YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Daha önce benzer durumlar yaşanmış, örneğin 24 Nisan açıklamaları için Diyarbakır Barosu’na da çok kez dava açılmış ve Baro bu davalardan (devam edenler soruşturmalar hariç) beraat etmişti. İHD yöneticileri de yakın zamanda, açıklamalarında “Ermeni Soykırımı” dedikleri için yargılandıkları bir davadan beraat etmişlerdi. Peki, RTÜK bu değerlendirmesini neye dayandırıyor?

Peki, Erdoğan ya da AKP bu süreçten ne bekliyordu? Bir ihtimal MHP’ye “Seçeneksiz değiliz” mesajı vermek istediler. Çünkü AKP-MHP ittifakı sonuç olarak 31 Mart yerel seçimlerinden yenilgiyle çıkmıştı. AKP belki de MHP’den uzaklaşmayı –bir an için– aklından geçirdi. Niye olmasındı ki? Erdoğan 22 yıllık iktidarı boyunca sık sık ittifak yaptığı güçleri ve partileri değiştirmemiş miydi? Öte yandan CHP’nin beklentisi neydi, bunu da tam bilemiyoruz

Taksiciye göre, bu randevu sorununu yaratanlar mültecilermiş. Üstelik bu mülteci meselesini Türkiye’nin başına Ermenistan, daha doğrusu Ermenistan’ın eski cumhurbaşkanı açmışmış. Nasıl mı? Şöyle:

Türkiye; İslamcısı, merkezi, solcusu ve Kürt siyasetiyle İsrail’i soykırıma varan bu operasyonu nedeniyle kınarken, sosyal medyada da olsa, kimi milliyetçi hesapların söz konusu Azerbaycan olduğunda farklı bir hava tutturmaları gerçekten ilginç. Öyle ki İsrail’in tüm bu gaddarlığından Arapları ve Filistinlileri, hatta şu an orada olan Gazzelileri sorumlu tutanlar bile var. İnsan gerçekten bir durup karamsarca düşünmeden edemiyor. Burada çünkü hem Arap, hem de Ermeni düşmanlığı söz konusu.

Bu kararlar ne manaya geliyor? Gayet açık: 2015’te çözüm süreci iktidar tarafından bitirildikten sonra Erdoğan’ın MHP ve klasik devlet unsurlarıyla kurduğu ittifakın, ve o ittifakın siyasetini belirleyen zihniyetin, hâlâ Türkiye siyasetine ve hukukuna egemen olduğu anlamına geliyor. 31 Mart’taki seçim yenilgisine rağmen.

Osman Kavala’nın serbest bırakılması ihtimalinin AKP’ye yakın yazarlardan ve bazı milletvekillerinden gelmeye başlaması, bir gösterge örneğin. Beri yandan MHP de bilhassa Kavala konusunda aynı sert tutumu sürdürüyor; bu da ayrı bir gösterge. Burada bir varsayım yapılabilir. AKP bundan sonrası için yola MHP ile devam ederse ne olur, etmezse ne olur? Belli ki AKP içindeki bir grup bunun egzersizini yapıyor. MHP de kendi oyununu kurmaya çalışıyor.

Bu yıl bu ablukaya bir de tarihi bir fotoğraf eklendi. Polis Saraçhane’de Bizans döneminden kalma Bozdoğan Kemeri önünde bir barikat kurmuştu sabahın erken saatlerinde. O kadar açıklayıcı bir fotoğraftı ki, ne desek, ne yazsak, fotoğrafın gücünü söze dökemiyorduk. Peki ama niye? Taksim niye “yasak”?

24 Nisan 1915’te Ermeni aydınların ve siyasetçilerin İstanbul’dan sürgün edilmesiyle başlayan Ermeni Soykırımı’nın en önemli tanıklarından biri de Aram Andonyan. Aras Yayıncılık 24 Nisan’a denk gelen günlerde Aram Andonyan’ın önemli bir kitabını yayınladı: Cürm-ü Âzam. Kitabın altbaşlığı şöyle: “Halep Muhacirin Müdüriyeti Başkâtibi Naim Bey’in Tanıklığında Ermeni Soykırımı.” Aram Andonyan tarafından kaleme alınan ve Ermeni Soykırımı hakkındaki, özellikle de 1916’da Suriye çöllerinde yaşananlar konusundaki en önemli kaynaklardan biri olan Cürm-ü Âzam, Naim Bey’in Andonyan’a teslim ettiği el yazması notları ve Andonyan’ın derlediği bilgileri, telgrafları, resmî Osmanlı belgelerini ve birinci dereceden şahitlerin tanıklıklarını içeriyor. Ohannes Kılıçdağı’nın çevirdiği kitabın önsözünü de Taner Akçam yazmış. Naim Bey hakkında daha önce de çalışmaları bulunan Akçam ile Cürm-ü Âzam’ı konuştuk

Bunun için zaman gerektiğini biliyorum. Değişen siyasi dengelerin bazen yeni yollar açtığını, bazen de o açılan yolları kapattığını da biliyorum. Bildiğim bir şey daha var: Türkiye Ermeni toplumu açısından 109 yıldır tutulamayan bir yas var.

2010’ların ortalarındaki hava tamamen dağılmış durumda ama yargıdan bazen olumlu, daha çok da olumsuz mesajlar gelmeye devam ediyor. Ancak elbette önemli olan şu: Yargı ve hükümet tutumlarını değiştirebilir, bir dönem hava yumuşayabilir, bir dönem sertleşebilir. Peki, toplum meseleye nasıl bakıyor? ‘Yüzleşme’ için bir gelişme, geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak bir ipucu var mı?