‘Dünyaya dağılmış bir Kurtuluş diasporası var’

Araştırmacı yazar Hüseyin Irmak’ın ‘Tatavla’dan Kurtuluş’a’ kitabı Aras Yayınları’ından çıktı. 2003’te yine Aras Yayınları’ndan çıkan ‘Yaşadığım Kurtuluş: İstanbul’da Bir Kadim Semt’ başlıklı kitabın genişletilmiş ve güncellenmiş baskısı olan ‘Tatavla’dan Kurtuluş’a’, semtin 2003’ten 2017’ye kadar yaşadığı değişimi izlemek açısından önemli veriler ve gözlemler içeriyor. Halen Kâğıthane Belediyesi basın danışmanlığı görevini sürdüren Irmak’la, Kurtuluş’u ve Kurtuluşluları konuştuk.

Öncelikle sizi tanıyalım…

Gözlerimi dünyaya Kurtuluş’ta açmadım ama dünyayı algılamaya Kurtuluş’ta başladım, diyebilirim. Sivas Zara’dan Kurtuluş’a geldiğimizde dört yaşındaydım. O günden bu yana da Kurtuluş’ta yaşıyorum. Dünyaya Kurtuluş’tan bakıyorum. Osmanbey Pangaltı’dan içeriye girdiğimde çok rahatlıyorum, kendimi evimde hissederim. Çocukluğumdan bu yana değişen pek çok şeye rağmen Kurtuluş benim için her zaman özel bir yere sahip oldu. Dünya görüşümün biçimlenmesinde de etkili olan Kurtuluş,  bana bugün bu ülkede hatta bu şehirde pek çok insanın bilmediği şeyleri de öğretti. Bunun değerini  insan yaşı ilerledikçe daha iyi anlıyor.

Kurtuluş size başkalarının bilmediği neler öğretti? Örnek verebilir misiniz?

Mesela bugün İstanbul’da pek çok insan karşısındakinin isminin Agop, Niko veya Yasef olduğunu öğrenince onların yabancı olduğunu düşünüyor ve “Nerden geldiniz?” sorusunu sormadan edemiyor. Oysa Kurtuluş’ta doğup büyüyen bir insan için Ahmet, Mehmet neyse, Agop, Niko da odur. Onlara “Nereden geldiniz?” sorusunu sormak Kurtuluş’ta kimsenin aklına gelmez.  Ayrıca ‘Yaya’, ‘Kalimera’ gibi kelimeler bizim hiç de yabancısı olmadığımız, gündelik yaşamda sık sık duyduğumuz kelimeler oldu.

Kitap fikri nasıl ortaya geçti?

1990’larda sahaflardan Kurtuluş’la ilgili ne bulursam toplamaya başladım. Kartpostal, kitap vesaire… Kurtuluş’un tarihini böylece öğrenmeye başladım. Kurtuluş’la ilgili pek çok şey sahaflardan hâlâ bulunabiliyor. O sıralarda Aras Yayınları’ndan anı kitapları çıkmaya başladı. Belge Yayınları’nın da ‘More Nostrum’ serisi çıkmaya başladı. Bu kitaplarda sıradan insanların anılarını okumak çok ilgimi çekti. Sosyalist dünya görüşüne sahip bir insandım, hâlâ da öyleyim. Ama o sıradan insanların anılarını  okuduğumda benim sosyalist anlayışımda resmi ideolojinin ve milliyetçiliğin etkileri olduğunu gördüm. O sıradan insanların sıradanmış gibi görünen hikâyeleriyle, zihniyetimle  yüzleştim. Bir süre sonra Kurtuluş’ta yaşadıklarımı yazma fikri doğdu. Önce birkaç sayfalık bir dergi yazısı gibi düşündüm. Ama yazmaya başlayınca  uzadı ve kitaba dönüştü. Aras Yayınları’na dosyayı götürdüm, onlar basmayı kabul edince de çok sevindim. ‘Yaşadığım Kurtuluş’ 2003’te böyle çıktı. 

Peki 2017’de çıkan yeni baskıya gelecek olursak, bu baskıda neler değişti? 

Kitap 2003’te çıktıktan sonra beni arayan insanlarla biraraya gelmeye karar verdik. 2009’da Kurtuluş’un en bilinen yeri olan Madam Despina’da tam da Tatavla Karnavalı’nın son gününe denk gelen tarihte randevulaştık. 86 kişi geldi o gün oraya… 2009’dan 2014’e kadar Tatavla Karnavalı düzenlendi. Bu karnaval organizasyonu bu kitapla birlikte oldu demiyorum elbette ama bir katkısı da olmuştur. Buarada 2013’te Gezi olayları süreci devreye girdi. Gezi’yle birlikte Kurtuluş politikleşti. Gezi sonrasındaki süreçte de Kurtuluş’a sivil düşünen, çevre duyarlılığı olan insanlar gelmeye başladı.

SÖYLEŞİNİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN 



Yazar Hakkında

1967 İstanbul doğumlu. Agos yazı işleri müdürü ve kitap eki Kirk'in editörü; güncel politika, dini akımlar, tarihle ilgili güncel tartışmalar ve yeni çıkan kitaplar hakkında haberler yapıyor.