Ermeni kimliği üzerine (7) ‘Türk’ten kurtulmak

Ermeni kimliğinin “Türk”ten azad olmasının görünür iki yolu var. Bunlardan biri, Türkiye’nin (devlet ve toplum olarak) Ermeni ulusuna karşı empatik bir tutum içine girmesi ve nihayetinde Ermeni ulusunun acısını paylaştığını belli edecek bir anlayış sergilemesidir. 

Bu tutum hemen olmasa da, zaman içinde “Türk” unsurunun Ermeni kimliğinden uzaklaşmasına yol açabilir.

Ne var ki bu şıkkın gerçekleşmesi şimdilik zor bir olasılık.

İkinci yol ise bizzat Ermeni’nin ‘Türk’ün etkisini kendi kimliğinden atması.

İlkine göre bu ikincisi, daha bir kendi iradesi ve inisiyatifine bağlı olduğundan, gerçekleşme ihtimali daha fazla.

Esas olarak tercih edilmesi gereken yol da budur.

***

Ermeni dünyasının bunu nasıl başarabileceği ise tamamıyla mevcut duruma yeni bir anlayışla bakabilmesiyle ilişkilidir.

1915’e bakmak örneğin...

Ermeni dünyası yaşadığı tarihi dramın gerçekliğinin farkındadır ve bu gerçeklik bugün dünya ülkelerinin ya da Türkiye’nin kabul edip etmemesiyle değişecek değildir. Onlar kabul etmese de Ermeni ulusunun vicdanında olan bitenin adı başından beri kazınmıştır. Dolayısıyla Dünya’dan ne de Türkiye’den bu gerçekliğin tanınmasını beklemek Ermeni dünyasının yegâne hedefi olamaz.

Gayrı herkesi kendi vicdansızlığıyla baş başa bırakma zamanı gelip de geçmiştir.

***

Bu gerçekliği kabul edip etmemek esasen herkesin kendi vicdani sorunudur, bu vicdan da temelini bizatihi insanlık denilen ortaklığımızdan –‘insan’kimliğimizden– alır.

Dolayısıyla gerçeği kabul edenler, asıl olarak kendi insanlıklarını arındırırlar.

Ermeni kimliğinin sağlığını Fransız’ın, Alman’ın, Amerikalının ve ille de Türk’ün soykırımı kabul edip etmemesine endeksli bir durumda bırakmak, Ermeni dünyasının artık terk etmesi gereken bir hatadır. Gayrı bu hatadan uzaklaşmanın ve ‘Türk’ü Ermeni kimliğindeki bu etkin rolünden ötelemenin zamanı gelip de geçmiştir.

Ermeni kimliğinin çektiği bunca sancı artık yeterlidir, sancıyı bundan böyle biraz da insanlık denen aleme terk etmek gerekir.

***

Kimliksel dinginliğini ‘Türk’ün olumsuz ve kayıtsız varlığına kilitleyen Ermeni dünyasının, tüm ortak performansını dünya üzerinden ‘Türk’e baskı uygulamaya ve soykırımı kabul ettirmeye ayırması, ne yazık ki kimliğin uyanışını erteleyen koca bir zaman kaybından başka bir şey değildir.

Ermeni dünyası, kimliğinin geleceğine bundan böyle, öylesi kavramlar yüklemelidir ki bu kavramlar bu ulusun körelmiş üretim yeteneğini tekrar fişekleyebilecek iticilikte olsun.

İşte bu nedenle, “Kendi acısını sırtlayacak ve gerekirse mahşere kadar da onuruyla kendisi taşıyacak” bir anlayışı Ermeni kimliğine hâkim kılmak en temel yönelim olmalıdır.

Aksi durumda Ermeni dünyası kendini başkalarının gerçeği kabul edip etmeme insafına zincirlemiş olur ki...

Bu da gerçek tutsaklığın ta kendisidir.

***

Ermeni dünyasının kendisini ‘Türk’ten kurtardığında, kimliğinde bir boşluk yaşayacağını ve özellikle de Diaspora Ermenilerinin kimliksel çözünürlüğünün hız kazanacağını sananlar aldanırlar.

Ermeni kimliğinde ‘Türk’ten geriye kalacak boşluğu dolduracak çok daha yaşamsal bir olgu söz konusudur o da bizatihi bağımsız Ermenistan devletinin varlığıdır.

Bundan on beş yıl önce var olmayan bu yeni heyecan, artık her türlü etkinin ve etkenin üstünde Ermeni kimliği üzerinde büyük bir rol oynamaya namzettir.

Ermeni dünyasının geleceğini, bu minik ülkenin gelecekteki refahına ve içinde yaşayanların mutluluğuna endekslemesi aynı zamanda kendi kimliğini rahatsız eden sancılardan kurtuluşunun da bir işareti olacaktır.

***

Ermeni kimliğinin ‘Türk’ten kurtuluşunun yolu gayet basittir:

‘Türk’le uğraşmamak...

Ermeni kimliğinin yeni cümlelerini arayacağı yeni alan ise artık hazırdır:

Gayrı Ermenistan’la uğraşmak.

409, 30 Ocak 2004

 



Yazar Hakkında