BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

Müslüman olmaları hasebiyle “Millet-i Hâkime”ye mensup olan Kürtlerin, Gayrimüslimlere yani “Millet-i Mahkume”ye Lozan’da tanınan azınlık haklarını istemeleri mümkün değildi; bu kendi kendilerini vahim bir tenzil-i rütbeye uğratmak olurdu. Kaldı ki, Kürtler azınlık hakkı isteselerdi ne fark edecekti? Türkiye Lozan Kesim III’le Gayrimüslimlere verdiği azınlık haklarının hiçbirine riayet etmedi. Kaldı ki bu Kesim III’te Kürtler için dil hakları vardır, ama uygulanmamıştır.

Orta Doğu dünyanın en belalı yeri. Nereye gidiyoruz, daha doğrusu daha ne melanetlere gidiyoruz, müneccimlik yapmadan söylemek zor. Şimdilik, yorumlar yapmaya temel oluşturabilmek açısından, İsrail’de ve Türkiye’de yaşananları benzerlikler ve farklılıklar olarak çok kısa özetleyelim. İki ülkede de liderler özellikle öne çıktığı için onların iktidarları üzerinden gidelim.

Yazının başlığındaki “devlet” gerçek devlet. “Dövlet” ise, devleti yönetenler; bunlar eski topraklarımıza dağılıp para talep ediyorlar . Çünkü devletin parası inanılmaz bir “naaass, naaass” sloganıyla tüketilmiş vaziyette, ama buna rağmen Tek Adam Rejimi olmayan parayı yandaşlara dağıtmaya devam ediyor. Arada, trajikomik olaylar yaşanırken.

Daha önce 3 kere beraat etmiş olan Pınar Selek 29 Eylül Cuma günü tekrar yargılanacak. Mısır Çarşısı patlaması hakkında hakkında 23 Şubat 2013'te yazdığım aşağıdaki yazıyı tekrar yayınlamak istedim. Bakalım değişen ne var 10 yıl içinde.

Doğrusu, gözükara tutarsızlık olursa anca bu kadar olur. Hukuk devletinin belkemiğini oluşturan AYM ve AİHM kararlarına zerre aldırış etmeyen bu Rejim anayasa yapacak öyle mi? Bugün söylediği dün söylediğini tutmayan CB mı yaptıracak? İçte ve dışta sayısız örnek varken.

Militaristler, ulusalcılar, Yargı, milliyetçiler, İslamcılar ve benzerleri tarafından linç edilme korkusuyla, doğru mu yanlış mı söylediğine bakmadan, CHP kendi milletvekilini linç ediyor.

Görünürdeki sebep: En başarılı iki oyuncudan biri, Ebrar Karakurt, çoğunluğunkinden farklı bir cinsel eğilim sahibi yani lezbiyen olduğunu açıklamış idi. Esas sebep: Kadınların erkeğe hizmet için yaratıldığına iman etmişlerin hâkim olduğu, kadın öldürmelerin gündelik hale geldiği ama katil erkeklerin “tahrik ve iyi hal”den sıyırdığı bir toplumda kadınların söke söke şampiyon olmaları. MİLLİ MAÇTA!

Şimdi, uçuş sırasında pilotların kokpitte namaz kılmasına onay çıktı. Düzenleme, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün oluruyla 24 Ağustos’ta yürürlüğe girdi . Fakat İslam’ın “akıl ve mantık dini” olması hasebiyle, “seferin kritik aşamaları hariç” diye ilave edildi. Kıble meselesini boşverin, bu “kritik aşamalar” sırasında pilotların kazaya bırakmaları mümkün. Uçak kazasını değil tabii, kılınamayan namazın kazasını.

“Türkiye’de ne varsa burada da olacak!” politikası icabı gerginliği de ana vatandan ithal ettiği anlaşılan Yavru Vatan, vahim bir para bulma çabası içindeki CB Erdoğan’ın Batı’yla gerginlikleri azaltmak için başlattığı U dönüşünü dikkate almamış gözüküyor. Bir nedeni olmalı.

Mesai ve okul saatlerinin Cuma namazına göre düzenlenmesinin gündemde olduğu, Diyanet başkanının ve Yargıtay başkanının resmî törenlerde cumhurbaşkanıyla el açıp dua ettiği Türkiye’de, Lozan imzalandığında 130.000 kişi olan ve bugün 2.000 kalmış Türkiyeli Rumların dinsel tören için izin istemek zorunda olmaları ilginç. Şimdi dikkat: Bu gelişmeleri pek sıradan kılacak bir gelişme var. Eğer Sümela’da dinsel tören bir gün yasaklanırsa, bu ülkenin bir vatandaşı olarak Patrik idare mahkemesine başvurabilir. Eğer böyle bir düşüncesi varsa elini çabuk tutmasını tavsiye ederim. Çünkü hukuk okumuş Makedonya mezunları geliyor!