Türkiye Ermeni Azınlık Okulları Öğretmenleri Vakfı ve Derneği’nin yöneticilerinden emektar eğitimci Mari Nalcı, Bezciyan Okulu Müdürü Clodya Altıparmak Demir, Esayan Okulu anasınıfı öğretmenlerinden Sibil Avakoğlu ve yazar Talar Nalcı masamıza üç değerli çalışma bıraktılar. Bunların ilki, dinozorlar ve fosillerin açıklanması hakkında değerli bilgiler içeren, bilgilendirici resimlerle donatılmış bir kitapçıktı. Çalışma Clodya Altıparmak Demir’in elinden çıkmış. Gerçekten de sayfaları çevirdikçe tarih öncesi çağlarda yaşamış, devasa boyutlu hayvanların çeşitliliği, cüsselerinin insan bedeniyle orantılanması ve daha birçok bilginin kolay okunabilen bir üslupla aktarıldığını gördük.UNESCO’nun Batı Ermenicesini yok olmaya yüz tutmuş diller listesinde saymasının ardından doğal olarak bu dille ilgili hem eğitim materyallerinde hem de yardımcı eğitim yayınlarında gözle görülür bir artıştan söz etmek mümkün. Geçtiğimiz pazartesi günü, gazetemizi ziyaret eden eğitimciler ve yazarlar, bu konudaki çabaların somut bir örneği oldular.
İkinci çalışma, Sibil Avakoğlu’nun hazırladığı Ermenice hazırlanmış bir sudoku kutusuydu. Kutuda, 20 kart, 120 farklı şekil ve sembol, bir torba içerisinde sunuluyordu. Öğrenmeyi eğlence ile harmanlamak, anasınıfı ve ilkokulun ilk yıllarında olan öğrenciler için şüphesiz ki çok etkileyici bir yöntem. Sudoku, bu amacı başarıyla hayata geçirebilecek özelliğe sahip.
Üçüncü çalışma ise Talar Nalcı’nın ‘Bir Hediye Kutusu ve Bir Peri’ başlığını taşıyan anlatısıydı. Burada yazar, her çocuğun yaşadığı diş değiştirme, başka bir deyişle süt dişlerinin sallanarak düşmesi meselesini işliyordu. Önceden bilgi sahibi olunmadığında bir hayli travmatik etkileri olabilen bir durum bu. Ama çocuk, dişlerinden birinin önce sallanmasını, ardından da hiç beklemediği anda yerinden çıkmasını yaşarken doğal olarak kaygılara kapılabilir. Kitap, tam da bu yaş grubundaki çocukları önceden bilgilendirmek, yaşanacaklar hakkında uyarmak üzere kurgulanmış.
Günümüz çocuk edebiyatı, geçmişte olmadığı kadar dikkatli bir yazım süreci gerektiriyor. Klasikleşmiş masallardaki kimi anlatılar, günümüz pedagogları tarafından tümüyle reddedilmekte. Gerçekten de büyükanneyi yutmuş, ardından da onun elbiselerini giyerek bu sefer torununu yemek için bekleyen bir kurt figürü, ardından kurtarıcı bir avcının kurdun karnını deşerek büyükanneyi dışarı çıkarması, bir çocuğun hayal dünyasında onarılmaz etkilere yol açabilir. Talar Nalcı’nın anlatısı, bu açıdan da çağdaş masal anlatımına son derece başarılı bir örnek oluşturuyor.
Tüm bu çalışmaların, Öğretmenler Vakfı’nın imkanlarıyla yayınlandığını ve Ermeni okullarına ücretsiz olarak dağıtılacağını da belirtmekte fayda var.

Bu ziyaretle hemen aynı günlerde, Aras Yayıncılık da Mher Bekaryan’ın (Mahir Özkan) ‘Garmılig’ adlı masal kitabını okuyucuya ulaştırdı. Mher Bekaryan’ın çalışmasında ‘Garmılig’ adında kızılca bir balığın Çoruh Nehri’nin akıntısının aksine yüzerek, nehrin pınarına yönelik yolculuğu anlatıyor. ‘Garmılig’, bu süreçte çeşitli tehlikeler atlatır, ilginç maceralar yaşar ve anlatının sonunda da amacına ulaşır. Bu anlatıdaki önemli unsurlardan biri, yazarın kendi coğrafyasıyla, Kaçkar Dağları’yla, Karadeniz’le ve Çoruh Nehri’yle kurduğu anlatı bütünlüğü. Dağın konuştuğu, ayının dile geldiği bu anlatı, okuyan, daha doğrusu dinleyen tüm çocuklarda ilgi uyandırmaya aday.