Hızlı tren zaman aşımını da hızlandırdı

Sakarya Pamukova'da 22 Temmuz 2004'de meydana gelen 41 kişinin hayatını kaybetmesi ve 89 yaralıyla sonuçlanan 'Hızlandırılmış Tren' kazasının ardından kamu davası açılmıştı. Davanın 7.5 yıl sonra 22 Ocak 2012'de zamanaşımına uğraması nedeniyle bugün görülen duruşmada düştüğü öğrenildi.

Sakarya'nın Pamukova ilçesinin Mekece köyü yakınlarında, 41 kişinin öldüğü hızlandırılmış tren kazasıyla ilgili dava 7,5 yıllık zaman aşımı süresinin dolmasının ardından bugünkü son duruşma ile düştü.

Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına, tutuksuz yargılanan birinci makinist Fikret Karabulut'un avukatı Salih Ekizler, ikinci makinist Recep Sönmez'in avukatı İsmail Gürses, kazada ölen İrem Candan'ın babası Mehmet Alaattin Candan, avukatı Engin Baltacı, müdahil Coşkun Ertürk'ün mirasçılarının avukatı Ender Dedeağaç ile TCDD avukatları Gökay Türkyılmaz ve Tuncay Ercan katıldı.
 
Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütaalasında, sanıklar hakkında tedbirsizlik, meslek veya sanatında tecrübesizlik, emir ve kaidelere riayetsizlik sonucu kazaya sebebiyet verdikleri gerekçesiyle kamu davası açıldığını belirtti. Savcı,suç tarihi 22 Temmuz 2004 olan kamu davasının zaman aşımı süresinin dolduğunu kaydederek davanın düşürülmesini talep etti.
 
Candan'ın avukatı Baltacı ise maddi hukuk kurallarının yarattığı bu durum karşısında söyleyecek sözlerinin kalmadığını ifade etti. Müdahil avukatı Dedeağaç, maddi ve usul hukuk hükümleri karşısında söyleyecekleri pek fazla bir şeyin kalmadığını belirterek; 'Bizce bu olayda ve dosyada yarım kusurlu kişiler yargılanmıştır. Diğer kusurlu kişiler ve kurumlar mahkeme önüne çıkarılamamıştır. Bu da hukuk açısından üzüntü verici bir durumdur.' dedi.
 
Sanıklardan Karabulut'un avukatı Ekizler de müvekkilinin üzerine atılı suçun niteliği ve suç tarihi itibariyle kamu davası zaman aşımının fazlasıyla dolduğunu ifade ederek davanın düşürülmesini istedi. Diğer sanık Sönmez'in avukatı İsmail Gürses ise suç tarihi itibarıyla davanın zaman aşımı süresinin 22 Ocak 2012'de dolduğunu savunarak davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etti.
 
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanıklar hakkındaki kamu davasının zaman aşımı süresinin fazlasıyla dolmuş olması nedeniyle düşürülmesine karar verdi.
 

'Adalet yerini bulmadı'


Kazada kızını kaybeden Alaattin Can, adliye çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, adaletin hiç bir şekilde yerini bulmadığını söyledi. Kararın hiç bir işe yaramadığını ifade eden Candan; 'Vicdanımızda adalet hiç bir şekilde yerini bulmadı. Yapacağım şeyler var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'ne gidebilirim.' dedi.
 
Candan'ın avukatı Baltacı ise yapılan her şeyin maddi hukuk kurallarına ve usul kurallarına uygun olduğunu söyledi. 'Mahkemenin bu kurallar çerçevesinde yapacak bir şeyi yoktu' diyen Baltacı; 'Bizim bu davada esas dikkat çekmek istediğimiz nokta, bilirkişi raporlarında belirlenen ve demiryollarına atfedilen 8'de 4 kusurun şahsileştirilmeyişidir. Mahkemenin ilk kararında bizim kusurun şahsileştirilmesi için savcılığa suç duyurusunda bulunulmasıyla ilgili talebimiz reddedilmişti. Eğer bu talebimiz kabul görseydi, soruşturmada bu kusurun kimlere ait olduğu veya her hangi birinin kusursuz olduğu da belirlenebilirdi.' diye konuştu.
 

'TCDD yekilileri de yargı karşısına çıkarılmalıydı'


Sanık avukatlarından Salih Ekizler, kazanın işletmecilik hatalarıyla dolu olduğunu kaydederek şu görüşleri dile getirdi: 'O kazadan sonra hızlandırılmış tren taşımacılığı sona erdi. Yani idare kendi kusurundan geri döndü. Şimdi o yolu hızlı tren taşımacılığı için kapatıyor. O zaman bilim adamlarının olumsuz görüşlerine rağmen seferler devam ettirildi. Bu tamamen siyasiydi.'
 
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Yavuz Demirkol da sanık makinistlerinin temsilcileri olmalarına rağmen karardan rahatsız olduklarını belirtti. Hızlandırılmış tren seferlerini başlatan TCDD yetkililerinin de yargı karşısına çıkartılması gerektiğini anlatan Demirkol, 'Bilir kişilerin yarı kusur verdiği TCDD yetkilileri de yargı karşısına çıkarılması lazımdı. Bugün verilen kararla kamu vicdanı rahatsız olmuştur. Daha önce fatura iki makiniste kesilmişti. Oysa herkes biliyor ki hızlandırılmış tren dünyanın hiç bir yerinde yoktur. Seferlerin 49'ncu gününde kaza meydana geldi. Hızlandırılmış tren seferlerinin çalıştırmasına kim karar vermiş ise hepsi yargı önüne çıkartılmalıydı.' eleştirisinde bulundu.
 

Dava süreci


Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 1 Şubat 2008'de karara bağladığı, birinci makinist Fikret Karabulut'un 2 yıl 6 ay hapis ile bin 100 TL para cezası, ikinci makinist Recep Sönmez'in 1 yıl 3 ay hapis ile bin 333 lira para cezası aldığı, tren şefi Köksal Coşkun'un ise beraat ettiği dava, 23 Temmuz 2009'da dosyadaki tebligat eksikliklerinden dolayı Yargıtay tarafından bozulmuştu. Yerel mahkemenin usul yönündeki eksiklikleri gidermesinin ardından dava dosyasını yeniden ele alan yüksek mahkeme, geçen sene Eylül ayında birinci makinist Fikret Karabulut ile ikinci makinist Recep Sönmez hakkında verilen kararı usul yönünden ikinci kez bozmuştu. Yargıtay 2. Ceza Dairesi, tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu demiryolu üzerinde kazaya neden olmak suçundan yargılandığı davada beraat eden tren şefi Köksal Coşkun hakkındaki suçlamanın zaman aşımı nedeniyle düşürülmesini istemişti. Yüksek mahkeme, belirlenecek kusur oranları nedeniyle aralarında menfaat çatışması oluşabilecek sanıkların aynı avukatlar tarafından temsil edilmiş olması, avukatla temsil edilen katılanların ad ve soyadlarının karara yazılmaması, suçtan doğrudan zarar görmeyen TCDD Genel Müdürlüğü'nün sanıklar hakkında açılan kamu davasına katılma hakkı bulunmadığının gözetilmeden davaya katılmaları, bazı katılanların gerekçeli karar başlığında katılan olarak gösterilmemeleri, kazada ölen Mustafa Öztürk'ün gerekçeli karar başlığında şikayetçi olarak gösterilmesi, gerekçeli karar başlığına suçun işlendiği yerin yazılmaması, yargılama giderlerinin sanıklardan ayrı ayrı alınmasına karar verilmesi gerekirken müştereken tahsiline karar verilmesi, sanık Recep Sönmez hakkında verilen cezaların tür ve süresine göre sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu gerekçesiyle davayı yerel mahkemeye geri göndermişti.
 
Davada, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan soruşturmada, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin soruşturma izninin kaldırılmasına yönelik talebi Danıştay tarafından onaylanmıştı. Bu doğrultuda TCDD yetkilileri hakkında kamu davası açılamamıştı.
 
(CİHAN)
 
 

 

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem