YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Ankara ve Yerevan üç yıldır bu süreci yürütüyor ve ilk aşama olarak iki ülke arasındaki sınırın önce üçüncü ülke vatandaşlarına ve diplomatik pasaport sahiplerine açılması için mutabakata varılmıştı. Ermenistan kendi üzerine düşeni yaptı ancak Ankara hiç hareket etmedi. Şimdi bu gelişmeyle Ankara’dan da sınırın açılması için bir hamle beklenebilir. Ancak Ankara kanımca yine de Ermenistan –Azerbaycan arasındaki anlaşmanın imzalanmasını bekleyecektir. Aliyev yeri şartlar ileri sürmedikçe ya da daha önce ileri sürdüğü şartlarda ısrarlı olmadıkça, Trump’ın arabuluculuğuyla ve ABD’nin bölgeye yerleşmesi pahasına bile olsa sonuçta bir yol açıldı. Bu yolda nasıl ilerleneceği artık büyük oranda Ankara ve Bakü’ye, son olarak da Yerevan’a bağlı. Niye 'son olarak' diyorum...

ABD Başkanı Trump'ın Ermenistan Başbakanı Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile bugün ayrı ayrı görüştükten sonra ortak bir açıklama yapılması bekleniyor. Açıklamayla Ermenistan -Azerbaycan arasındaki pürüzlerin büyük bölümünün giderileceği ve "Trump Yolu" için varılan mutabakatın da resmi olarak duyurulacağı beklentisi hakim. Ankara ise bu konuda bir süredir sessiz. Ulaştığımız kaynaklar gelişmelere dair olumlu değerlendirmelerde bulundular.

Jamanak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ara Koçunyan, bu kez 4 gün süren bir yazı dizisiyle bana şahsi olarak yanıt verdi. Yanıtlarına ve benim karşı yanıtlarıma geçeceğim ama ben baştan beri tek bir yazı ile konuyu toparlamaya çalışırken Sayın Koçunyan’ın ilki 5, ikincisi 4 gün süren yazı dizileri belki bazı okurların ipin ucunu kaçırmasına neden olabilir. O yüzden maddeler halinde durumu özetleyip ben de kendi açımdan diyeceklerimi diyeyim ve yine kendi açımdan, mecbur kalmadıkça bu konuya bir daha değinmeyeyim.

Koçunyan, bu cümlelere arka arkaya beş gün süren, gazetenin sürmanşetinde Türkçe olarak yayınlanan “Türkiye Ermeni Toplumunda Tepkiselliği Tekelleştirme Çabaları” başlıklı yazı dizisinin üçüncü bölümünde yer verdi. Karmaşık cümlelerle dolu ilk iki yazıdan sonra sıranın Agos’a ya da bana geleceği belliydi. Biliyorum bu konudan sıkıldınız, ama bu eleştirilere yanıt vermek durumundayım.

Cumhurbaşkanı yardımcılarından birinin Kürt, birinin Alevi olmasına yönelik teklif, seçmen nezdinde de Bahçeli’nin yeni garantiler aradığının, bu yönde yoklamalar yaptığının işareti. Bu tablo içinde asıl meselemiz, ‘Lübnanlaşmak’tan ziyade “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin sanki artık tartışılmaz, doğal bir sistem ya da rejimmiş gibi sunulması, toplumun zihninde bu şekliyle yerleşmesinin istenmesidir. Oysa bu sistemin sakıncalarını yaşadık, yaşıyoruz. Güçler ayrılığı artık tamamen buharlaştı. Denge-denetim mekanizmaları tamamen yok olmuş durumda. Yetmezmiş gibi CHP’ye yönelik bir darbe hukuku da tüm hızıyla sürmekte.

Bu teklif önce Paşinyan’ın sözcüsü Bağdasaryan tarafından net ifadelerle reddedildi. Paşinyan ise 16 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında daha kapsamlı ve sanki biraz bu teklife kapı açan ifadeler kullandı. Paşinyan, yabancı güçlerin Ermenistan'dan geçen bölgesel ulaşım güzergahlarının kontrolünü ele geçirebileceği yönündeki endişeleri reddederek, ülkede yönetimde dış kaynak kullanımı uygulansa da tüm altyapının Ermenistan'ın mülkiyetinde kaldığını söyledi.

İstanbullu Ermenilerin beklediği, bir “kilise”den beklenecek asgari nezaket kuralları idi. Bunun olmaması İstanbullu Ermenileri üzdü ve hayal kırıklığına uğrattı. Yoksa ‘Paşinyan Patrikhane’yi mutlaka ziyaret etsin’ diyen, zaten yoktu. Şunu söylemeden edemeyeceğiz: Az önce aktardığımız bölümde Patrik Maşalyan diyor ki “Zaten Sayın Paşinyan, İstanbullu Ermenilerden daha zeki ve ne olduğunu çok iyi anlıyor” Bilemiyoruz bu konu belki de Başbakan Paşinyan’ın çok da takılmadığı bir konudur. Ama biz (kendini bir şekilde ev sahibi hisseden) İstanbullu Ermenilerin büyük bir kısmı olarak Patrikhane’nin bu tutumunu sindiremedik. Bir not daha: Sahak Sırpazan, sizi seçen de İstanbullu Ermeniler idi. Dokuz bin oyla. O zaman zekilerdi de şimdi mi zeki değiller?

Mitinge bakıldığında İmamoğlu’un tutuklanması sonrasındaki toplumsal hareketliliğin sürdüğünü söylemek mümkün. Özel de bu kalabalığın toplanmasından doğal olarak memnundu. Özel Saraçhane mitingini yaparken İzmir’in eski belediye Başkanı Tunç Soyer ve onlarca belediye çalışanı yolsuzluk iddiasıyla daha yeni gözaltına alınmıştı. Velhasıl darbe ile mücadele sürüyor sürmesine ama her darbede olduğu gibi bunda da uzun ve çetin bir yol CHP'yi ve muhalefeti bekliyor

20 Haziran’da yapılacak görüşme ile ilgili net açıklamalar yok. İlk resmi açıklama Ermenistan Parlamentosu Başkanı Simonyan’dan geldi ve bunun “tarihi bir ziyaret” olduğunu söyledi. Paşinyan da, gündeme ilişkin ortak bir açıklamanın yapılacağını belirterek, şu aşamada kamuoyuyla paylaşılmış bilgilerin ötesine geçmeyeceğini kaydetti. Peki görüşmenin gündemi ne olabilir, hele ki İsrail’in İran’a saldırısı nedeniyle bölge yine bir savaşın içindeyken? Ermenistan açısından duruma bir bakalım.

Bir yıl kadar önce şunları söyleyebiliyordum: Hayli sorunlu bir seçim sistemi de olsa, medya ambargosu da uygulansa, muhalefet seçimlere girebiliyor, belediye başkanlıkları kazanabiliyor, muhalif medya, üzerinde büyük baskılar olsa da yayın yapabiliyor. Artık bunları da söyleyemeyecek haldeyiz. Darbeyi püskürtmek belli ki zaman alacak.