BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

Bu yepyeni tutum, DEM Parti’nin desteğini almaya yönelik “seçimsel” bir manevra filan değil. CHP’nin Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt konusunda yaptığı korkunç hataları nihayet telafi etmeye başlamasına yönelik, gerçekten değişimci bir girişim

Çok ilginçtir, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımının (evet, kayyımının!) yeni bir bulvara Şeyh Said Bulvarı adını verdiği öğrenildi. Oysa Şeyh Said’in idam edildiği Dağkapı’ya 18.12.2014’te Şeyh Said Meydanı adını veren belediye eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ve meclis üyeleri hâlâ yargılanmakta idi .

İlk defa 17 Eylül 1981 tarihli Cumhuriyet gazetesinin ikinci sayfasında yazmıştım:Kasaba irilerinde üniversite açılmaz. Taşrada Üniversite Olmaz. Olursa taşra uygarlaşmaz, üniversite taşralaşır. Çünkü üniversite demek hoca ve kütüphane demektir, bunlar da büyük şehirler dışında yoktur. Tabii ki bildiklerini yaptılar 12 Eylül generallerimiz. Bugünün altyapısını mükemmelen hazırlamış oldular.

Mülkiye’de okumuştuk: Üst düzey liderler arasındaki zirve toplantıları fevkalade önemli ve bir o kadar nazik olaylardır. Çok iyi hazırlanmış olmaları ve olumlu bir hava içinde düzenlenmeleri gerekir. Yine Berlin’deki duruma benzer şeyler yaşayacaksak fena olur. Çünkü yukarıda da söyledim, milliyetçilik bâbında Yunan basını bizimkini aratmaz

Açık o kadar fazlaydı ki, ne arazi satışı ne de vergi artırımı yeterli olabildi. Nebati adlı “enteresan” şahsın ardından Erdoğan mecburen, 2018’de “Borç almayın, uluslararası faizler çok yükseldi” dediği için isim vermeden “Bir insan kendi ayağına kurşun sıkabilir mi!” diyerek yerin dibine batırdığı M. Şimşek’i tekrar Maliye’nin başına getirdi.

Almanya’yla konuşulup halledilecek yüklü bir dış politika gündemi varken, CB Erdoğan Başbakan Scholz’la görüşme öncesi yaptığı ortak basın toplantısında çok değişik bir çıkış yapıyor. Türkiye’ye bir yabancı cumhurbaşkanı gelip de ‘Siz Ermenilere soykırım yaptınız, biz yapmadık’ demiş olsa neler olur, hiç düşünmüyor.

Demokrasinin olmazsa-olmazı kuvvetler ayrılığını zaten son on yıl içinde sistematik olarak eritmiş olan CB Erdoğan, başından beri bilgisi dahilinde geliştiği anlaşılan bu acayip krizi hiçbir muhalefet tanımayacak bir “Yeni Anayasa” getirmek için kullanmakta

Umalım, bu “değişim” sadece bir lider değişikliğinden ibaret değildir. Olmaması için, yeni yönetim ekonomi, iç politika ve dış politika konularında ciddi ve korkusuz reçeteler açıklamak ve peşini milim milim takip etmek zorunda.

CB Erdoğan ile Başbakan Netanyahu fena kapıştılar. Dış politika alanında pek görülen bir durum değildir. Hele de, aynı blokta (Batı) olan iki devlet için. Çünkü bu dış politika değil, iki lider için de iç politika. Din’e dayalı milliyetçiliğin bol oy getirdiği iç politika. Netanyahu için Musevi dini, Erdoğan için İslam dini.

Başsavcı İ. Uçar’ın HSK’ye ihbar ettiği, T. Soykan ve G. Tahincioğlu gibi yazarların aktardığı, B. Terkoğlu, O. G. Ertekin , C. Bursalı gibi yazarların ilettiği vahim durumu burada özetle dahi olsa tekrarlamam imkansız çünkü fevkalade ayrıntılı. Lütfen bu linkleri hayretten hayrete düşme pahasına okuyunuz. Ben burada, bu rüşvet tarifesine tâbi rezaletler dışındaki Yargı vahametini özetlemek istiyorum. Ama bu kaynakların söylediklerinin özünü başlık olarak yine de iki kelimeyle aktarayım...