Derik’ten Ermenistan’a uzanan yolculuk: “Yerli Yurtsuz” Yervant ahparig

62. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü kazanan “Yerli Yurtsuz” belgeseli, dördüncü kuşak demir ustası Yervant Demirci’nin Mardin Derik’te başlayıp Ermenistan’da devam eden hayatının izini sürüyor. Filmin yönetmeni Rıza Oylum’la “Yerli Yurtsuz” belgeselini, Yervant ahparigi ve çekim sürecini konuştuk.

“Yerli Yurtsuz”, Mardin'in Derik ilçesinde doğan demir ustası Yervant Demirci'nin, Türkiye ve Ermenistan'daki, Ermeni-Türk-Kürt kimliğinin karmaşık arazisinde gezinmesini konu alıyor. Yervant'ın dil yolculuğu Kürtçe ile başlıyor, ardından okul hayatında öğrendiği Türkçe ile devam ediyor ve şimdi anadilini öğrenerek Ermeni kökleriyle yeniden bağlantı arayışına giriyor.
Belgesel, Demirci'nin 'Kürt-Ermeni' ve 'Türk-Ermeni' tanımlarına rağmen, iki ülkede ve üç şehirde mirasıyla yeniden bağ kurma çabalarını beyazperdeye taşıyor. “Yerli Yurtsuz”, Derik'in Kürt çoğunluklu ama Ermeni nüfuslu bir bölgesinden İstanbul'un Samatya semtindeki canlı Ermeni topluluğuna ve daha sonra ise Ermenistan'ın huzurlu Ayntap kırsalına uzanan bir insan hikayesi. Belgesel, Demirci’nin hikayesini anlatırken, Demirci’nin yaşadığı dönemlerin sosyal, siyasi ve tarihi arka planını da gösteriyor. Filmi, yönetmen Rıza Oylum anlattı.

Neden Yervant ahparigin hikâyesini anlattınız?

Yervant ahparigi seçme nedenim, birçok sinemasal çatışmayı bünyesinde barındırması. Uzun süredir sinemayla ilişkiliyim, sinema sektöründeyim. Kitaplar yazıyorum, üniversitede film kuramları dersleri veriyorum. Bir şey çekmek istediğimde, önceliğim, “az olanlar”. Sadece Türkiye'nin azları da değil. Rusya'nın azları, İran'ın azları, İran'daki Türkler, İran'daki Kürtler, Rusya'daki Çerkesler…
Yervant ahparig, anadili olmadan yetişmiş, hatta annesi bile anadilini bilmiyor. İstanbul’a geldiğinde buradaki Ermenilerle tanıştığında bile tam bir bütünleşme yaşayamıyor. Köyden kente geliyor. Bunların hepsi birer çatışma. Dolayısıyla Yervant ahparig, sinemasal anlamda tam bir ideal karakter oluyor.

Biz yersiz yurtsuz deyimini biliyoruz, sizinki neden yerli ve yurtsuz?

Yerlilik kavramı yurtla birleştiğinde farklı olasılıklar, farklı dinamikler ortaya çıkabiliyor. Bu anlamıyla bizimki de açık göndermeleri olan, herkesin de kendine ait birtakım hissiyatlar edinebileceği bir tanımlama. “Yerliyurtsuz”, ben bunu birleşik kullanıyorum. Yeni bir anlam oluşturmasını istediğim için bu ismi seçtim. Yerliyurtsuzluk, bu aidiyeti olan insanların anlayabileceği bir tanımlama. Ne olduğuna dair, nasıl bir his yarattığına dair. Ödül aldığımda yaptığım konuşmada yerli ve yurtsuz olan herkes için aldım demiştim. Herkes ne demeye çalıştığımı hissetti diye düşünüyorum. Bu bir his ortaklığı; bazılarına geçer, bazılarına geçmez. Bu, sadece Ermenilerin yaşadığı bir sorun değil. Birçoğumuzun anne babası İstanbul'a göçle geldi. Birçoğu yerleşemedi, birçoğu yaşlılığında ne yapacağını bilmiyor, köyüne döneceğini zannediyordu, bugün şehrin bilinmez bir yerinde mezarda yatıyor. Yanında yatan insan onun hemşerisi değil.

Filmi üç farklı mekânda çektiniz. Yervant ahparigin mekânlara göre duygu durumu değişti mi, siz neler gözlemlediniz?

Daha çok İstanbul’da vakit geçirdik. Yervant ahparig, çok yakınımdır, kültür, insan ilişkisi olarak. O yüzden çok zorlanmadım zaten çekimlerde. Yervant ahparig gerçek bir Derikli. Gittiği her yerde de aslında Derik’i arıyor. Bir anlamıyla çocukluğunu arıyor, o komüniteyi arıyor. Anne babasını, komşularını arıyor o belgeselde. Sahipsiz kalmış binaların kapısı kapalı, binaların önünden geçerken hatırlıyor, amcam burada yaşardı, dayım şurada diye… Sokaklardaki çocukluğunu arıyor biraz da. Yervant ahparigin yüzünün güldüğü yerin esasen Derik olduğunu söyleyebilirim. Dilinin, arkadaşlarının, dostlarının bir şekilde olduğu yeri arıyor. Bunu tekrar yaratmak için Ermenistan’da da bir arayış içinde.

Belgeseli çekmeye karar verdiğiniz dönemde Türkiye'nin ya da bölgenin sosyopolitik atmosferi size nasıl ilham verdi?

Bir sinema dili kurabileceğimi düşündüm ve bunun herkesi etkileyebileceğine ikna olarak bu işe başladım. Kimsenin propagandasını, başkasına dair “dayatmasını” çekmek için yapmadım. Herkesin birbiriyle empati yapması için bir azınlık gerçeğini, karakter yapmak, onun belgeselini çekmek istedim. Günlük siyaset benim ilgi odağım olmadı. Hikâyemi kurarken günlük reflekslerle, siyasetle uğraşmıyorum. Bundan ziyade kadim meselelere odaklanıyorum, büyük aidiyet problemleri benim için motivasyon kaynağı.
Eğer bir şey üretmek istiyorsak, önce kendimizden yola çıkmamız gerekiyor.

Görsel dilde dikkatimizi kilise çekiyor. Yervant ahparigin gündelik hayatında var olduğu için mi yoksa sizin tercihiniz miydi?

Yervant ahparig, her pazar kilisesine giden, şabigini giyen biri. 20 yıldır Samatya’da, belki 10 yıldır kiliseye gidiyor, duaları ezberliyor, kendine ayinlerde yer edinmeye çalışıyor. Bu nedenle onun kiliseyle ilişkisi çok önemli. Benim için öncelik kiliseyi göstermek değil, Yervant ahparigin oradaki Ermenilerle buluşarak aidiyet duygusunu bulmasını anlatmaktı.

Yapım sürecinde destek alabildiniz mi?

Projeme Hrant Dink Vakfı Seyahat Fonu desteğiyle başladım. Bu fonla Ermenistan'a gittim, gezdim, gördüm. Türkiye Ermenistan Normalleşme Fonu, Euroasya Fonu'na başvurmuştuk, kabul aldık, Türkiye ve Ermenistan arasında böyle bir insanın varlığının belgeselini çekme arzusunu ilettik kabul aldı. Kültür Bakanlığı ve Sivil Düşün projesi de destek verdi.
Çalıştığınız başka projeler var mı?
Derik’te çok fazla şey çektim. Yervant ahparigin yanı sıra Derik’te kalan son üç Ermeni Naif Demirci, Yurşalin Demirci ve Zekeriya Sabuncu ile tanışıp onları çektim. Onlarla ilgili de bir kısa film yapmak istiyorum. Biraz destek bulabilirsem, “Derik’in Son Ermenileri” diye bir film yaratmak istiyorum.
Bunun dışında da buradan sonraki süreçte de Alevilerle ilgili farklı yerlerde “Ali'nin İnsanları” üst başlığıyla İran'dan Arnavutluk’a kadar Alevilerin, Alevi Bektaşilerin yaşam yerlerini çektim. Bununla ilgili de bir film yapmak istiyorum.

*Filmin festival yolculuğu devam edecek, ilerleyen tarihlerde vizyon tarihi açıklanacak.

      

Kategoriler

Kültür Sanat



Yazar Hakkında