YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Burada apaçık bir hakaret ve küfür var. Akla şu soru geliyor: Rejim böylesi hakaret ve küfürlere sarılacak kadar zor durumda mı? Belli ki öyle.

Türkiye enflasyon açısından, bugün savaşta olan Ukrayna’dan bile daha kötü durumda. Bu tabloya ek olarak bir de şöyle bir veri paylaşayım: DİSK-AR’ın Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden hareketle hazırladığı 19 Mayıs’a özel Genç İşsizliği Bülteni’ne göre, Türkiye’de 2,3 milyon genç işsiz var; her dört gençten biri ne eğitimde ne istihdamda yer alıyor;

23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı, öldürülmesinin 15. yılında, Hrant Dink’in hayatını ve mücadelesini konu alan “Hrant Dink: Burada ve Şimdi” sergisini Yerevan’da açtı.

Öyle görünüyor ki, seküler-milliyetçi muhalefet diyebileceğimiz kesim, 2019 yerel seçimlerinde AKP’nin büyük kentleri kaybetmesindeki temel etkenlerden birinin göçmenler meselesi olduğunu biliyor. O yüzden de seçime doğru bu meseleyi ‘ısıtmak’ istiyor. Beri yandan AKP –ve MHP– bu eli görüyor. Soylu’nun Özdağ’a yönelik sert çıkışının ardında da muhtemelen bu planı bozmaya yönelik bir hesap vardı.

Gezi, bu ülkeden çıkmış en haysiyetli direnişlerden, eylemlerden biridir. Hepimiz oradaydık. Umuyoruz ki bu karanlıktan da çıkacağız.

Ekonomik krizi değil, göçmenleri konuşuyoruz. Ya da tersten söyleyecek olursak, göçmenler konusunun gündemde tutulması, ekonomik krizi de konuşulmaz kılıyor. Sağ ve aşırı sağ her zaman bunu yapar. Toplumda bir yoksullaşma ve derin bir ekonomik kriz varsa, toplumun en güçsüz kesimlerini bundan sorumlu tutar.

Tüm o hikâyeler bana, kaybolmuş bir hayatın hikâyesi, hatta barındırdığı mizah duygusuna rağmen, ağıdı gibi geldi. Sarsılmıştım. En az Hagop Mıntzuri gibi güçlü bir ses vardı. İyi de, biz o sesle ne yapacaktık? Yanıt basitti; hem gülecek, hem de ağlayacaktık.

2 Nisan Cumartesi günü kaybettiğimiz usta edebiyatçı ve eğitimci Mıgırdiç Margosyan ile Agos'ta son röportajımızı 2018 yılında Diyarbakır Kitap Fuarı vesilesiyle doğduğu büyüdüğü topraklara gidip döndükten sonra İstanbul'da gerçekleştirmiştik. Bu röportajı tekrar sunuyoruz.

Tabloya baktığımızda şunu düşünmek mümkün: Azerbaycan artık Rusya’nın bu meseleyle uğraşamayacağını anlamanın ötesinde, dediğini de yaptıracak bir gücü olmadığını ya da olamayacağını hesaplayarak bu hamleyi yapmıştır. Durum gerçekten böyleyse, bunun iki sonucu olacaktır.

Tüm bu fiyat artışları yetmezmiş gibi, bankalarda tasarrufu ol(a)mayanlar, tasarrufu olanların getirilerini ceplerinden ödüyor. Bunu da iktidar bize büyük bir buluşmuş gibi, ‘kur korumalı mevduat hesabı’ uygulamasıyla pazarlıyor.