YETVART DANZİKYAN
Deprem, devlet, eski medya, yeni medya
1999'daki gibi devletin çöküşünü görüyoruz. Ama 99'dan farklı olarak Twitter ve sosyal medya var. Yardım çağrıları paylaşılıyor, arama kurtarma ekiplerinin ulaşmadığı yerlerden görüntüler geliyor, insanların nasıl kendi çabalarıyla yakınlarını kurtarmaya çalıştığı yansıyor. Son yıllarda iktidarın sözünden çıkmamak durumunda kalan merkez medya haber kanalları da bu depremde özellikle muhabir düzeyinde elinden geleni yapıyor. Ama bir direnç var ki o bir türlü aşılamadı.
14 Mayıs'a doğru
Türkiye’de AKP’den önce de demokratik kanallar işlemiyordu. Dolayısıyla güçlü olsun, güçsüz olsun, eski parlamenter sistemin Türkiye’ye yeni bir ufuk açması zor. Geçmiş seçimleri bile hatırlamak yeterlidir. Süleyman Demirel'in 1980'lere damga vuran "Konuşan Türkiye" sloganı ya da Bülent Ecevit'in "Ne ezilen ne ezen, hakça düzen" sloganı, o günkü kilitlenmişliklerin ötesini işaret eden, gündem yaratan sloganlardı.
16. yıl mektubu
Cinayet davasına gelirsek; pek bir şey olmadı. Kamu görevlilerinin yargılandığı davada mahkeme son derece eksik bir karar vermişti. Seni hedef hâline getirenler yargılanmadığı gibi, yargılananlar açısından da dengesiz ve adalet bekleyenleri hiç tatmin etmeyen bir karar çıkmıştı. Hükümet bir anlamda “Bu kadarla yetinin” mesajı veriyor. Ancak bu tutuma karşı hukuki mücadele de her zeminde sürüyor.
HDP’nin aday kararı ve tepkiler
Siyasette taktik hamleler, stratejiler elbette önemli ancak bu süreci bir labirent haline getirip o labirentlerde aylarca dolaşmanın da alemi yok. Altılı Masa için söylüyorum bunu. Net olmak, siyasi iddianızı ortaya koymak her zaman daha önemlidir. HDP de bunu yaptı.
Altılı Masa’nın planı var mı? Varsa nedir?
Siyasi yasak, sessizce kabullenilmesi değil, tam tersine mücadele edilmesi gereken bir iktidar hamlesi. Kritik anlarda bu tür hamlelerle yüzleşmek gerekir. Aynı AKP’nin 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde 27 Nisan muhtırası ile yüzleştiği ve kabullenmediği gibi. Ya da Bülent Ecevit’in 1971’de 12 Mart muhtırasının dümen suyuna girmeyişi ve kurulacak hükümete İsmet İnönü liderliğindeki CHP’nin destek vermesine karşı çıkarak CHP’deki görevinden istifa etmesi, oylamaya katılmayışı gibi.
Alevileş(tiril)miş Ermeniler konuşuyor
Yapımcı ve yazar Kazım Gündoğan’ın “Alevileş(tiril)miş Ermeniler” kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. “Dersim’in Kayıp Kızları” belgeselinden de tanıdığımız Kazım Gündoğan ile yeni kitabı üzerine konuştuk.
İmamoğlu'na ceza ve siyasette yeni dönem
Diyelim ki, tam İmamoğlu aday gösterilmişken Yargıtay’dan gelecek bir ceza onaması, Altılı Masa’yı adaysız bırakabilir mi? Kılıçdaroğlu’na yakın çevreler bu seçeneği öne sürerek böyle bir risk almanın gereksiz olduğunu söylüyor. Teknik olarak haksız değiller. Ancak bu senaryo bu sefer de altı ayrı muhalefet partisinin kimi aday çıkaracağının iktidar tarafından belirlenmesi gibi hazmı zor bir tablo ortaya çıkarıyor.
Ermenice tiyatronun parlak günleri nasıl sona erdi?
Hrant Dink Vakfı'nca 4-5 Kasım'da düzenlenen ‘İstanbul, 1914-1922: Savaş, Çöküş, İşgal ve Direnişin Tarihi’ başlıklı konferansta sunum yapan isimlerden biri de Nesim Ovadya İzrail’di. İzrail konferansın kapanışında “Mütareke Yıllarında İstanbul’da Ermenice Tiyatro Faaliyetlerinin Yükselişi" başlıklı bir konuşma yaptı. İzrail ile sunumundan yola çıkarak Türkiye’de Ermenice tiyatronun tarihine baktık.
Artin Boşgezenyan ‘kolektif hafıza’da nasıl unutuldu?
4-5 Kasım'da gerçekleştirilen 'İstanbul, 1914-1922: Savaş, Çöküş, İşgal ve Direnişin Tarihi’ başlıklı konferansta sunum yapan isimlerden biri de Vahé Tachjian’dı. Aynı zamanda Houshamadyan sitesinin de yöneticilerinden olan Tachjian, “Bir Konuşmanın Hikâyesi: I. Dünya Savaşı Sonrasında İstanbul’da Ermeni-Türk İlişkilerini Tartışmak” başlığını verdiğini sunumunda ağırlıklı olarak II. Meşrutiyet döneminde Osmanlı Meclisi'nde Halep mebusu olan Artin Boşgezenyan'ın konuşmalarına odaklandı. Boşgezenyan'ın 1918'de Osmanlı Meclisi'nde yaptığı bir konuşmayı hatırlatan Tachjian, Boşgezenyan'ın bu konuşmada Ermeni Soykırımı'na değindiğini, "Müthiş bir suçtan bahsediyoruz, Ermeni felaketinden bahsediyorum. Burada esas fail Türk ulusu değildir, önceki Türk hükümetleridir" dediğini aktardı. Tachjian, Boşgezenyan'ın ulus ile suçu işleyenler arasında bir fark gözettiğine dikkat çekti. Tachjian ile sunumundan yola çıkarak Artin Boşgezenyan’ı ve dönemin siyasi atmosferini konuştuk.
Almanya'da köklerine döndü, 'Vartan' ismini aldı, harç talebiyle karşılaştı
Uzun süredir Almanya'da yaşayan Halis Yıldırım, 1915'e kadar uzanan Ermeni köklerine dönmek istedi, 'Vartan' ismini almak için mahkemeye başvurdu. Ancak 'harç' talebi ile karşı karşı karşı kaldı. Vartan Halis Yıldırım, yaşadıklarını ve Tercan'a kadar uzanan köklerini anlattı.