YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Mesele sahipsiz hayvanlar üzerinden iktidarın güç gösterisi yapmasına dönüştü. Sahipsiz hayvanların yaşam hakkını savunanlar ‘şehirli ve elit’, tüm muhalefetin ve tüm uzmanların kabul edilemez bulduğu bu yasayı savunanlar ise ‘millet’ oldu.

Türkiye neredeyse her konunun bir şekilde birbirine bağlandığı bir ülke. Varlık Vergisi ile el değiştiren Emek ya da eski ismiyle Melek Sineması’nı yapan Rafael Alguadiş’in, Agos’un uzun yıllar faaliyet gösterdiği Osmanbey’deki Sebat Apartmanı’nı da yapan mimar-mühendis olması ve aynı Alguadiş’in Varlık Vergisi’nde yüklü miktarda vergi ödeyenler arasında olması, bu topraklarda Müslüman olmayanların başına gelenlere dair tarihsel bir hat çiziyor. Biz de Varlık Vergisi Kanunu’nun 11 Kasım 1942’de Meclis’ten geçmesinin yıldönümünde Rafael Alguadiş’in oğlu Jak Alguadiş ile tüm bu hikayeye dair bir söyleşi gerçekleştirdik. (Agos'ta 2017 yılında yayınlanmıştır)

Gökçek burada bir hinlik daha yapıyor, “TBMM’den acil bir kanun çıkartılmalı ve kişilerin gerçek kimlikleri nüfus cüzdanlarına işlenmeli” diyor. Bu saatten sonra hiçbir idarenin böyle bir yola gitmeyeceğini tahmin edebiliyorum ama Gökçek’in asıl istediği, bugüne kadar devlet tarafından gizli kapaklı yapılan fişlemelerin artık açık açık yapılması. Resmî bir fişleme yani.

Ermenistan üzerine düşeni yaptı ve sınırın kendi tarafındaki Margara (Alican) sınır kapısını yeniledi. Türkiye ise bu konuda hiçbir adım atmış değil. Neden? Açıkça söylenmiyor ama belli ki Türkiye Azerbaycan’ın da onayını bekliyor. Ya da belki şöyle demek daha doğru: Türkiye ve Azerbaycan Ermenistan’ın yeni tavizler vermesini bekliyor. Ermenistan ise vereceği kadar taviz verdiğini düşünüyor. Peki bu tavizler ne olabilir?

Fransa'da parlamento seçimlerinin ikinci turu geçtiğimiz Pazar günü yapıldı. Sol ittifak Yeni Halk Cephesi, seçimlerin galibi, ancak hiçbir ittifak Meclis'te çoğunluğu sağlayamıyor. İlk turun galibi aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi ise bu kez üçüncü sırada. Seçim sonuçları yeni bir hükümetin kolaylıkla kurulmasına imkan tanımıyor. Tabloyu Fransa’daki gelişmeleri yakından izleyen siyaseti bilimci ve Birikim dergisi yazarı Ahmet İnsel ile konuştuk.

28 Haziran’da Açık Radyo’nun duyurusuyla kamuoyuna yansıyan “Yayın durdurma ve para cezası” kararından sonra Açık Radyo hukuki olarak karara itiraz etti. Ancak bu süreçte 3 Temmuz’da RTÜK üyesi İlhan Taşçı X hesabından bir açıklama yaparak şöyle dedi: “RTÜK, Açık Radyo’nun lisansını iptal etti. Gerekçe, kurulun daha önce verdiği ‘toplumu kin ve düşmanlığa tahrikten’ 5 gün program durdurma cezasına uymayıp yayını sürdürmesi. Oysa yayıncı para cezasını ödemiş, ancak yayın kesmemiş. Bu durum yayıncı lehine yorumlanmalıydı” Karar gazetemiz yayına girerken henüz Açık Radyo’ya tebliğ edilmemişti. Radyo bu karar için de hukuki girişimlerde bulunacak. Lisans iptali kararı öncesinde radyonun avukatlarından Bahri Belen'e RTÜK’ün tutumu ile ilgili sorular yöneltmiştik.

Daha önce benzer durumlar yaşanmış, örneğin 24 Nisan açıklamaları için Diyarbakır Barosu’na da çok kez dava açılmış ve Baro bu davalardan (devam edenler soruşturmalar hariç) beraat etmişti. İHD yöneticileri de yakın zamanda, açıklamalarında “Ermeni Soykırımı” dedikleri için yargılandıkları bir davadan beraat etmişlerdi. Peki, RTÜK bu değerlendirmesini neye dayandırıyor?

Peki, Erdoğan ya da AKP bu süreçten ne bekliyordu? Bir ihtimal MHP’ye “Seçeneksiz değiliz” mesajı vermek istediler. Çünkü AKP-MHP ittifakı sonuç olarak 31 Mart yerel seçimlerinden yenilgiyle çıkmıştı. AKP belki de MHP’den uzaklaşmayı –bir an için– aklından geçirdi. Niye olmasındı ki? Erdoğan 22 yıllık iktidarı boyunca sık sık ittifak yaptığı güçleri ve partileri değiştirmemiş miydi? Öte yandan CHP’nin beklentisi neydi, bunu da tam bilemiyoruz

Taksiciye göre, bu randevu sorununu yaratanlar mültecilermiş. Üstelik bu mülteci meselesini Türkiye’nin başına Ermenistan, daha doğrusu Ermenistan’ın eski cumhurbaşkanı açmışmış. Nasıl mı? Şöyle:

Türkiye; İslamcısı, merkezi, solcusu ve Kürt siyasetiyle İsrail’i soykırıma varan bu operasyonu nedeniyle kınarken, sosyal medyada da olsa, kimi milliyetçi hesapların söz konusu Azerbaycan olduğunda farklı bir hava tutturmaları gerçekten ilginç. Öyle ki İsrail’in tüm bu gaddarlığından Arapları ve Filistinlileri, hatta şu an orada olan Gazzelileri sorumlu tutanlar bile var. İnsan gerçekten bir durup karamsarca düşünmeden edemiyor. Burada çünkü hem Arap, hem de Ermeni düşmanlığı söz konusu.