Bartev’den ışıl ışıl bir konser

Lusyen Kopar, geçtiğimiz hafta Şişli Kent Kültür Merkezi'nde gerçekleşen Bartev konserini yazdı: Ermeni olup müzik yapan çok oldu bu topraklarda, Ermenice hariç her dilde söylediler, bazıları Ermeni’yim demeye bile tereddüt etti. Ama Bartev başka, yanındakiler başka, bu topraklarda var olduğumuzu, bir avuç kalsak bile duygularımız, acılarımız, sevinçlerimiz olduğunu hatırlatanlar başka.

LUSYEN KOPAR
lusyenkopar81@hotmail.com

Işıl ışıl bir sahne. Bilmem sahnenin ışıltısı mı, yoksa benim olanı bana yansıtacakları mı beni heyecanlandırıyor? Daha yerime oturmadan kıpır kıpırım, içim içime sığmıyor. Genç bir kız edasıyla, meraklı gözlerle sağımı solumu seyrediyorum. Gelenlerin çoğu tanıdığım simalar. Tanımadıklarım da benimki, bizimki zaten. Sanki uzaktan geliyorum da her birini yeni görmüşüm gibi kucaklayasım geliyor. “Hoş geldin sevdiğim, hoş geldin Ermeni müziğine gönül verenim.”

“Müzik bir milletin en berrak aynasıdır” diye başlanıyor söze. Gomidas’ın sözleri biliyorum, ama İstanbul’da bu aynayı bize yansıtacak insanların az olduğuna, az kaldığına inanıyorum. Ermeni olup müzik yapan çok oldu bu topraklarda, Ermenice hariç her dilde söylediler, bazıları Ermeni’yim demeye bile tereddüt etti. Ama Bartev başka, yanındakiler başka, bu topraklarda var olduğumuzu, bir avuç kalsak bile duygularımız, acılarımız, sevinçlerimiz olduğunu hatırlatanlar başka.

20 Ekim Pazartesi günü Şişli Kent Kültür Merkezi’ndeki gecenin açılış konuşmacısı Arev Garyan’dı. Babası Bartev’in yazdığı metni okuyan Arev, tüm konsere genel bir bakış yaptı. Arakasd Band’in ilk tınıları ve Maral Çağlıçubukçu’nun berrak sesi eşliğinde sahneye gelen Bartev, ilk olarak Hovhannes Badalyan’ın derlediği ‘Sareri Hovin Mernem’i (Dağların Rüzgârına Kurban) seslendirdi. Tamamen akustik ama yine Batı formatıyla sunulan birinci perdede ozanların şarkıları art arda yankılanmaya başladığında, bazı isimleri unutmaya başladığımızı anladım.

“Dilimde tanıdık bir melodi. Ama kimin?” diye düşündüğümüz ozanların isimleri ardı arkasına yankılandı sahnede. Gusan (ozan) Setrak, Gusan Aşod, Gusan Şeram, Gusan Zakaryan, Gusan Şahen… Halk adlarını anmaya, hatırlamaya, ezgilerini mırıldanmaya başladı. ‘Zepüri Nıman’ (Meltem Gibi) şarkısını Maral Çağlıçubukçu seslendirirken, sesinin mükemmel tınıları dinleyenleri büyüledi. Sahnenin konuk sanatçısı Rafi Koçun, uduyla ‘Bardezum Vart E Patsvadz’ (Bahçede Gül Açmış) şarkısında Bartev’e eşlik etti.

Hem öksüz, hem yetim

İlk perdede Gusan Aşod’un ‘İm Hayrig’ (Babam) şarkısını genç yaşta kaybettiği babası ve tüm babalar için seslendiren Bartev, bu konserde hem öksüz, hem de yetim kalmıştı. Ufak tefek değişiklikler haricinde, Mayıs ayının tekrarı gibi görülen gecede, onun için en büyük fark, artık annesinin ön sıradaki koltuğundan bir daha kendisini seyredemeyecek olmasıydı. İkinci perdenin açılışında duygu yüklü anlar yaşandı. Bir an hepimizi hüzünlendirdi. “Annesini kaybedenler beni anlar” dedi, annesinin eşarbını boynuna doladı, serçe parmağına annesinin alyansını taktı ve Sarkis Muradyan ile Karnik Sarkisyan’ın ‘Mayrig’ (Anne) adlı parçalarını seslendirdi.

Gelecek ay Karagözyan’ın 100. yıl etkinlikleri vesilesiyle İstanbul’da konserler verecek olan Tata Simonyan ve Bomonti Mhitaryan Derneği’nin davetiyle şehrimize gelecek olan Adis Harmandyan’dan da birer parçayı repertuvarına alan Bartev, ‘Yerçangutyan Artsunknerı’yla (Mutluluk Gözyaşları) ikinci perdenin yarısını tamamladı. Buraya kadar aşk, sevgi, mutluluk, aile, harika bir romantizmin içindeydik hepimiz. Eşimizin omzuna yaslandık, elini tuttuk, gülücükler attık.

İkinci perdenin ikinci yarısı ise çok farklıydı. Bir milletin tarihiyle, yaşanmışlıklarıyla harmanlanır müzik, bizim acılarımız, hüzünlerimiz bu şarkılar” diye seslendi Bartev. Hepimiz bunu çok duyduk ama arkasından “Adana 1909, tam 15 bin!” diye haykırdı. Dondum kaldım, tokat gibi patladı yüzüme. 15 bine mi üzüleyim, o romantikliğin yok olduğuna mı? ‘Adanayi Godoradzı’ (Adana Kıyımı) sözleri her şeyi anlatan bir şarkı. Şarkının sözlerinde “Ateş, kılıç, kıyım, binlerce insan, yakılmış okul ve kilise var.” Tabii ağladım. Ağlarım tabii, ağıt benim, yakılan kilise benim, ölen ben. Ardından Bartev seslendirdi Antranik’in şarkısını: “Hay Herosneri Yerkı” (Ermeni Fedailerin Şarkısı). Şarkıya seve seve eşlik ettim. Fedailerin şarkıları, Ermeni gençlerinin şarkıları, genç yiğitlerin şarkıları art arda yankılandı sahnede. Yankılandıkça coştuk, coştukça sallandık, bazılarımız ayağa kalktı, halaylar tuttu.

Sahnedeki Bartev’e her baktığımda daha da devleşiyor gözümde, müzik direktörleri, sağ kolum ve sol kolum dediği dostları Ari Hergel ve Rober Doğanay büyüyor gözümde. 

Yüz yıl önce savaşmıştık ayakta kalmak, vatan olmak, konuşmak, yazmak, ana dilde şarkı söylemek, Ermeniliğimizi korumak için. “Başardık ama şimdi olsa başarır mıydık?” diye soruyorum kendime.  Ermeniliğinin kıymetini bilen, konuşan, yazan ve Ermenice şarkı söyleyen az. Zaten biz de bu topraklarda azız. Dileğim, 2015 Nisan ayında biz azların 100. yılı için Bartev’in sahne alması ve Ermeni şarkılarının bu salonda tekrar tekrar yankılanması.

Kategoriler

Kültür Sanat Müzik

Etiketler

Bartev