lensler konuşabilseydi
Zehirlenmiş köpeklerin kampı
İsmi Kerim ya da Kadir’di. Hatırlamıyorum. Üzerinden seneler geçti. Ama hep ‘Dogman’ (Köpekçi) olarak kalacak aklımda. Köpeklere onunki kadar büyük bir şefkatle yaklaşan kimse görmedim. Köpekler de onun etrafını sarıyor, onu bir an olsun tek başına bırakmıyorlardı. Çok uysaldılar, ona sonsuz bir güven duyuyorlardı; onların hamisiydi sanki. Nereye gitse peşindeydiler. Küçükçekmece’nin kuzeyinde, Arnavutköy’de geçici bir barınakta gönüllü olarak çalışıyordu. Birkaç veteriner ve asistanlarının, istismara uğramış ve zehirlenmiş köpekler için tedavi merkezi olarak kurduğu bu kampı daha önce duymuş, bir foto-öykü hazırlamak için bulmaya çalışmıştım ama şansım yaver gitmemişti. Tam olarak nerede olduğunu kimse bilmiyordu.
Sonra bir gün, o zaman küçük olan kızım eve geldi, arkadaşlarının ona Facebook’ta, İstanbul’da bir yerlerde, zehirlenmiş köpeklerin barındırıldığı bir kampla ilgili bir şeyler gösterdiğini söyledi. Kızım köpekler konusunda çok hassastı. Bir heves sahiplenilen yavru köpeklerin, büyüdüklerinde, sorumluluktan kaçmak için şehrin uzağındaki yerlere bırakılmasına; ardından, sokakta kalan köpeklerin, çok fazlalar ve yerleşim bölgelerinde sıkıntı yaratıyorlar diye istismar edilmelerine, zehirlenmelerine çok öfkeleniyordu. Uzatmayayım; kampın yerini bir şekilde öğrendik.
Bir sabah, kızım ve eşimle oraya gittik. Kampa gidip o kadar çok hasta köpeği görünce yüreğimiz burkuldu. Bazılarının istismara uğradığı çok belliydi, yaraları tedavi edilmeyi bekliyordu. Birçoğunun deri hastalıkları, tüylerinin arasında geniş boşluklar vardı. Kampı bilen insanlar, zaman zaman, buldukları istismara uğramış veya zehirlenmiş köpekleri getiriyormuş. Birçok insan büyük miktarlarda köpek maması bağışı yapıyormuş. Kimileri de ilaç, çadır ya da battaniye alınması için para bağışında bulunuyormuş. Kamp bu şekilde ayakta kalıyormuş. Gönüllü iki veteriner ve asistanları, bu kadar çok bakıma muhtaç köpekle başa çıkmakta zorlanıyordu. Ama herkes köpeklere gereken bakımı sunmak için elinden geleni yapıyordu; trajik bir hikâyeden umut dolu bir masal yaratmak için kolektif olarak verilen bir insanî çabaya tanık olmuştuk.

