OHANNES KILIÇDAĞI
İsrail’in Karabağ’dan alacağı ders
İsrail bugün kendini askerî açıdan çok üstün görüyor olabilir, gerçekten öyle de olabilir. Fakat, bu tür sorunları insan ömrüyle veya bir nesille sınırlı şekilde değerlendirmenin yanlışlığı ortada. Düşünsenize, 2020’deki savaşta ölen binlerce Ermeni ve Azeri genç, kendilerinden önce başlamış bir kavgada ölmek için doğmuş oldular.
Hamas şiddeti neden görülmüyor?
İsrailli yöneticiler ve destekçileri “Neden Hamas’ın şiddeti görülmüyor?” diye şikâyet ediyorlar. Sen Hamas’ın vahşetini üçe beşe değil bine katlar, Hamas’ın bir gün yaptığını sen iki buçuk aydır her gün yaparsan, Hamas’ın senin gölgende kalıp görülmemesinde de şaşıracak bir şey yok.
Üç Horan’ın yılan hikâyesi
Karşı karşıya kaldığımız sorun, her zaman söylediğimiz gibi azınlık vakıflarına dair temel, yapısal yanlışlıklardan kaynaklanıyor. Bunun yanı sıra, mevcut seçim yönetmeliği hazırlanırken bunun devletin âdeti olduğu üzere tepeden inme değil, açık ve zamana yayılmış istişareyle hazırlanması gerektiğini söyledik. Ayrıca, yönetmelik yayınlanınca da bu metnin yetersizlikleri, boşlukları, yanlışları, iç çelişkileri olduğunu anlattık ve değiştirilmesi gerektiğini söyledik.
İsrail diyaloğu da öldürüyor
İsrail ve politikaları, toplumları keskin biçimde ikiye bölen bir faktör hâline gelmiş durumda. İsrail’in eylemleri insanların birbirini dinleme ve anlama isteğini, kapasiteni, tahammül eşiğini dramatik biçimde aşağı çekti, çekiyor.
Tarihin azı karar, çoğu zarar
Bir topluluğun bir coğrafyada, başka gruba tabi olmadan, eşit ve özgür olarak yaşayabilmesi için geçmişte herhangi bir zamanda o topraklar üzerinde bir devlet kurmuş olmasına, hatta tarihin çok eski çağlarından beri orada yaşıyor olmasına gerek yoktur
İsrail’in yıktığı sadece Gazze değil
İsrail’i durdurmak, sadece Gazze’deki insanların hayatını kurtarmak için değil (ki bu da tek başına yeterli olurdu), aynı zamanda insanlık olarak hâlâ etrafında toplanacağımız, toplanabileceğimiz bazı değerler olduğunu gösterebilmek, buna inanabilmek için de gerekli. Batılı (AB, ABD) devletleri yönetenler, bu değerleri koruma konusunda utanç verici bir durumdalar. Fakat, Batılı sivil toplum kuruluşlarından, Batılı halklardan gelen itirazlar her geçen gün artıyor.
‘Kendine Müslüman’
Türkiye’de insan hakları savunusunda ilkesel tutarlılık sağlanamamasının tek sebebi sadece kültür ve kimlik olarak kendine yakın gördüklerini, ‘bizden’ saydıklarını savunmaktan ibaret değil. Hakları ihlal edilen insanların haklarını savunmanın siyaseten muarız kabul edilen bir harekete, akıma yarayacağı düşünülüyorsa Türkiye’deki çoğu ‘demokrat’ da kafasını öte yana çeviriyor, havalara bakıyor.
Cumhuriyet ve azınlıklar için beyaz bir sayfa
Farklı kimliklerin, özellikle de Hıristiyanların ve Yahudilerin, bütün toplumla bir arada, eşit, özgür, haklarının sahibi olarak, huzurlu biçimde yaşatılması söz konusu olduğunda cumhuriyet kendi hakkındaki iddiasının tersine, temiz bir sayfa açmadı. Tam tersine, resmî tarih versiyonu üzerinden şeytanlaştırdığı bu insanların takip eden kuşaklarından da intikam almayı sürdürdü.
“İsrail ne yapsın?”
Nasıl Hamas 7 Ekim’de yaptığı vahşi katliamdan sorumluysa, İsrail de Gazze’de 20 gündür uyguladığı vahşi katliamdan sorumludur. Hamas’ın katliamına bu şekilde karşılık vermek İsrailli yetkililerin tercihidir, bilinçli kararıdır ve sorumluluk da onlara aittir. “Hamas sivillerin arkasına saklanıyor, onları kalkan olarak kullanıyor” diyerek sivilleri öldürmeyi normalleştiremez, meşrulaştıramaz ve öldürmeye devam edemezsiniz.
Umarım Ahmet Hamdi yanılmıştır
Batı, içinde bulunduğumuz kriz ânında hem Hamas şiddetini kınayabilir, reddedebilir hem de İsrail’in vereceği karşılığın meşruiyet sınırları içinde kalmasını talep edebilir ve sağlayabilirlerdi ama İsrailli yöneticilerin arkasında ip gibi dizildiler, en sınır tanımaz eylemlerine peşkir tuttular. Ukrayna’da işgalcinin karşısında dururken (ki doğruydu) Filistin’de işgalcinin en büyük destekçisi oldular.