OHANNES KILIÇDAĞI
Türkiye, Rusya ve Batı
“Batı bizi bölmek istiyor” ezberlerini tekrarlamadan evvel, meseleye dair daha ayrıntılı ve çok değişkenli, analitik bir bakış geliştirmek gerekir. Avrupa’nın ‘Türkiye’yi bölmeye çalıştığı’ dönem, 1914-1922 arası, görece çok kısa bir dönemdir. Onun dışında, Osmanlı-Türkiye’nin istikrarlı olması, genellikle önceliğidir.
Şırnak-İstanbul hattı
Her şey bir yana, bu seçimlerin en önemli kazanımı –ki bunu kendime de söylüyorum– seçimlerle bir şeylerin değişebileceği inancının yeniden tesis edilmesidir.
Vekil diye biri yoktur artık
Can sıkan, insanı bezdiren bunca alavere dalavereye rağmen, herkes doğru bildiğini söylemeye devam etmek zorunda. Hakka, adalete, Ermeni toplumuna olan sorumluluğumuzun gereği bu. Öyleyse, enerjimiz tükenene kadar anlatmaya devam edeceğiz.
Tarihçinin elleri kirlenecek
Bugünün kavgaları tarih üzerinden veriliyor. Her kesim tarihin meşrulaştırıcı gücünü arkasına almak istiyor. Birçok akademik tarihçi bundan hoşlanmaz. Bunu tarihin, daha doğrusu tarihçiliğin ‘ayağa düşmesi’ olarak görürler. Özellikle Türkiye söz konusu olduğunda pek de haksız sayılmazlar. Payitaht gibi dizilerde tarih gerçekten de ayağa düşüyor. Peki, bu engellenebilir mi? Herhalde engellenemez. Öyleyse, tarihçi yakıcı bir soruyla karşı karşıya
Tarih, düşüncenin biley taşıdır
‘Tarih tekerrür eder mi?’ sorusunun cevabı da ‘tekerrür’den ne anladığınıza bağlı. Eğer olayların şablon gibi birebir tekrarını anlıyorsanız, o durumda değil tarih, gün bile tekerrür etmez. Size tıpatıp aynı gelen günler arasında bile farklılık vardır.

