YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Erdoğan ve AKP her nedense HDP’nin Kılıçdaroğlu’na destek vermeyeceğini düşünmüştü, ancak tam tersi oldu. AKP cephesi neden böyle düşündü bunu da anlamak zor. Selahattin Demirtaş’ı ve onlarca Kürt siyasetçiyi hapse attıktan sonra, HDP seçmeninin AKP’ye oy vermesini mi beklediler? Muhtemelen Abdullah Öcalan’dan kendi işlerine yarayacak bir mektup alıp hiç olmazsa Kürt seçmenlerin nötr kalacağını hesaplamışlardı ancak o hesap da tutmadı.

24 Nisan’larda, bu topraklardan koparılmış, sürülmüş, öldürülmüş, yetim kalmış yüz binlerce insanı anmak artık daha zor. Türkiye’de Ermeniler bir 24 Nisan’ı daha gerginlik içinde geçirdi. 108 yıl sonra, şu topraklarda yaşamaya devam eden 50 bin kişi için, hâlâ böyle bir atmosfer yaratılması, düşünecek olursak, ne kadar da ağır.

Agos'un eski çalışanlarından tarihçi Emre Can Dağlıoğlu’nun derlediği ve bir makaleyle katkıda bulunduğu “Arapların 1915’i- Soykırım, Kimlik, Coğrafya” başlıklı kitap, 2021 yılının sonlarında İletişim Yayınları’ndan çıkmıştı. Kitap, Ermeni soykırımı çalışmalarına yeni bir bakış açısı kazandırıyor, soykırımın tarihlendiği 1915 ve sonrasını Arap coğrafyası açısından ele alıyor. Kitapta, Hamit Bozarslan, Nora Arissian, Victoria Abrahamyan, Rashid Khalidi, Anna Aleksanyan, Narine Margaryan, Keith David Watenpaugh, Samuel Dolbee, Şule Can gibi isimlerin makaleleri bulunuyor. Dağlıoğlu ile Arapların 1915’ini konuştuk.

14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimi için milletvekili aday listeleri belirlendi. Listeler konusunda tartışmalar, eleştiriler var. Bu yazıda genel eleştirilere, tartışmalara girmek niyetinde değilim. Daha çok Ermeni ya da azınlık adaylar konusuna eğilmek, bu aşamada daha gerekli.

Hrant Dink Cinayeti Davası’na kendisini vakfetmişti Hakan. Bilhassa kritik duruşmalar öncesinde, Çağlayan Adliyesi’nin sigara içilen terasında “Bugün ne olabilir?” diye konuşurken kıpkırmızı ama direnç dolu gözlerine bakardım. Bilirdim, yine sabaha kadar çalışmış, uykusuz kalmıştı. Ama zihni bir o kadar da berrak.

İktidar açısından ise durum eskisi kadar “sorunsuz” görünmüyor. Altılı Masa’nın gündemi oluşturduğunu görüyorlar. Keza depremde yaşanan yandaş kayırmacılığına dayalı beceriksizlik ve sisteme hiç doymayacakmışçasına çöreklenmenin her yerden ortaya çıkışı, AKP- MHP ittifakını artık seçmen gözünde iyice zorlar hale geldi.

Fırtına şimdilik dinmiş görünüyor. Muhalefet, HDP’yi dışarıda bırakarak, ittifak hâlinde seçime gidiyor. Bu birliktelik havasının altı partinin de seçmeninde bir coşku yarattığı görülüyor. Ancak bazı sorular da yok değil.

Hrant Dink Vakfı’nın hayata geçirdiği “KarDes: Çokkültürlü Hafıza Turları Rehberi” mobil uygulaması içeriklerine Ankara’yı da eklemişti. Böylece uygulamayı kullananlar için Ankara’nın Hisar, Ulus Meydanı, Yahudi Mahallesi ve Kavaklıdere bölgelerindeki semt sakinlerinin ve yapıların çokkültürlü hikâyeleri ve elbette kentin Ermeni mirası artık ulaşılır oldu. Ankara turuna geçtiğimiz günlerde “Kızılay” da eklendi. KarDes’daki yenilikleri projeye emek verenlerden Mehmet Polatel ve Atom Şaşkal ile konuştuk.

Enkazın bir kısmı yerinde durur, binlerce insan yakınlarının akıbeti hakkında hâlâ bilgi edinemezken iktidarın ‘inşaat’ propagandasına devam etmesi, hayır kurumlarının kendilerini ticarete vermesi, AFAD gibi kuruluşların içinin boşaltılması bize şunu gösteriyor: Devlet kendi işine bakıyor. Bir şirket gibi.

Şimdi toplum on binlerce ölüyle, hâlâ enkaz altında olan on binlerce kişiyle, evsiz barksız ve çaresiz biçimde geleceğini düşünüyor. Bölgede kalanlar çadır bile edinememiş vaziyette. 20 Şubat’ta yaşanan ikinci depremlerde hayatını kaybedenlerin ve yaralananların bazıları, kalacak yerleri olmadığı için hasarlı binalara girmek zorunda kalanlar. İşte bu tablo içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta birilerini azarlıyor, yeni bir düşman yaratmaya çalışıyor.