Hangi İnsan Hakları? Festivali'nde Hakan Tosun anıldı
“Ne kameraman ne fotoğrafçıydı; o bir mücadeleciydi"
Hakan Tosun 50 yaşında bir gazeteci, belgeselci ve çevre aktivisti olarak yaşadı, bir gece dövülerek öldürüldü.
Bergama’dan Kazdağları’na, Samandağ’dan Akbelen’e kadar birçok direnişi belgeselleştiren gazeteci Hakan Tosun’un ailesi ve arkadaşları, takvimler 10 Ekim’i gösterirken kendisine ulaşamadıklarını duyurmuştu.
Kendisinden 2 gün boyunca haber alınamamasının ardından darp edildildiği ve hastanede olduğu öğrenilen Tosun beyin kanaması nedeniyle yoğun bakımda tutuldu. 13 Ekim Pazartesi akşam saatlerinde ise Hakan Tosun'un beyin ölümünün gerçekleştiği açıklandı.
Tosun'un ailesi, dostları, avukatlar ve yaşam savunucuları cinayete ilişkin soruşturmada ciddi eksiklikler bulunduğunu ve bir an önce şeffaflıkla aydınlatılması gerektiğini söyleyerek mücadeleyi sürdürüyor.
Bu sene 15. kez gerçekeşen Hangi İnsan Hakları? Festivali de bu seneki programında video aktivist ve gazeteci Hakan Tosun’a özel bir bölüm ayırdı. Neredeyse her direnişe yetişen, nerede bir mücadele varsa oraya gidip belgeleyen, ekoloji mücadelesi ve direnişlerine dair zengin bir arşiv bırakan Hakan Tosun’un üç belgeseli festivalin kapanış akşamında Postane’de gösterildi.
Hakan Tosun’un ailesi, arkadaşları ve avukatının da katıldığı buluşmada "Geldiler ve tapulu mallarımıza el koydular!", “İliç Altın Madeni” ve “Kaz Dağları Talanı” filmleri nin gösterimleri yapıldı. Gösterimlerin ardından Hakan Tosun’un kız kardeşi Öznur Tosun, avukatı ve mücadele arkadaşı Onur Cingil ve fotoğrafçı Özcan Yaman'ın yanı sıra Tosun'un dostları söz aldı.
Öznur Tosun: Hiçbir beklentisi olmadan hayatını mücadeleye adadı
Öznur Tosun, Hakan Tosun'un özel hayatıyla ilgili konuşmayı çok sevmediğini, ailesine karşı sorumluluklarını yerine getirip bir denge kurduktan sonra hayatının tamamamını mücadeleye adadığını söyledi:
"Aileye karşı sorumluluklarının farkındaydı ama bu sorumlulukları kendi yöntemiyle, kendi dengesi içinde ele alırdı. Özellikle annesine karşı. Aileyle ilgili meseleleri planlar, geri kalan hayatını ise mücadelenin kaçınılmaz olduğunu bilerek yaşardı.
Hayatı neredeyse kesintisiz bir mücadele hâlindeydi. Gördüğümüz her şeyi neredeyse tek başına yapan bir insan var. Kurgusunu, sesini, kamerasını… Tek başına çekiyor, tek başına üretiyor ve sonunda film çıkarıyordu. Çekimlerden döndükten sonra bazen kendini üç-dört gün boyunca odaya kapattığını, tamamen konsantre bir şekilde kurgu ve montaj yaptığını biliyorum. Büyük bir odakla, her şeyden koparak çalışırdı.
Yaptığı hiçbir işten maddi karşılık beklemedi; tek amacı birilerinin görmesi, duyması ve başkalarının sesi olabilmekti. Hatta çoğu zaman ismini bile eklemeden, hızla paylaşır; görüntü istendiğinde hiç tereddüt etmeden verir, sahiplenme ya da görünürlük kaygısı taşımazdı."
"Hakan’ı anmak değil, yaşatmak önemli"
Fotoğrafçı Özcan Yaman ise Hakan Tosun’u meslek tanımlarıyla sınırlamanın mümkün olmadığını vurguluyor: “Ne kameraman ne fotoğrafçıydı; o bir mücadeleciydi. Kamerayı bir tanıklık aracı olarak kullanır, kısa ve hızlı çekimler yapar, kendini neredeyse tamamen anonimleştirirdi. Görüntüler ya haberden alınır ya da YouTube üzerinden dolaşıma girerdi. Çevre, ekoloji ve demokrasi mücadelelerinin tam ortasındaydı; Cumhuriyet nöbetlerinden Ankara Katliamı’na kadar pek çok yerde vardı ama çoğu zaman kimse onu fark etmezdi. Sessiz sedasız çalışır, görünürlük ya da isim kaygısı taşımaz, kimi zaman çektiği görüntülerde adını bile kullanmazdı.”
Yaman, Tosun’un fotoğraftan videoya bilinçli bir geçiş yaptığını, son yıllarda neredeyse tamamen cep telefonuyla video üretimine yöneldiğini belirterek, bugün ortaya çıkan arşivin taşıdığı yükün büyüklüğüne dikkat çekiyor: “Harddisklerden çıkanlara bakınca, bu kadar büyük bir toplumsal mücadelenin nasıl taşındığını daha iyi anlıyorum. Yaşarken bunun farkına yeterince varamamış olmak ağır bir vefa borcu bırakıyor. Hakan’ı anmak değil, yaşatmak önemli. Asıl soru bundan sonra ne yapacağımız. Hepimiz bu soruya odaklanmalı, adalet mücadelesine ve Hakan Tosun’u yaşatacak adımlara destek olmalıyız.”
Avukat Cingil: “Bu dosyada çok ciddi skandallar var"
Avukat Onur Cingil, Hakan Tosun davasına ilişkin şunları söyledi:
“Kamera çekimdeyken gözaltına alınıyor, kamera çekimdeyken düşürülüyor. O yüzden biz ‘Hakan Tosun’un kamerası hâlâ kayıtta’ diyoruz. Dava mücadelesinde bunu özellikle vurguluyoruz. Alamos Gold sürecinde de Hakan gözaltına alınmıştı. 10 Kasım 2014’te Validebağ’da çekim yaparken gözaltına alındı. Ondan birkaç yıl sonra bana vekâlet verdi, hayattayken avukatlığını yaptım. Şimdi bu dosyada onunla olan arkadaşlık borcumuzu ödemeye çalışıyoruz; adaleti buraya getirmek için.”
Cingil, dosyadaki ihmallere dikkat çekti, sürecin, kamu görevlilerine kadar uzanabilecek bir örtbas ihtimalini barındırdığını belirterek kamuoyunu davayı izlemeye ve adalet mücadelesine destek olmaya çağırdı:
“Bu dosyada çok ciddi skandallar var. Delillerin toplanması için büyük bir mücadele veriyoruz. Üç kişi var ama sadece iki kişi şüpheli. Üçüncü kişi şüpheli bile yapılmadı, tanık olarak bırakıldı. Çünkü üç kişi olursa dosya örgütlü suça girecek. Biz bunu sorguluyoruz. Bu dosya Türkiye hukuk tarihinde önemli bir yer tutacak. Üzeri kapatılmaya çalışılan dosyalardan biri. O yüzden herkesi süreci izlemeye ve destek vermeye çağırıyoruz. Hakan Tosun’u anmak değil, yaşatmak önemli. Asıl mesele bundan sonra ne yapacağımız.”
Herkesin ortak adalet mücadelesi: Hakan Tosun'a ne oldu?
Festival ekibinden Necati Sönmez ise Tosun'un kadrajlarının son derece özel olduğunu, "Çok güçlü, çok aktivist bir ruhla çekilmiş görüntülerdi bunlar. Zaman zaman konuşulur; adeta bir savaş muhabiri gibi çatışmaların içindeydi. Orada çekilen görüntülerin ne kadar bilinçli, ne kadar sorumlulukla kayda alındığını bugün daha net görüyoruz" sözleriyle anlattı.
Ağacın, kuşun, böceğin, karıncanın, insanın dostu Hakan Tosun için adalet mücadelesi devam ediyor. Ailesi, yaşam savunucuları ve avukatlarından herkese bir de çağrı var: Bu cinayetin aydınlatılması, hepimizi etkileyen bir adalet mücadelesi. Hakan'ı yaşatmaya, arşivini gündemde tutmaya devam ederken herkesten "Hakan Tosun'a ne oldu?" ve "Hakan Tosun'u neden öldürdüler?" sorularını ısrarla sormaya davet ediyoruz.

