perşembe akşamı İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen gösteriyi yaklaşık 2500 kişilik bir seyirci topluluğu izledi. Geçen yıl yaptıkları turneyle dünyanın çeşitli sahnelerinde izleyiciyle buluşan topluluk, İstanbul’a Aret - Monik Ergan çiftinin sponsorluğuyla geldi. 

İzleyiciler arasında Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Sahak Maşalyan, Türkiye Ermeni Katolikleri Ruhani Önderi Kerabaydzar Levon Zekiyan, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ermenistan Daimi Temsilcisi Arsen Avagyan, CHP İstanbul milletvekili Selina Doğan, CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat ve beraberindeki heyet de yer alıyordu. Gösteri öncesinde, gecenin ana sponsoru olan Aret-Monik Ergan çiftine bir plaket takdim edildi. Monik Ergan, yaptığı kısa konuşmada, böyle bir gösteriyi ortaya çıkarmak için ne kadar büyük bir emeğin söz konusu olduğunu çok iyi bildiklerini söyleyerek, grubun çalıştırıcıları Garbis ve İris Çapkan çifti başta olmak üzere emeği geçen herkesi yürekten kutladığını ifade etti. Ergan’ın konuşmasından sonra, salonun tahsis edilmesini sağlayan, Şişli Belediye Başkanı danışmanlarından Vazken Barın’a da bir plaket verildi.

Muhteşem orkestra

Maral Müzik ve Dans Topluluğu’nun aynı salonda geçen yıl sergilediği görkemli ‘35. Yıl’ gösterisinin dekorunu oluşturan Mardiros Saryan’ın pastoral tablosu, bu gösterinin de arka planında yer alıyordu. 80’li yıllarda plaklar ve videokasetlerden takip ettikleri Bari Bedagan topluluğuyla bağlarını Maral’ın kurucusu Benon Kuzubaş’ın Ermenistan ziyaretleriyle pekiştiren Maral’lılar, Bari Bedagan dansçılarının sahneyi paylaştığı ilk topluluk olma onuruna da kavuştu.

Maral’lılara ilham veren topluluk, sahneye, klasikleşen dansı ‘Pert Bar’ ile çıktı. On yıldan uzun bir süredir Maral gösterilerinin neredeyse tamamında sahneye ruh katan, Hayk Krikoryan’ın yönetimindeki 15 kişilik Bari Bedagan orkestrası, bu gösterinin de en kıymetli unsurlarındandı. Orkestra, dansçılarla birlikte salondakileri de coşturmayı başardı.

Üç saat süren büyü

‘Pert Bar’ın ardından, ‘Azkagran Bar’ ile Maral sahne aldı. Üçüncü performansta, Khaçadur Avedisyan’ın müziği eşliğinde, Bari Bedagan’ın dansçıları ‘Gagaçner’ ile lalelerin zarafetini yansıttı sahneye. Grubun erkek üyeleri ‘Hovivneri Bar’la sahneye geldiğinde, Bari Bedagan’ı dünyanın sayılı dans gruplarından biri yapan belki de en önemli özellik olan dansçıların çevikliği ve akrobatik figürleri sergilendi. ‘Artsakhi Bar’, ‘Muş’ ve Gayane Balesi’nden ‘Uzundara’ gibi eserlerin başarıyla sahnelendiği ilk bölümün finalini, Bari Bedagan, ‘Nor Zartonk’la görkemli bir şekilde yaptı. Toplam üç saat süren müziğin ve dansın büyülü dünyası, Gagik Garabedyan’ın koreografisiyle sahneye konan ve iki grubun birlikte, neredeyse iki yüz dansçıyla sergilediği, Anadolu topraklarının ortak dansı ‘Koçari’ ve ‘Ververi’yle son buldu.

‘Her gün çalışıyoruz’

Gösterinin sonunda Bari Bedagan’ın genel sanat yönetmeni Asadur Garabedyan’la konuşma fırsatı buldum. İstanbul’dan seyircinin takdirini alarak dönmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyleyen Garabedyan, dansçıların nasıl yetiştiğine dair sorumu şöyle yanıtladı: “Dansçılarımızı Devlet Konservatuvarı’nın dans bölümünden seçiyoruz. Buradaki dört yıllık eğitimin ardından grubumuza katılmak için başvuruyorlar; topluluğumuzun karakterine uyduğuna inandığımız adayları seçiyoruz. Bu, bizimle hemen sahneye çıkacakları anlamına gelmiyor. Genelde iki yıl süren bir çalışmanın ardından Bari Bedagan’la sahne almaya başlıyorlar.”

Ermenistan Devlet Sanatçısı unvanına sahip olan sanatçı dansa başlamak için en iyi dönemin altı-yedi yaş olduğunu söylüyor: “İyi bir çalıştırıcıyla bu yaşta başlayanlar çok iyi bir temele sahip olabilir. Fakat yanlış eğitilmişlerse yanlışı düzeltmek çok zordur, o yüzden doğru eğitim çok önemli.” Garabedyan, Sahnede her biri en az on yıl eğitim almış sanatçıların olduğu anlamına gelen bu açıklamanın ardından, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bizimki her gün yapılması gereken bir çalışma. Bu gösterinin ardından bir-iki gün dinleniriz, sonrasında çalışmalarımıza tekrar başlamamız gerekir. Yoksa bu performansı gösteremeyiz.” Garabedyan, halk dansları figürlerinde balenin etkisinin hissedilmesini ise şöyle yorumluyor: “Bu, doğrudan klasik baleyi alıp dansa uyarlamak değil. Bir sentez oluşturmaya çalışıyoruz. Sonuçta 2016 yılındayız, 1900’lerin başında yaşamıyoruz; zamana ayak uydurmalıyız. Dünya gelişirken dans da gelişiyor. Geleneksel danslarımızı korurken, seyircinin seyretmekten zevk alacağı yenilikler ortaya koyuyoruz. Bu bizim için bir zorunluluk değil, işimizin yaratıcılık gerektiren, keyifli tarafı.”

Maral versiyon 2.0

Garbis Çapkan’ın genel sanat yönetmenliğinde 15 yılı aşkın bir süredir önemli başarılara imza atan topluluğa son yıllarda grubun deneyimli dansçılarından Sarem Külegeç Şeşetyan da çalıştırıcı olarak katkı sağlıyor. 35 yıllık bir geleneği başarıyla devam ettiren topluluk, bugüne kadar yüzlerce genci Ermeni halk danslarıyla tanıştırdı. Esayan Derneği çatısı altında sosyal açıdan dikkat çekici bir iş yapan topluluğun, sahne arkasında ve dışarıdaki organizasyon becerisi de kendini belli ediyor. Amatör ruhla çalışan dansçılar, bugüne kadar sahnede kendilerinden beklenenden çok daha fazlasını ortaya koydu; bu da topluluğa yönelik beklentileri yükseltiyor. Ermenistan’daki profesyonel toplulukla yakın ilişki, kendilerini bu işe adamış çalıştırıcılar ve organizasyon becerisi bir araya geldiğinde, Türkiye’de, hatta dünya sahnelerinde isimlerinden söz ettiren profesyonel dansçılar pekâlâ yetişebilir. Topluluğun birinci versiyonu bu noktaya gelmişken, kim bilir belki de, geleceği planlamanı zamanı gelmiştir...

Ermenistan bayrağı

Ermenistan Devlet Dans Topluluğu’nun İstanbul’da olması başlı başına önemli bir olaydı. İlk kez 2000 yılında Türkiye’ye gelen grup, o tarihte Agos’un manşetinde yer bulmuş ve Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink başyazıda şu satırlara yer vermişti: “Ermenistan’la iyi ilişkilerin kurulması, bu tarihi sorunu da kendi asli alanına, bu topraklara ve sorunun asıl sahibi iki halk arasında kurulacak diyaloğa taşıyacak, artık ondan sonra da üçüncü ülkelere bu konularda istedikleri gibi dans edebilecekleri bir alan kalmayacaktır. Aralık ayı başında üç gösteriyle İstanbullu sanatseverlerin karşısına çıkacak olan Ermenistan Devlet Dans Topluluğu’nun gösterileri gerçek dansın ve bu topraklardan fışkıran içten duyguların bir kez daha birlikte yaşanması için önemli bir girişim. Bu tür etkinliklerin çoğalmasına kapıları açık tutmak, teşvik etmek, zemin hazırlamak aslında ‘Ermeni Sorunu’nun da sorun olarak ortadan kalkmasının ta kendisidir.” Bu tarihi ziyaretin ardından Bari Bedagan 2006’da da Türkiye’ye gelmiş ve şüphesiz, Hrant Dink’in bahsettiği amaca hizmet etmişti. Geçen Perşembe akşamı yapılan gösteri de en az öncekiler kadar tarihi öneme sahipti. Karabağ’daki savaş durumu ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu gergin iklimin güvenlik endişelerini üst düzeye çıkarmasıyla, grubun birkaç üyesi Türkiye’ye gelmemiş olsa da, etkinliğin öncesinde ve sonrasında hiçbir olumsuzluk yaşanmadı. Gösterinin başında, daha sonra Ermenistanlı olduğu anlaşılan bir gencin protokol sıralarının önünden Ermenistan bayrağıyla geçerken apar topar salondan çıkarılması, yaşanan tek olumsuzluk olarak akıllarda kaldı. Zira Ermenistanlı genç, devlet dans topluluğu sahnedeyken belki de eksik olan tek şeyi tamamlamıştı. Diplomatik ilişkinin olmadığı Ermenistan’ın devlet topluluğu gelmişken, bir bayrağın bu denli sorun yaratması yadırgatıcıydı.




Yazar Hakkında

1979 İstanbul doğumlu. Toplum bölümünün editörü, demokratikleşme, insan hakları, inanç özgürlüğü ve azınlık vakıflarıyla ilgili haberler yapıyor.