Patrikhane'den Eylem Planı açıklaması: Umut verici

Türkiye Ermenileri Patrikliği Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 2 Mart Salı günü açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer alan, azınlık toplumlarını ilgilendiren maddelerle ilgili bir değerlendirme yayınladı.

"Patriklik  Sekreteryası" imzasıyla yayınlanan değerlendirmede atılması planan adımların azınlık toplumlarının yıllardır çözülmeye sorunlarına çözüm getireceği yönündeki umut ve beklenti dile getirildi. Açıklamada Patrikhane'nin  tüzel kişiliği, vakıfların yönetim kurulu seçimleri ve nefret söylemi konularında çözüm vaadeden adımların sevindirici olduğu belirtildi, vakıf seçimleri ile ilgili adımın zaman kaybetmeden fiiliyata geçirilmesi beklentisi ifade edildi. Açıklama şöyle:

"Kadasetli Patrik Hazretleri Sahak II özel davetle, diğer azınlık dini önderleri ve cemaat temsilcileriyle 2 Mart 2021, Salı günü, Ankara Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde, “İnsan Hakları Eylem Planı Tanıtım Toplantısı”na katılmışlardır. Toplantıda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, söz konusu planın tanıtımını bizzat yapmıştır.

Tüm Türkiye’nin özlemle beklediği müjdelerin Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından aktarılması içimizi taze bir umutla doldurmuştur. İnsan haklarına ilişkin sorunların giderilmesine yönelik iletilen reform ve yenilik müjdeleri bizleri ziyadesiyle sevindirmiş ve heyecanlandırmıştır. Bu ülkenin Müslüman olmayan azınlıkları, AK Parti hükümeti tarafından getirilen hayati açılımlarla soluklanmış ve tarihteki yolculuklarını daha bir güven ve huzurla sürdürme olanağına kavuşmuşlardır. Resmi makamlar bizleri muhatap almış, meçhulden görünüre çıkmamıza, ülke gündeminde yer bulabilmemize olanak sağlamışlardır. Ülke nüfusundaki oranları binde bire düşmüş azınlıkların bu vatanın bir zenginliği olarak görülmesi ve desteklenmesi gerektiği anlayışını yerleştiren ve pekiştiren AK Parti geleneğinin, başladığı işi başarıyla taçlandıracağına dair umut ve inancımız tamdır.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın sunumunda yer alan her hususun merkezinde, ADALET vurgusu öne çıkmıştır. Yerinde bir metaforla, “adaletten yoksun bir ülkeyi susuz bırakılmış bir bitki”ye benzetmiştir. “Özgür Birey, Güçlü Toplum; Daha Demokratik bir TÜRKİYE” düsturuyla yaşama geçirilecek İnsan Hakları Eylem Planı gerçekleştirildiğinde; hiç kuşkusuz ülkemizde iç barışın, huzur ve birlikteliğin pekişmesinin garantisi olacaktır. Sayın Erdoğan, adalet sisteminde ve anlayışında aksayan noktaların tespit edilerek tedavi yollarının bulunmasını, önümüzdeki günlerin en önemli yasama ve yürütme mevzusu olacağı yönünde tam bir kararlılık sergilemiştir. “Geciken adalet, adalet değildir” özdeyişini yineleyerek konunun ülke gündemindeki ivediliğini dile getirmiştir.

Kuşkusuz, her bir ayrıntısının önümüzdeki günlerde tek tek ele alınıp irdeleneceği Eylem Planı, biz azınlıklar için de içimizi ısıtan vaatler içermektedir. Bu yüzden Eylem Planı’nın hedef ve amaçlarıyla ilgili olarak biz de toplumumuzun yetkili organlarıyla yapacağımız istişareler sonucu ayrıntılı görüş ve önerilerimizi, kamuoyu ve yetkililerle paylaşacağız. Bu aşamada genel bir ön değerlendirme yapmayı uygun görmekteyiz. Plan, üç temel sorunumuza üç pratik çözüm sunmaktadır:

Azınlık toplumlarının en büyük sorunu yasal mevzuatın eksikliğidir. Lozan’da kabul edilen azınlık statüsü Cumhuriyet tarafından şimdiye dek tanımlanmamış, hatta bu azınlık toplumlarının merkezleri olan Patriklikler ve Hahambaşılığı bir türlü yasal statüye kavuşamamış, hükmü şahsiyetten yoksun bırakılmıştır. Bu durum cemaatlerin etkin örgütlenmesi önünde en büyük engeldir. Bu yasal mahrumiyet, cemaatlerin ortak sorunları için ortak bir irade oluşturmalarını, cemaat kurumları arasında eş güdümü sağlayacak ve iç denetimi icra edecek bir yapılanmayı imkânsız hale getirmiştir. Patrikliğimize bağlı kiliselerimizin yasal statüye sahip olduğu bir sistemde, Patriklikten ya da Patrikten hiçbir yasal belgede söz edilmemesi, neredeyse yüz yıldır bir yönetim mantığı çelişkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Maalesef günümüze dek iktidarlar da, sundukları “çözümsüzlük” açmazlarıyla bizleri çaresiz bırakmışlardır.

İnsan Hakları Eylem Planı, Hedef 4.3. “Din ve Vicdan Özgürlüğünün En Geniş Anlamda Sağlanması” başlığı altındaki vaatlerde- uygulanırsa eğer- bu soruna çözüm olabilecek iki madde gözümüze çarpmaktadır. A. “Din ve vicdan özgürlüğünün en geniş şekilde teminat altına alınması için ilgili mevzuat ve uygulama, uluslararası insan hakları standartları doğrultusunda gözden geçirilecektir.” Bu gözden geçirmenin yöntemi olarak da E. maddesinde anlamlı ve tutarlı bir yol izleneceği vaad edilmektedir: “Gayrimüslim cemaat temsilcileriyle sorunların tespiti ve çözüm önerileri geliştirilebilmesi amacıyla düzenli toplantılar yapılacaktır.”

Cemaatlerin, hukuken tanınan başka bir tüzel kişiliğe sahip olmaması nedeniyle bu toplumlar ancak cemaat vakıfları bünyesinde örgütlenebilmektedir. Her bir vakıf ayrı bir tüzel kişilik olarak görünüyor olsa da vakıfların varlıkları tüm cemaatin ortak varlıklarıdır. Cemaatlerin ibadet, eğitim, sağlık ve sosyal yardım gibi geleneksel faaliyetleri bu vakıfların çatısı altında yapılmaktadır. Azınlık cemaatleri sisteminde kısıtlı da olsa halkın yönetimlere iştiraki, her dört yılda bir yapılan Kilise Cemaat Vakıfları Yönetim Kurulları seçimleriyle sağlanmaktadır. İç dinamizmimizi sağlayan, yönetimde denetlenebilirlik ve şeffaflığının garantisi olan Vakıflar Yönetmeliği’nin yenilenmemesi ve seçimlerinin sekiz yıl önce askıya alınması en büyük ve ciddi güncel sorunumuza dönüşmüştür. Mevzuat yapıcılığının en temel ve anlaşılır ilkesi, yeni hüküm gelmeden eskinin yürürlükten kaldırılamayacağıdır. Bundan hareketle doğal olarak, hukukçu olmayan bir kişinin dahi soracağı basit ve haklı soru yeni yönetmelik üzerine çalışılırken, eski yönetmelik hükümleri ile neden seçimlerin yapılamadığı olmuştur. Yeni hükümler noktasında bir çalışma hâlihazırda yürütülmekte iken, eski hükümler ile yönetim kurulu seçimlerini gerçekleştirebilmemiz hukukumuzun gereğiydi.

Yenilenemeyen Vakıflar Yönetmeliği ve yapılamayan seçimler için bugüne dek bize verilen sözlerin ilk kez bir belgede, yazılı devlet taahhüdü olarak sunulması umut vericidir. Hedef 4.3, f maddesinde yer alan “Gayrimüslim cemaat vakıfları yönetim kurullarının oluşturulması ve seçimine ilişkin Vakıflar Yönetmeliği’nde düzenleme yapılacaktır” vaadinin artık zaman kaybetmeden fiiliyata geçirilmesi, bu Eylem Planı’ndan en somut beklentimizdir. Bu konuların ele alınacağı resmi mercilerle yapılacak düzenli toplantılarda, bu hakları talep etmesi gereken vakıf yöneticilerine de büyük bir sorumluluk düşmektedir.

Azınlıkların bu vatanda yaşama azmini ve umudunu karartan nefret söylemleri ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Nefret suçlarına karşı soruşturma ve kovuşturma evreleri Türk Ceza Kanunu’nun “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçu kapsamında yürütülmektedir. Ancak söz konusu düzenleme nefret suçlarının engellenmesi hususunda yetersiz kaldığından, Türk Ceza Kanunu’nda nefret suçlarının önlenmesine ilişkin özel bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Mevcut yargı sisteminin etkin denetiminden rahatlıkla kaçabilen, gerekli hassasiyetlerin gösterilmediği nefret suçlarına karşı uygulanması gereken müeyyidelerin, uluslararası hukuk normlarına kavuşturulması her zaman en büyük özlemimiz ve talebimiz olmuştur. Eylem Planının önemsediği hedeflerden birinin bu olması, bizler açısından da değerli bir kazanım olarak algılanmaktadır. Hedef 4.4, e. maddesi tam da bu ihtiyaca yanıt verme amacını gütmektedir: “Ayrımcılık ve nefret suçuna ilişkin Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir düzenleme yapılacaktır.”

Eylem Planı aynı zamanda, din ve vicdan özgürlüğünün evrensel standartlarını yakalamayı hedefleyen hakları kazandırmayı amaçlamaktadır. Farklı din mensuplarının kendi bayramlarında izinli sayılma hakkı, cezaevlerinde hükümlülere benzer hakların kazandırılması, bu yönde hedeflenen iyileştirmelerdir. Tüm bu yenilik ve değişimlerin nihai amacının sivil bir anayasa oluşturmaya yönelik olduğunu belirten Sayın Cumhurbaşkanımız, buna katkı sağlayacak her kesimden katılımı beklediklerini ifade etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “ülkemizin geleceği konusunda sözü olan herkesi, yeni anayasa yapım sürecine katılmaya davet ediyoruz” çağrısına Türkiye Ermenileri olarak mümkün olabilecek katkıyı sunacağımızı memnuniyetle belirtmek isteriz.

Tüm bu çaba ve girişimlerin ülkemizin insan hakları ve demokrasi alanında sonuç getirecek yeni ve taze bir sürecin başlangıcı olması temennimizi yineliyor, yüce Tanrı’dan bu mübarek girişimin bereketlenmesini diliyor ve Sayın Cumhurbaşkanımız için sağlık ve esenlik dualarımızı yükseltiyoruz. Ülkemize hayırlı olsun."

      

Kategoriler

Toplum