Medz Bazar müjdesini istiyor!

Paris’te kurulan ve ilk albümü ‘Kokoreç’le kısa sürede farklı ülkelerde yaşayan Ermeniler arasında adını duyuran Collectif Medz Bazar, yakında ikinci albümüyle dinleyicisiyle buluşacak. İki hafta önce internette yayınladıkları bir videoyla destek beklediğini açıklayan grup üyeleri, sonbaharda çıkacak yeni albümlerinin çalışmalarına hız vermiş durumda. Yeni albüm hakkında Collectif Medz Bazar’ın kurucularından Vahan Kerovpyan ve Shushan Kerovpyan’la konuştuk.

Medz Bazar’ın kolektif bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz. Bu kolektif, bugün nasıl bir hal almış durumda?

Vahan Kerovpyan: Medz Bazar, yedi kişiden oluşan bir grup. Ama bu yedi kişilik kökün yanı sıra bünyesinde düzenli olarak görev alan pek çok isim var. Bunların bazısı enstrüman çalarak, bazısı albüm kapağı tasarlayarak, bazısı albüm tanıtımı için film çekerek gruba katkı sağlıyor. Bu isimler, grubun ikinci bölümünü oluşturuyor. Ana kadro olan ilk bölüm söylediğim gibi, yedi müzisyenden oluşuyor.

İkinci albümünüz için hazırlıklarınızı sürdürüyorsunuz. Repertuvarınızda neler var ve şarkıları nasıl seçtiniz?

Shushan Kerovpyan: Albümde son iki yıldır repertuvarımıza giren şarkılar yer alacak. Bunların arasında bir önceki albümde olduğu gibi geleneksel şarkılar da var. Örneğin kendi yorumumuzla seslendirdiğimiz ve bir şekilde ‘Medz Bazar’laştırdığımız Ermenice bir halk ezgisi olacak. Bunların yanı sıra önceki dönemlere nazaran daha çok kendi bestemiz olan şarkılara yer veriyoruz. İkinci albümde geleneksel şarkılar ve kendi eserlerimiz hemen hemen eşit sayıda. Özellikle son 1,5 yılda pek çok şarkı besteledik. Bunlar sadece Ermenice değil, aynı zamanda Fransızca, Türkçe ve İngilizce. Dolayısıyla albümde dört dilli şarkılar olacak. Şarkılarımızda birçok konu anlatıyoruz. ‘Ariur ar Ariur’ gibi, aslında ciddi olan konuları daha yumuşak ve ‘gülünç’ biçimde anlattığımız şarkılar var. Tabii yalnızca ciddi konuları işlemiyoruz şarkılarımızda. Örneğin geç kalmakla ilgili bir şarkı var. Geç kalmak, gecikmek, geç uyanmak, bir şeyler kaçırmak... Gecikmeye dair bir şarkının nasıl oluştuğunu az çok tahmin edebilirsiniz; çünkü grupta Ermeniler ve Türkler var. Şarkıyı yazanlar da Fransızlar!

‘Tsovits Tsov’ yarışmasına ‘Ariur ar Ariur’ (Yüzde Yüz) şarkınızla katıldınız. O şarkıda diasporalı Ermeni olmayı ve özellikle Fransalı Ermenilerin Ermeniliğe ve Ermeniceye dair hissiyatlarını eleştirel sözlerle ele almıştınız. Gelen tepkiler ne yöndeydi?

V. K.: Şarkıyı dinleyen ve videoyu izleyenlerin büyük çoğunluğu, bu konular hakkında hep beraber güldüğümüzü düşünerek konuyu olumlu yönüyle ele aldılar. Elbette hoşnut olmayan bir kesim de vardı ama ben bunun sebebinin o insanların bu gibi konulardaki mizah yoksunluğu olduğunu düşünüyorum. Ermeniler için bazı konular halen sıcaklığını koruyor. Zaten sıcak bir konu olmasa, üzerine şarkı yazılmaya değmezdi. Şarkıda anlatılanlar günlük hayat değil, hem Ermeni olmanın hem de yabancılaşmanın verdiği hissiyatlar. Tüm bunların sonucuysa, eninde sonunda gülünç bir durum. Ya gülmelik ya ağlamalık… Zaten 100 yıldır ağlıyoruz; biz, aynı hissiyatı değiştirmeden ona başka bir gözle bakmayı ve biraz olsun gülmeyi öneriyoruz. Birkaç kişi gülmeye hazır değil, ama zararı yok. Tüm bunlar zamanla değişir. Eleştirilerin çoğu Fransalı Ermeniler tarafından geldi. Bu şarkıyı İngiltere’de seslendirdiğimizde onlar gayet eğlendiler; çünkü bu hissi biliyorlar.

S. K.: Bu şarkıyı söylediğimizde dinleyiciler arasında Ermeni olmayınca, ‘Ariur ar Ariur’ tamamen başka bir şekle bürünüyor. O zaman daha melodiye kulak verecekler, biz onlara ne anlattığımızı söyleyeceğiz ve bu durum onlara daha egzotik gelecek.

İkinci albümde kendi besteleriniz olduğunu söylediniz. Buna dair çalışmalarınız var mıydı, yoksa bu talep dinleyicilerinizden mi geldi?

S. K.: Elbette dinleyicilerin  olumlu veya olumsuz fikir ve düşüncelerini her zaman dinlemek isteriz ama albümde kendi bestelerimizin olması fikri, onlardan bağımsız gelişti. Geleneksel şarkıları seslendirdiğimiz için insanlar bize genelde bu konuda destek olup, ‘Geleneksel şarkıları çok iyi yorumluyorsunuz’ diyordu. Bu destek elbette bizi cesaretlendiriyordu. Desteklerle birlikte grup da kendi benliğini bulmuş oldu. Bunun ardından grup içinde bir dinamik oluşturarak kendi eserlerimizi besteleyip sözlerimizi yazmak istedik. Tabii, bazen kişisel öneri veya tavsiyelerimiz de oluyor. Örneğin grubun vokalisti ve akordeonisti Sevan’a bir beste veya söz öneriyor, sonra grup olarak üzerinde oturup düşünüyoruz. Yani sadece grubun değil, aynı zamanda bizim de benliğimizi kazanmamız söz konusu. Sözü ve bestesi bize ait bir şarkıyı seslendirmek, geleneksel bir şarkıyı yorumlamaktan çok daha farklı bir duygu elbette.

V. K.: Başta grup olarak bizi bir araya getirenin ne olduğu hakkında düşünüyorduk. Çünkü öncelikle Ermenice, Türkçe, Kürtçe, Arapça geleneksel müzik yapmak için kurulduk. Biz, var olan bir şarkıyı olduğu gibi bırakamıyoruz, illa ki üzerinde birkaç değişiklik yapıyoruz. Grup üyeleri olarak şarkılarda bu değişiklikleri yapmayı istiyoruz. Örneğin ben başka bir grupta geleneksel Ermenice bir ezgiyi olduğu gibi söylemeyi isteyebilirim, ama bu durum Medz Bazar için geçerli değil.

Grup üyeleri çoğunlukla Paris’te yaşasa da aranızda Fransa dışında olanlar da var. Bu, grup için zorluk yaratıyor mu?

V. K.: Ben bir süredir Portekiz’de yaşıyorum, grupta benim dışımda bir kişi daha var yurt dışında yaşayan. Onun yaşadığı yer benimkinden de uzak, kendisi Ermenistan’da. Böylece grubun çalışma şekli de değişikliğe uğradı. 1,5 yıldır çalışmalarımızı buna göre şekillendirdik. Ona göre yıl boyunca grup üyeleri olarak ortak bir tarih belirliyoruz ve o tarihlerde Paris’te toplanıp yalnızca grupla ilgili işlerimizle uğraşıyoruz. Bir yer kiralayıp iki hafta boyunca tüm o bir yıllık boşluğu dolduracak şekilde çalışıyoruz. Bu durumun işimizi zorlaştıracağını düşünüyorduk ama çalışmalarımız gayet olumlu sonuçlanıyor. Her şeyi bırakıp iki hafta boyunca kapanarak grup için çalışmak, kafa yormak, yıl boyunca her haftanın bir günü çalışmaktan çok daha verimliymiş. Geçen yıl başladığımız bu çalışma sistemi, ikinci albümün kısa sürede yayına hazır hale gelmesinde de etkili oldu. 

Medz Bazar, dinleyicilerinin desteğini bekliyor

Biraz da yeni albüme ilişkin destek projenizden bahsedebilir misiniz?

S. K.: İkinci albümün kayıtlarını Fransa’nın güneyinde bir bölgede yapacağız. Dağların arasında, yalnızca yeşilliğin olduğu bir bölge burası. O ortam bizim işimiz için çok uygun. Orada hem kendimizi daha iyi hissediyoruz hem de bu, işimize olumlu yansıyor. Dolayısıyla gidip albümü orada kaydetmeyi amaçlıyoruz. Tabii bunun için maddi desteğe ihtiyacımız var çünkü prodüksiyon da ona göre oluyor. Bunun için bir kampanya başlattık. Destek olmak isteyenler bize helloasso.com sitesi üzerinden yardımda bulunabilir, grubun Facebook hesabından kampanyaya yönlendirilebilirler. Kampanyayı başlatalı henüz iki hafta olmasına rağmen neredeyse hedeflediğimiz rakamın yarısına yaklaştığımızı söyleyebilirim. Yardımda bulunan insanlara albüm, konser bileti gibi küçük hediyelerimiz de oluyor.

Medz Bazar'ın albüm çalışmasına destek vermek için tıklayınız.

Kategoriler

Kültür Sanat Müzik

Etiketler

Medz Bazar


Yazar Hakkında

1990 İstanbul doğumlu. Kültür sanat, müzik, insan hakları ve güncel politika haberleri yapıyor.